Bahçeli: Mustafa Kemal Paşa'yı Samsun'a taşıyan doğaçlama tercih değil devlet aklıdır

MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Mustafa Kemal Paşa'yı İstanbul'dan Samsun'a taşıyan, Kurtuluş Mücadelesi'ni başlatan bir kişinin, bir grubun, seçkin bir zevatın doğaçlama tercihi değil, Türk devlet aklının zamanlar üstü operasyonel yeteneğidir." dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, terör örgütü elebaşı için yaptığı çıkışın ardından tartışılan 'devlet aklı' hakkında konuştu.

Bahçeli, grup toplantısında konu ile ilgili şunları dile getirdi:

Devletin beka ve büyüklüğünün siyasetin devamlılık ve düzen içerisinde olmasına bağlı olduğunu belirterek siyaset yokluğunun hakikatin yok olmasına, hakikat yokluğunun adaletin ortadan kalkmasına, adalet yokluğunun ise halkı ve memleketi harap ve perişan edeceğine tereddütsüz biçimde temas etmiştir.

Yani devletin adı ve unvanı değişse de Türk milletinin asırlarca takip ettiği siyaset üslubu, usulü değişmemiştir. Türk devlet aklı dediğimiz de aynısıyla budur. Bu aklın düzü veya derini, altı veya üstü, önü veya arkası diye bir şey hiç olmamıştır.

Var diyenler iddialarını ispat edecek inandırıcı muhtevaya sahip değillerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nu felaket çukurundan kurtaran, felaketlerden koruyan hatta Millî Mücadele'nin ana dinamiği ve direği olan işte bu asırlara sari Türk devlet aklıdır.

Bu aklın taşıyıcı bedeni büyük Türk milletidir. Tarihimizin muhtelif dönemlerinde yaşandığı üzere geçici geri adımların, yenilgi gibi addedilen acıklı çekilişlerin ileriye doğru dev adımlara kulvar ve kundak olduğunu çok iyi biliyoruz.

"MUSTAFA KEMAL PAŞA'YI SAMSUN'A TAŞIYAN BİR KİŞİNİN DOĞAÇLAMA TERCİHİ DEĞİL"

Hezimet, gerilemek değil, vazgeçmektir. Hüsran, kaybetmek değil, inanç ve irade mahrumiyeti çekmektir.

Mustafa Kemal Paşa'yı İstanbul'dan Samsun'a taşıyan, Kurtuluş Mücadelesi'ni başlatan bir kişinin, bir grubun, seçkin bir zevatın doğaçlama tercihi değil,

Türk devlet aklının zamanlar üstü operasyonel yeteneğidir. Bu yetenek kimi zaman toprak altında kalsa da ihtiyaç olan anlarda tomurcuklanıp filiz filiz boy vermiş ve çiçek açmıştır.

Ayarını mani, efradını cami şekilde ifade edersek, mesela Erzurum ve Sivas Kongrelerinin hamuru Plevne önlerinde mayalanmış, Çanakkale tabyalarında yoğrulmuştur. Büyük Taarruz ruhu Malazgirt'te doğmuştur.

Bu nedenle Türk devleti, kumdan temelleri atılan, siparişle inşa edilen, kağıttan çatısı örülen, kartondan kirişleri yapılan, onun bunun müsadesiyle ayakta duran, yeni yetme ve derme çatma bir devlet değildir.

Tehlikeleri sezecek basiret, belaları defedecek dirayet, vatanın iffetini ve milletin istiklalini hem muhafaza hem de müdafaa edecek kudret ve vukuf, nesilden nesle veraset yoluyla değil, Türk kültürü, Türk düşüncesi ve Türk aklının müktesebatıyla intikal etmiştir.

Yüzümüzü güneşe dönersek bütün gölgelerin arkamızda kaldığını görürüz. Ne kadar geriye bakarsak o kadar uzağı avuçlarımızın içinde alabiliriz. Dönem dönem kat-ı rical kıtlığı, yani devlet adamı sorunu nüksetmiş olsa da bunun üstesinden Türk devlet aklının soylu vasfıyla gelinmiş, açıklar kapatılmış, eksiklikler tamamlanmış, yınakta yapılan hataların bilahare mücadele hatları delik deşik etmesi engellenmiştir.

"ÜZERİMİZE GELEN TEHLİKELİ AKIŞIN ÖNÜNÜ KESMEK ECDAT YADİGARI AKLIN GEREĞİ"

Milliyetçi Hareket Partisi, Türk millî ahlakının ve Türk devlet aklının millî iradeyle mücessem hâle gelmiş, hamule-i irfanla hemhal olmuş 55 yıllık demokratik timsalidir. Bu marifetimizle, bu mazimizle Cumhur İttifakı'nın başarısına, Türkiye'nin dev misali ayağa kalkışına, bununla mündeviç yeni yüzyılın seferberlik azmine adanmış yüreğimizle omuz veriyor olmaktan iftihar ettiğimiz açıktır.

Bilhassa vurgulamak mecburiyetindeyim ki iç ve dış gelişmeler karşısında sivrilen ve serpil kuşkularımız asla kuruntu değildir. Gözümüze çarpan tehlike sinyalleri, yanlış anlamanın veya yanılgıya düşmenin pürüzlü neticesi değildir.

Ağzımızdan çıkan her sözün bir dayanağı vardır. Çağrılarımızın mühim, müstacel ve mübrem arka planı bulunmaktadır. "Her şeyden önce Türkiye." diyorsak sisin ardında, dağın diğer yamacında mürettep hâlde bulunan hain ve zalim senaryoları görmek, okumak, ister çıyan deyin ister sel, üzerimize gelen tehlikeli akışın önünü kesmek, bir ecdat yadigarı olan kümülatif aklın gereğidir.

Bu akıl, asıl amacımızın ne olduğunu, ona nasıl ulaşacağımızı, çıkan engellerin hangi yollardan aşılacağını gösteren fikir ve fıtrat cevheridir. İbn-i Haldun her aklın gücünün yetmediği ve idrak edemediği şeyleri inkâr edeceğini söylese de bizim aklımız her şeye yetmiş, zorlu dönemlerde Hızır gibi yetişmiştir.

Bilmek yetmez, elbette uygulamak gerekir. İstemek yetmez, elbette yapmak gerekir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, Türkiye'nin istikbal umutlarını boşa çıkarmama hususunda ilke, inanç ve irade birliği içindedir.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi