Anne babalar dikkat! Çocuklarımızın duygusal zekasını nasıl geliştirebiliriz?
Son yıllarda “Duygusal zeka” daha çok önem verilen ve ele alınan bir kavram haline gelmiştir. Bunun nedeni hayatta başarı ve mutluluğun yakalanabilmesinde belirli bir IQ düzeyinin yanı sıra, EQ’ya da sahip olmanın gerekliliğinin artık tartışmasız olarak kabul edilmesidir. Araştırmalara göre duygusal zekası yüksek olan bireyler, aile ve sosyal çevrelerinde iyi ilişkiler kurabilen, başarıyı daha kolay yakalayabilen, daha fazla üretebilen ve kariyerinde daha hızlı yükselebilen kişilerdir.
Duygusal zeka, bireylerin öncelikle kendi duygularını anlayabilme, empati kurabilme, motivasyon artırma ve özgüven duygusunu geliştirme olanağı tanıyan bir kavramdır. Bundan dolayı da günümüzde duygusal zekanın geliştirilmesi konusuna verilen önem giderek artmaktadır.
Duygusal zeka; kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati beslemesi ve duygularını yaşamını zenginleştirecek biçimde düzenleyebilme yetisidir. Buna göre, bireyin hayattaki başarısı kendi duygularını dengeleyebilme ve yönetebilme başarısına bağlı olmaktadır. EQ kısaca beş alt bölümde tanımlanmaktadır.
Gün içerisinde defalarca birbirinden farklı duygu halleri yaşıyoruz ve bu anlar; düşündüklerimizi, davranışlarımızı, tepkilerimizi, moralimizi, motivasyonumuzu, sağlığımızı, kısaca her şeyimizi etkiliyor. Peki, bu durumun bizi olumsuz etkilememesi için ne yapmalıyız?
Yaşadığımız duygu durumlarının üstesinden gelebilmenin en büyük anahtarı: Duygusal zeka ve onun duygusal farkındalık yaratan öz denetim adımları.
Duygusal Zekânın Gelişimi Ve Aile
Aile bize ilk duygusal dersleri veren bir okuldur. Bu okulda genel olarak, yakın ilişkiler içinde kendimizi nasıl göreceğimizi, başkalarının bizim hislerimize nasıl tepki vereceğini, tepki verirken ne gibi seçeneklerimizin olduğunu, umut ve korkularımızı nasıl anlayıp, ifade edeceğimiz gibi süreçleri öğreniriz. Bu duygusal dersler sadece anne-babanın yaptıkları ile değil, onların kendi duygularını nasıl ifade ettikleri, kendi duygularını nasıl yönettikleri ve bebeğe bunu nasıl yansıttıkları ile de aktarılır. Bu konuda duygusal zekaları yüksek olan anne-babalar daha beceriklidir.
Genel olarak bakıldığında duygusal olarak yetersiz ebeveynlik tarzları arasında en sık rastlanılanları dört grupta toplayabiliriz.
Hisleri tamamen göz ardı etmek (Bu tür anne-babalar çocuklarının duygusal sıkıntılarını önemsiz veya dert kaynağı olarak görme eğilimindedirler).
Fazlasıyla serbest bırakmak (Bu tür anne-babalar çocuğun ne hissettiğinin farkındadırlar ancak çocuğun hissettiği bu duygusal fırtına ile nasıl baş edeceği konusuna karışmazlar. Çocuğun hissettiği tüm rahatsızlıkları yatıştırmaya çalışırlar. Genellikle çocuğu rahatlatmak için pazarlık yapma veya rüşvet verme yolunu tercih ederler).
Çocuğu aşağılayıp, hislerine saygı göstermemek (Bu tür anne-babalar genellikle çocuğun hiçbir davranışını onaylamaz. Eleştiri ve ceza ön plandadır. Çocuğun olumsuz duygularını ifade etmesine izin vermeyip, en küçük huysuzluk belirtisinde bile cezalandırmayı tercih ederler. Çocuğun olayı kendi açısından anlatmasına fırsat vermezler).
Tutarsız davranmak (Duygusal açıdan çocuğun davranışlarına farklı tepkiler gösterilmesi söz konusudur. Anne-babanın tutumları çocuğun ne yaptığı ile değil de kendilerinin nasıl hissettiği ile ilgilidir. Böyle ortamlarda büyüyen çocuklar kendilerini çaresiz ve değersiz hissederler).
