Vatandaş felaketle boğuşurken Erdoğan'ın derdi muhalefet
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, 14 Mayıs'a işaret ederek Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi.
Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
Deprem bölgesinde sel felaketi: Bu sabah Şanlıurfa ve Adıyaman'da yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Bakanlarımız, ekiplerimiz çalışmaları koordine etmektedir. Rabbim beterinden korusun.
Türkiye 6 Şubat sabahına son bir asrın en büyük felaketiyle uyandı. Devlet ve millet olarak felaket haberini alır almaz deprem bölgesine koştuk. Bakanlarımız felaketten birkaç saat sonra depremin vurduğu şehirlere ulaşarak çalışmaları koordine etmeye başladı. AFAD'dan madencilere kadar ülkemizdeki tüm arama-kurtarma ekiplerini, 90 ülkeden gelen arama-kurtarma ekiplerini, belediyelerimizi, askerlerimizi, polislerimizi, jandarmamızı, bekçilerimizi, gönüllülerimizi ihtiyaç duyulacak kim varsa bölgeye yönlendirdik. 35 bini aşkın personeli bölgeye yönlendirdik. Her sınıftan 18 bin iş makinesiyle on binlerce kamyon ve TIR'la her türlü malzemesiyle ülkemizin ve milletimizin tüm imkânlarını seferber ettik.
'Yıkıntılar altında kalan vatandaşlar serzenişlerinde haklı': Ancak yıkım öylesine büyüktü ki her binaya tek arama-kurtarma personeli göndersek hepsine yetişmek mümkün değildi. Türkiye bu depremde dünyada bugüne kadar görülen en büyük arama-kurtarma ekibini bir araya getirmiştir. Buna rağmen yıkıntılar altında kalan vatandaşlarımız ve yakınları serzenişlerinde sonuna kadar haklıdır. Acılarını yürekten paylaşıyor, kollarımızı ve kalbimizi kendilerine açıyoruz.
Milletimizin, alicenaplığı, metaneti ve bize güveni karşısında diyecek söz bulamıyorum. İnşallah milletimize mahcup olmayacağız. Ölenleri geri getirmek elbette elimizde değil ama geride kalan vatandaşlarımızı yaşama bağlamak için yapılabilecek her şeyi yapmaktayız. 11 ilimizde evleri yıkılan, hasar göre ya da evlerine giremeyenlerin gıda ve barınma ihtiyaçları konusunda ihtiyaçları giderdik. Milletimiz asrın felaketinde asrın fedakârlığını gösterdi.
'Ölenleri geri getirmek elimizde değil': Bize düşen acıları paylaşmak, maddi kayıpların telafisini yapmaktır. Depremzede vatandaşlarımız da yeni bir gelecek kurma çalışmalarında yanımızda yer almaktadır. Bu sevginin hakkını verecek, insanlarımıza mahcup olmayacağız. Hep beraber Türkiye Yüzyılı'nın inşasını sürdüreceğiz.
Ölenleri geri getirmek elimizde değil. Geride kalan vatandaşlarımızı hayata bağlamak için yapılacakların yapılmasının gayretindeyiz. 14 milyon insanımızın gıda ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için hızlı ve etkin bir koordinasyon kurduk. Milletimiz asrın dayanışmasını gösterdi.
Kurduğumuz tahliye köprüleri ve kendi imkanlarıyla 3 milyonu aşkın insanımız bölge dışına gitti. Otelleri, misafirhaneleri, yurtları, boş evleri bu depremzedelerin barınmaları için hizmete açtık. Deprem bölgesinde kalan 2,4 milyon insanımıza da 433 bin çadırda ve kısa sürede sayıları 100 bine çıkacak konteynerlerde barınma imkanı sağladık.
Konteyner kentleri yaygınlaştırarak vatandaşlarımızı daha insani şartlarda yaşatmak için çalışıyoruz. Taşınma ve kira yardımları ile kendi barınma ihtiyaçlarını sağlayanlara yardımcı oluyoruz. Vefat edenlerin yakınlarına 100'er bin lira destek ödemesi yapıyoruz. 3.7 milyon öğün yemek çıkarıyoruz. Psiko sosyal destek gruplarımız 9500'ü aşkın personelle depremzedelerimizin yanında yer alıyor. Üretim ve istihdamı desteklemek için, üreticilerimiz, çiftçilerimiz, sanayicilerimiz için ayrı ayrı programlar açıklayarak devreye alıyoruz.
Depremzedelerin adres kaydı: Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş ve Hatay'da 27 Mart'tan itibaren şartları uygun binada eğitim öğretimin başlaması için çalışma yapıyoruz.
Nüfus kayıtlarını gittikleri yerlere aldıran depremzedeler, oy kullanabilmeleri için ikamet kayıtlarını raya aldırmaları gerekiyor. E-Devlet veya Nüfus Müdürlükleri üzerinden 17 Mart'a kadar tamamlanmalıdır.
