Kontrolsüz Kolajen Kullanımı, Pankreas Kanserine Davetiye Çıkarıyor
Türk Gastroenteroloji Derneği (TGD) tarafından, '1-31 Mart Kolon Kanseri Farkındalık Ayı' nedeniyle düzenlenen toplantıda TGD Başkanı Prof. Dr. Mehmet Cindoruk ve TGD Kolon Kanseri ve Kolorektal Polip Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ertem, önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Cindoruk, son yıllarda trend haline gelen multivitamin, bitkisel ürünler ve kolajen kullanımının oluşturduğu risklere değinerek, yüksek dozlarda ve kontrolsüz kullanımın karaciğer yetmezliğinden sindirim sistemi kanserlerine pek çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Prof. Dr. Ertem ise kolorektal kanserlerin erken teşhisi için tarama programlarına uyumun önemine değindi, dünyada ve ülkemizde kolon kanserlerinin artık 50 yaş altındaki genç nüfusta daha sık görülmeye başladığına dikkat çekti.
AİLE HEKİMLİKLERİNDE BİLE TEST YAPILIYOR
Kolon Kanseri Farkındalık Ayı için 6 Mart'ta İstanbul'da düzenlenen basın toplantısına Prof. Dr. Cindoruk ve Prof. Dr. Ertem dışında TGD üyeleri Prof. Dr. Nurdan Tözün, Prof. Dr. Cengiz Pata, Prof. Dr. Erdem Koçak ile Uzm. Dr. Dilek Tucer de konuşmacı olarak katıldı. Toplantıda konuşmacılar, Türkiye'de kolorektal kanser tanısının geç evrelerde konulduğuna işaret ederek, erken kanser taramasının önemine değindi. Ayrıca dünyada kolorektal kanser tarama programlarının ciddi katılımla uygulandığı ülkelerde ileri yaşlarda kolon kanseri ve ameliyatlarının azaldığı, son yıllarda genç yaştakilerde kolon kanserleri ve operasyonlarının arttığı vurgulandı. Kolorektal kanserlerin erken tespitinde hayati öneme sahip dışkıda gizli kan tetkikinin, Sağlık Bakanlığı'na bağlı 200'ün üzerindeki Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi'nde (KETEM) ve aile hekimliklerinde yaptırılabileceğine de işaret edildi. Dışkıda gizli kan testi pozitif çıkan hastalarınsa kolonoskopi ve endoskopi taramaları ile polip açısından izlenmesi gerektiğine dikkat çekildi.
"FONKSİYONEL TIP ADI ALTINDA SAĞLIKLA OYNANIYOR"
DHA'ya açıklamalarda bulunan TGD Başkanı Prof. Dr. Mehmet Cindoruk ise sadece kalın bağırsak kanserleri değil, gastroenteroloji açısından tüm sindirim sistemi kanserlerinin ele alındığını belirterek, "Bu kanserlerin temelinde kötü beslenme ve hatta bitkisel ürün adı altında kontrolsüz bir şekilde temin edilen sağlıksız ürünlerin birçok kişiye verilmesi, bunların kalın bağırsak (kolon) kanserini tetikleyici bir yönü olduğu biliniyor. Son yıllarda sadece Türkiye'de değil dünyada da bir akım var 'fonksiyonel tıp' adı altında. Denetlenmiş ya da denetlenmemiş fark etmiyor, birçok ürün veriliyor hastalara bu kişilerce. Gerçekten bir sağlık otoritesi tarafından ruhsatlandırması varsa, dozajı da belliyse nispeten daha problemsiz ama bir hekim ya da aktar fark etmez, özellikle denetlenmemiş üniversiteler vs. tarafından ruhsatlandırması yapılmamış ürünler toksik etkilere neden oluyor. Öyle vakalar geliyor ki bizlere, maydanoz suyu ekstraktı diye içip karaciğer nakline giden hastalarımız oldu. Yine fonksiyonel tıp adı altında (maalesef hekim arkadaşlarımızdan bazıları da bunu yapıyor) karaciğer enzimleri 800-900'e çıkan hastaları yatırıyoruz, toksik hepatit yapıyor hastalarda." dedi.