Anne-baba ve çocuklar arasında kurulan sıcak, güvenli ve kuvvetli bağ ile çocuklar duygularıyla baş edebilmeyi, öfkelerini kontrol edebilmeyi ve empati duygusunu öğrenirse sadece bugün değil gelecekte de bu becerilerle yaşama şansına sahip olacaktır. Bu hayat boyu etkisini gösterecek önemli bir etkidir.
Anne-babaların çocuklarının duygusal zeka becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilecek eğitimciler olabilmeleri için önce kendi duygusal zekalarının temellerini iyi kavramaları gerekir. Mesela; kendi duygularını ayırt edemeyen ebeveyn çocuğunun yaşadığı olaylar karşısındaki duygusunu ifade etmesine de yardımcı olamaz. Duygusal açıdan yeterli olan anne-babalar çocuklarının duygusal zeka ile ilgili temel unsurları öğrenmelerine yardımcı olabilirler. Bu unsurlar; duygularının farkına varıp ifade edebilmek, duygularını kontrol altında tutabilmek, empati yapabilmek ve ilişkilerinde ortaya çıkabilecek duygularla baş edebilmek olarak ifade edilebilir.
Yapılan çalışmalarda duyguları ile başa çıkabilme becerileri gelişmiş anne-babaların çocuklarına daha fazla sevgi gösterdikleri, çocukları ile daha iyi geçindikleri gözlenmiştir. Duygusal zekası yüksek ailelerin çocukları da kendi duygularıyla da daha iyi başa çıkabilmekte ve huzursuz olduklarında kendilerini daha etkin bir şekilde yatıştırabilmektedirler. Ayrıca sosyal açıdan da başarılıdırlar. Arkadaşları tarafından daha çok sevilen, popüler çocuklardır. Bu çocuklarda kabalık ya da saldırganlık gibi davranış sorunlarına da daha az rastlanmaktadır. Dikkatlerini daha iyi toparlayabildikleri için akademik konularda da başarılıdırlar.
Yaşamın ilk 3-4 yılı, bebeğin beyninin en hızlı geliştiği dönemdir. Bu dönemde temel nitelikteki deneyimler daha sonraki dönemlere göre daha kolay öğrenilir. Duygusal süreçler bunlar içinde en önemli olanlardır. Bu dönemde yaşanan yoğun stres beynin öğrenme merkezine (dolayısı ile IQ’ya da) zarar verebilir. Yaşamın sonraki dönemlerinde bir dereceye kadar telafi edilebilse de, yaşamın erken döneminde öğrenilenlerin etkisi devam eder. Bu konuda en önemli görev, anne-babalara düşmektedir. Çocuklarına bu becerileri kazandırabilmek için öncelikle bilinçlenmelidirler. Çocuklarına kazandırmak istedikleri becerileri önce anne-babanın kazanması ve bu konuda örnek olması gerekmektedir. Çocuklar sözler kadar davranışlarla da öğrenecektir. Bunun için iyi bir modele ihtiyaçları vardır. Bu süreçte anne-babalar çocukları ile birlikte hem öğrenecekleri hem de öğretecekleri bir döneme girerler. Aileler çocuk sahibi olmaya karar verdikleri andan itibaren hayatları boyunca sürdürecekleri önemli bir sorumluluğu da üstlenmektedirler: ANNE-BABA OLMAK. Bu onların hayatlarında hem keyifli hem sürekli çaba isteyen yeni bir süreci başlatır. Bu kararla birlikte iyi birer ebeveyn olabilmek için yeni deneyimlere de kapılarını açmaları gerekir. Zira aile içinde bir bebeğe sahip olmaya nasıl karar verildiğinden, hamileliğin nasıl geçtiğine, doğum ve sonrasında bebeğe nasıl bakım verildiği gibi süreçlerin tümü çocuğun EQ gelişimi açısından önemlidir. Kişilerin duygusal zekasının geliştirilmesi, samimi bir istek ve çaba olmadan gerçekleşemez. Kısa bir seminer veya başucu kitabı yeterli olamayacaktır. Duygusal zeka becerilerini kazanmak, uzun bir süreç alabilir. Bunun için, haftalarca zaman harcanabilir, saatlerce uygulamalar yapılabilir, çok fazla sabır ve yönlendirmeye gerek duyulabilir. Tekrarlar yeni kazanımların sistemimizce benimsenmesine yardımcı olur. Bu konuda yapılan çalışmalar ve egzersizler sayesinde ancak yeni beceriler kazanabiliriz.