'Rantsal dönüşüm:' Buradan anamuhalefete sesleniyoruz. Biz kentsel dönüşümden bahsediyoruz, siz kendinizi rantsal dönüşüm olarak tanımlıyorsunuz orası ayrı. Biz bu mücadelelerle, bu gayretlerle bugünlere geldik. Ülkemizde başlattığımız kentsel dönüşümlerin bir bölümünün nasıl yalanlarla engellendiğini hiçbir zaman unutmayacağız. İdeolojik bağnazlıklarla nasıl sabote edildiğini iyi hatırlıyoruz. Bu projelere her kesimden samimi ve etkin destek görüyoruz. Depremler bizim aramızdaki tartışmalarımızı bitirmemizi beklemiyor. Bir an önce binaları dönüştürmezsek o yıkıntıların altında kalabiliriz. Bu meselenin üstesinden kısa sürede el birliği ile gelebileceğimize inanıyorum.
Muhalefeti hedef aldı: Biz deprem bölgesine sadece insanlarımızla dertleşmeye, çalışmaları yerinde takibe gideriz. Allah'ın izniyle bundan sonra depremden sonra zarar gören il ve ilçeleri ziyaret edeceğiz.
Deprem bölgesine seçim kampanyası başlatmaya gidenler oradaki insanlarımızla aramızdaki güven ilişkisini anlayamaz. Bu zatın seçim kampanyasını enkazların arasında başlattığı siyasi utanmazlığı, arsızlığı bir kenara bıraktık diyelim, gece gündüz orada çalışan görevlilerimize edepsizce iftira atmasına ne diyeceğiz? Üste başımız sağ olsun yazıp altında oradaki insanların yüzünü kızartacak sözler etmek hangi derde derman olabilir? Yarısı yalan konuşma hangi kardeşimizin yüreğini ferahlatır?
Hadi bu zatın seçim kampanyasını deprem yıkıntıları önünde başlatarak siyasi arsızlığı bir kenara bıraktık diyelim... Gittiği yerde depremin ilk saatlerinden beri orada çalışan bakanlarımıza, valililerimize edepsizce iftira atmasını neyle izan edeceğiz?
Bu zatın söylediği yalanlar kurumların açıklamalarıyla defalarca yüzüne vuruldu. Aslına bakılırsa depremin sorumlusu kim sorusunu sorabilecek kadar hayattan kopuk birisine ne desek boş. Böyle birisinin derdi ne bu ülkedir ne bu millettir ne de oradaki depremzedelerdi.
Bu zatın söylediği yalanlar kurumların açıklamalarıyla defalarca yüzüne vuruldu. Aslına bakılırsa depremin sorumlusu kim sorusunu sorabilecek kadar hayattan kopuk birisine ne desek boş. Böyle birisinin derdi ne bu ülkedir ne bu millettir ne de oradaki depremzedelerdi. Biz şehirlerimizi ayağa kaldırma derdindeyiz.
Altılı Masa hedefte: Daha ortada fol yok, yumurta yok, bunların kendilerini kaptırdıkları ihtiras rüzgarlarına oradaki mazlumlar ve mağdurlar adına biz utandık. Yazıktır, günahtır. Siyaset kurumunu bu seviyeye düşürmeye kimsenin hakkı yoktur. Bunların her işi aynı. 6 parti bir araya gelip güya seçim ittifakı kurdular. Konuştular toplandılar, dağıldılar. Amaç neydi, Cumhurbaşkanı adayını belirlemek ve vekil listesi için çerçeveyi çizmek. Cumhurbaşkanı adayı dediğiniz kişi yürütmeyi temsil edecek, millete karşı sözü olacak kişidir. Soruyorlar kaç yardımcın olacak? 1 olur, 10 olur, 500 olur. Ben bir tane başkan yardımcısı atadığımda bir başkan yardımcısı ile bu ülke nasıl yönetilecek diyordu. Şimdi birden 1500'e kadar başkan yardımcısı olabilirmiş. Böyle olması çok çok önemli. 6'lı masanın etrafında toplananlara bir şeyler dağıtılacak. Bu asıl millet bunları yutmaz, size gereken cevabı da 14 Mayıs'ta verir.
Kılıçdaroğlu'na yüklendi: Uzun ve meşekkatli sürecin sonunda pek bir yıpranacak, pek bir örselenecek, son anda açıklanınca bunlardan kurtulan bir isim çıktı. Kim bu isim, aylardır aday olacağını söyleyen, medyada yazdıran CHP Genel Başkanı. Bay Bay Kemal nihayet bizimle er meydanında yarışacak cesareti gösterdi. Kendisine gereken koltuğu vereceğiz. EYT'yi çıkardık. Siyasette buna gerek yoksa da, bu kanun kendisine örnek olur diye düşünüyorum.
Kaynak:Halk TV Haber Merkezi