"AVUÇ AVUÇ MULTİVİTAMİN İÇMEYİN"
Tıp eğitiminde 'fonksiyonel tıp' diye bir eğitim olmadığına da dikkat çeken Prof. Dr. Cindoruk, özellikle kış aylarında kullanımı artan multivitamin takviyelerinin kontrolsüz kullanımının da tehlikeli olabileceğini belirtti. Prof. Dr. Cindoruk, "Çok fazla multivitamin alınmasının karaciğere zarar verdiğini görüyoruz. Eğer bir vitamin eksiğiniz varsa, gidin kanınıza baktırın, ölçtürün ve eksikse kullanın. Bir şeyin vücutta eksikliği yokken kullanılması toksik etki yaratır. Siz avuç avuç vitaminleri aldığınızda nereye gidiyor? Sindirim sisteminden dışkıyla hemen çıkmıyor. Önce kana karışıyor, kanla da karaciğere gidiyor. Bunların çoğu karaciğerde toksik hepatite neden oluyor. Bütün kanserleri tetiklediği gibi bir takım nörotransmiterlerle kanser hücrelerini provoke ediyor. Son yıllarda gençleşme, genç kalma, eklemleri yenileme amacıyla yoğun bir şekilde kolajen kullanma trendi var. Bizim okuduğumuz kaynaklarda da düşük dozdaki kolajenden çok fazla bir zarar beklemiyoruz ama kullanım yeri ve dozuna bağlı olarak çok fazla alındığında, bu toksik etki sadece kolorektal kanserler açısından değil, pankreas kanserlerini de tetiklediği düşünülüyor." diye konuştu.
"HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİNDE POLİP VAR"
Prof. Dr. Levent Ertem ise kolon kanseri açısından erken tanının önemine değinerek, "Polip aşamasında tespit edebilirsek kolon kanserini önlemek mümkün. TGD Kolorektal Polip ve Kanser Çalışma Grubu Başkanı olarak bu konuda 2013'den beri yaptığımız ve 16 merkezden verilerle elde ettiğimiz araştırmanın sonuçlarından bahsedersek; örneğin, Türkiye'de her 3 kişiden 1'inde hiçbir şikayeti olmasa bile kolonoskopik taramada polip saptandığını ve bunların önemli bir kısmının da kansere giden polipler olduğunu gördük. Hiçbir şikayeti olmamasına rağmen yüzde 1.5 ila 2'sinde de kanser tespit ettik. 50 yaş altında kolon kanserleri ve ameliyatları artış gösteriyor maalesef. Ülkemizde hala 3 hastadan 2'si ileri evrede yakalanıyor. Halbuki tarama programlarına katılım arttığında daha kanser olmadan, polip aşamasında hastalığı tespit etmek ve endoskopik yöntemlerle çıkarmak mümkün. Eğer erken evrelerde yakalandığınız zaman yüzde 90, 5 yıl ve daha uzun yaşam süresi var. Hatta o kanserle hiç karşılaşmamış gibi gerçek ömrünüze etki etmeden yaşamınızı sürdürebiliyorsunuz. Ailede kolon kanseri varsa tarama yaşı daha erkene çekiliyor ve 40 yaş diyoruz. Ama ailedeki ilk vaka 50 yaşın altındaysa, ondan da 10 sene öncesine çekmemiz gerekiyor. Gaitada gizli kan pozitif bulunan hastalara, Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre 1 ay içinde kolonoskopi yapılması gerekiyor. Bir kolon kanserinin endoskopi, kolonoskopi tetkiki ne kadar uzarsa, riskler, hastalığın yayılma riski de artıyor" ifadelerini kullandı.