Duygusal Zekayı Geliştirmek İçin 2 Önemli Neden Vardır; İlki Yaşamda Daha Mutlu Olmak. İkincisi İse Çevremizdeki İnsanların Daha Mutlu Olmasını Sağlamaktır.
Anne-Babalara Çocuklarının Duygusal Zekalarını Yükseltebilmek İçin Öneriler
Çocuklarınıza duygularını keşfetmeleri ve ifade etmeleri konusunda teşvik edin ve model olun.
Net kurallar ve sınırlar oluşturun ve bunlara bağlı kalın. Çocuğunuz uymadığında önce onu uyarın, bu onun kendi özdenetimini kazanmasına yardımcı olur (Tv ve bilgisayar başında geçirecekleri süreyi sınırlı tutmak gibi).
Çocuklara empati yapmalarını öğretmek için sosyal sorumluluk projeleri konusunda bilgi verebilir, birlikte katılabilirsiniz. Böylece onlara duyarlı olmayı öğretebilir ve yardımsever olmaya teşvik edebilirsiniz.
Dürüstlüğün önemini vurgulayan sohbetler yapıp bu konuda örnek hikayeleri paylaşabilirsiniz.
Ailede ortak sorunlar yaşandığında çözüm üretme konusunda onların da fikirlerini sorun. Kendi düşüncelerini ifade etmelerine izin verin.
Kendi problemlerini çözmeleri konusunda yardımcı olun, alternatif çözümler üretmeleri konusunda destekleyin. Sorunları onların yerine çözmeyin.
Okul içindeki ve dışındaki sosyal faaliyetlere katılmaları konusunda yüreklendirin. Çocuğunuzun arkadaş edinmesi için yaşına uygun fırsatlar yaratmak önemlidir. Sorun çözme becerilerini geliştirmenin en iyi yolu haftalık aile toplantıları ayarlamaktır.
Çocukların hata yapmalarına izin verin, böylece sonuçlarına katlanmayı öğrenebilirler. Hata yaptıklarında özür dilemeyi öğretin. Siz de hatalarınızı paylaşın ve yeri gelince özür dilemekten kaçınmayın.
Çocuğunuzla birlikte zaman geçirin ve bunu karşılıklı memnun olunan bir sürece dönüştürün. Fiziksel teması ihmal etmeyin. Herkesin kucaklanmaya ihtiyacı vardır. Kabul, sevecenlik ve şefkat duygularını çocuklar yaşayarak ve hissederek öğrenir.
Çocuklarınızı kendilerine uygun hobiler bulmaya teşvik edin. Devam etmeleri konusunda destekleyip sebat etmeyi öğretin. (Ama kurstan kursa koşan ve hafta sonu faaliyetlerine boğulan bir programdan da kaçının).
Çocuklarınızla işbirliğine dayanan süreçleri paylaşın. Çocuklara işbirliğine dayalı oyunlar öğretmek, başarının grup sürecinin bir parçası olduğunu anlamalarını sağlar. Rekabete dayalı bir dünya ile başa çıkmalarına temel oluşturur.
Olumsuz duygularını nasıl kontrol edebileceklerini öğretin. Öfke, kızgınlık gibi duygular normal duygulardır, sadece nasıl ifade edildikleri önemlidir.
Çocuklarla ilişki tarzında daha iyimser olmak önemlidir. Çocuklar anne-babalarını gözlemleyerek kendi davranış modellerini geliştirirler. Kötümser olma eğilimi günümüzde önceki nesillere göre artış göstermektedir. Bunun en büyük riski çocukları depresyona yatkın hale getirmesidir.
Unutmayın duygusal zekaya sahip bir çocuk yetiştirmenin en önemli şartı birlikte geçirilen zamandır. Aynı zamanda, yoğun bir hayat temposu içindeyken, çocuklarımızla oyun oynamak ve onlara öykü okumak gibi etkinliklere zaman ayırarak onlara “bizim için ne kadar değerli oldukları” mesajını da vermiş oluyoruz.