Depremden Sonra Ortaya Çıkan "Üstlenilmiş Travma": Bu Acı Benim
Yardım çalışanlarının zor durumdaki insanlara yardım ederken, bir yandan da onların stres ve travmalarını kendilerine kopyalıyor olabilirler mi? Fakat biliyoruz ki olağanüstü zamanlarda seferberlik anında her sivil, bir yardım çalışanına dönüşüyor… Peki bunun sivil insana etkileri nedir?
Türkiye’nin güneydoğusunda gerçekleşen depremlerin ardından depremi yaşayanlar ve buna tanık olanlar yani bizler bu durumdan çok etkilendik. Fakat unuttuğumuz ve akut travma geçirme ihtimali olan bir risk grubu daha var. Onlar da görevleri gereği depremzedeler ile birlikte çalışan profesyoneller yani sağlık çalışanları, AFAD görevlileri, madenciler vs.
Deprem gibi travmatik bir olay, olaya tanık olan herkeste aynı etkiyi bırakır mı ,yardımcının, kendini daha çok ve uzun vadeli yardımda tutmak üzere psikolojisinin kuvvetli kalması adına neler yapılabilir?? Bu sorunun cevabına geçmeden önce gelin önce travmatik olaydan kastettiğimiz şeyin ne olduğuna bakalım.
Üstlenilmiş Travma: Bu Acı Benim
Bedenimiz, zorlu şartlara maruz kaldığında zihnimizden ‘kaç, don veya savaş’ komutları alır. Tabii olağanüstü bir durumdan bahsettiğimiz için bu komutlar birbirine de karışabilir. Bazen kaçmamız gerektiğinde donar, savaşmamız gerektiğinde de kaçabiliriz. Ya da bu, bir acı ile ekstra uyarıldığımızda ve elimizden bir şey gelmediğinde o etkiye en azından bir süre için ara vermektense şoka girip donabiliriz. Bu şok edici etki, sadece bizim başımıza gelmek zorunda da değil. Bizden uzak, kültürüne aşina olmadığımız hatta dilini bile bilmediğimiz birinin acısını bir video ya da tv aracılığıyla gördüğümüz zaman da psikolojik, duygusal ve fiziksel olarak etkileniriz. ‘Bu acı benim’ diyerek acıyı tamamen kanıksarız ve travmayı üstleniriz.
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabında DSM-5’e “Bireyin yaşamsal tehlike, yaralanma, cinsel saldırı gibi olaylara fiilen maruz kalması ya da bunların kıyısından dönmesi, bu tür olaylara tanıklık etmesi veya bir yakının başına böyle bir olayın gelmesi travmatik yaşantılar olarak kabul edilmektedir.”
Travma durumunda olaylar yeniden oluyormuş gibi hissedilir.
Travma durumunda kişi aşırı uyarılmış hale girip aşırı korku, çaresizlik, dehşet içerisinde hissedebilir ve içe çekilebilir. Bu durum, kişinin günlük yaşantısında kendisini gösterebileceği gibi kişi bunu rüyada da görebilir. Olay tekrar yaşanıyormuş gibi hissedilebilir ve kişi bundan kaçınma çabası (irkilme, aşırı sinirlilik, ağlama, çığlık atma gibi) içerisine girebilir.
Aşırı uyarılmış halin aksine kişide genel bir uyuşma, hareketsizlik, dalgınlık, duygusal tepkisizlik ve kayıtsızlık halinin görüldüğü durumlar da olabilir.
Üstlenilmiş travma tek bir maruz kalma deneyimi sonucunda oluşmaz.
Bu kavram McCann ve Pearlman tarafından 1990 yılında ilk kullanılmaya başlandığında daha çok görevleri gereği travma mağduru bireylerle çalışan profesyonellerde(sağlık görevlileri, itfaiyeciler, polisler, avukatlar, sosyal hizmet uzmanları, gazeteciler gibi) gözlenen bir durumu açıklamak için kullanılmıştı.
Yapısalcı Kendilik Gelişimi Kuramı'ndan temellerini alan üstlenilmiş travmada, kişinin bilişsel şemalarında ve inançlarında kalıcı değişiklik ortaya çıkar. Bununla demek istediğimiz bu travmayı yaşayan kişilerin kimlik algılarında, dünya görüşlerinde, psikolojik gereksinim alanlarında, inançlarında ve bellek sistemlerinde değişikliğin olmasıdır. Bunun oluşması için de travma mağduru bireyle tek bir karşılaşma yetmez kişinin buna defalarca kez maruz kalması gerekir. Bu şekilde üstlenilmiş travma birikimli olarak ortaya çıkar.
Şefkatin yorduğu insanlarda ortaya çıkabilir: İkincil travma
Travma sonrası stres belirtilerinin özelliklerini gösteren ikincil travma ya da diğer adıyla şefkat yorgunluğu; üstlenilmiş travma gibi, travma mağduru bireyle çalışan kişilerde gelişir. Ondan farkı ise travma mağduru bireyle yaşanan tek bir deneyimin dahi yeterli olmasıdır. Belirtiler aniden ortaya çıkabilir. İyileşme dönemi ile ilgili psikoloji biliminde farklı bilgiler bulunuyor. Araştırmaların bir kısmında iyileşmenin kısa sürede olacağı belirtilirken ön test-son test çalışmalı diğer araştırmalarda ise bu sürenin uzayabileceği bulunmuş.
Bu belirtilere dikkat edilmeli:
Görevli kişi acı çeken bir insana yardım etmeye çalışırken söz konusu travmalar kendisinde oluşabilir. Belirtileri travma mağduru bireyin semptomları ile aynı olur: uyku problemleri, dikkat dağınıklığı ve sürekli tetikte olma gibi uyarılma belirtileri ile yorgunluk, üzüntü, umutsuzluk, genel kaygı, sosyal geri çekilme.
Daha çok genç ve deneyimsiz bireylerin yoğun empati nedeniyle sınırları kontrol edemedikleri düşünülüyor.
Bu konuda 2003 yılında araştırmalar yapan Collins ve Long bu durumun nedeninin mağdur bireye karşı hissedilen yoğun sempati ve onunla kurulan aşırı özdeşim olduğunu düşünüyorlar. Özellikle genç ve deneyimsiz olan görevliler, mesleklerinde karşılaştıkları problemleri nasıl çözmeleri gerektiği konusunda yeterli deneyime sahip olmayabilir. Bu kişiler mağdurlarla çalıştıklarında söz konusu grupla aşırı özdeşim kurduklarından aralarına uygun sınırlar koymakta zorlanabiliyorlar.
Not: İkincil travma kavramı olaya dair görüntülere, kişilere maruz kalan herkeste görülebilen durum için kullanılırken, üstlenilmiş travma kavramı sadece görevleri gereği mağdur bireylerle çalışan profesyonellerde ortaya çıkan travmayı anlatmak için kullanılır.