Sadece müftülere nikah yetkisi yok: Çok eşlilik ve çocuk istismarının önü de açılıyor

Sadece müftülere nikah yetkisi yok: Çok eşlilik ve çocuk istismarının önü de açılıyor
Müftülüklere resmi nikah yetkisi verilmesini öngören ve kamuoyunda tepkiyle karşılanan kanun tasarısının içinde çok eşli evliliğin, çocuk istismarının, aile içi tecavüzün önünü açan ve tespit edilmesini engelleyen bir çok farklı madde...

Müftülüklere resmi nikah yetkisi verilmesini öngören ve kamuoyunda tepkiyle karşılanan kanun tasarısının içinde çok eşli evliliğin, çocuk istismarının, aile içi tecavüzün önünü açan ve tespit edilmesini engelleyen bir çok farklı madde bulunduğu teker teker ortaya çıkıyor. 

Müftülüklere resmi nikah yetkisi verilmesini öngören ve kamuoyunda tepkiyle karşılanan kanun tasarısının içinde çok eşli evliliğin, çocuk istismarının, aile içi tecavüzün önünü açan ve tespit edilmesini engelleyen bir çok farklı madde bulunduğu teker teker ortaya çıkıyor.

Meclis’e sunulan “Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik” isimli kanun tasarısı içerisinde kadınlara ve çocuklara yönelik yeni tehditler barındırıyor. Yürürlüğe girerse müftülüklere resmi nikah kıyma yetkisi verecek olan kanun tasarısında çocuk istismarının, çokeşli evliliğin, aile içi tecavüzün önünü açan ve tespit edilmesini engelleyen başka maddeler de yer alıyor. Tasarının, hastane dışında doğan çocukların artık herhangi bir belge olmadan, yalnızca sözlü beyanla nüfusa kayıt ettirilmesini sağlayacağı tartışılıyor. Kanun tasarısı yürürlüğe girerse ayrıca mahkeme kararıyla babasıyla soybağı kurulan çocuklar, babalarının nüfusuna geçirilirken annelerinin kimlik bilgileri istenmeyecek, evlilik yoluyla Türk vatandaşlığına geçmek isteyenlerde “genel ahlak” aranacak.

Sözlü beyanla nüfus kaydı yapılacak

Kanun tasarısında, şu an yürürlükte olan yasada “Doğum” başlığı altında yer alan “İlgilinin herhangi bir belge ibraz edememesi halinde sözlü beyanı esas alınarak bildirim tutanaklara geçirilir” idaresinin kaldırılması öngörülüyor. Bu maddenin yerine “Sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılır. Beyanın teyidi amacıyla mülki idare amirinin emriyle, aile hekiminin aracılığıyla araştırma yaptırılır” maddesi getirilecek. Burada kullanılan "yaptırılır" ifadesi ucu açık bir ifade olarak kaldığı ifade edilirken, "yapılacak" ifadesindeki zorunluluğu kapsamadığının altı çiziliyor.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, bu değişiklikle ilgili “Mülki idare amirinin emriyle aile hekimi araştırır deniyor ancak bunların içinde bir zorunluluk yok. Zorunluluk olmadığı için bunu eklemeleri göz boyama oluyor. ‘Yapılacak’ değil ‘yaptırılır’ deniyor. Yapmasa ne yapacaksınız? Önünde bir zorlama var mı? Doğum bildirimi sözlü beyanla yapılırken belge isteniyordu yine de. Şimdi bu madde yerine ‘mülki idare amirinin emriyle araştırma yaptırılır’ diyerek sözü başka noktaya getiriyorlar. Oradaki rahatlığı gündeme alıyorlar” dedi.

Babalık hükmünden sonra annenin kimlik bilgisi sorulmayacak

Kanun tasarısında dikkat çeken bir başka nokta, babalarının hanesine sonradan kaydolacak çocukların annelerinin kimlik bilgilerinin sorgulanmayacak olması. Yürürlükte olan yasada mahkeme kararıyla ya da notere yapılan başvuruyla tanınan çocukların babalarının hanelerine tescil edilmesi işlemi için “Tanınan çocuklar babalarının hanesine baba adı ve soyadı ile analarının kimlik ve kayıtlı olduğu yer bilgileri belirtilmek suretiyle tescil edilir” deniyor. Kanun tasarısı yürürlüğe girerse bu madde kaldırılacak. Yerine getirilecek olan “Tanınan ve babalığa hüküm kararı ile soybağı kurulan çocuklar babalarının hanesine baba adı ve soyadı ile nakledilir” maddesinde annenin kimlik bilgilerinin belirtilmesi zorunluluğu yer almıyor.

Annenin kimlik bilgilerinin belirtilmesi zorunluluğunun kaldırılması hem çokeşli evliliklerin önünü açıyor hem de aile içi tecavüzün üstünün örtülmesine olanak tanıyor. Bu değişiklikle çocuklar annelerinin kim olduğu sorgulanmaksızın babalarının nüfusuna kayıt ettirilebilecek. Aile içi tecavüz sonucu, erkeğin çokeşli evliliğinden ya da erken yaşta evlendirilmiş bir çocuğun istismara uğraması sonucu çocuk doğması halinde annesinin kimlik bilgileri saklanarak babasının hanesine nakledilebilecek.

“Genel ahlaka” uymayan Türk vatandaşı olamayacak

Tasarıyla beraber getirilmek istenen bir başka şey ise evlilik yoluyla Türk vatandaşlığına geçmek isteyenlerde “genel ahlak” aranacak olması. Şu an yürürlükte olan Türk vatandaşlığı kanunda üç yıldan uzun süredir bir Türk vatandaşıyla evli olanların vatandaşlık başvurusunun kabul edilmesi için aranan şartlar arasında “Aile birliği içinde yaşama, evlilik birliği ile bağdaşmayacak faaliyette bulunmama” gibi maddeler bulunuyor. Bu maddelerden biri olan “Milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama” şartı “milli güvenlik, kamu düzeni ve genel ahlak”olarak değiştiriliyor. İfadenin muğlak olması nedeniyle “genel ahlak” adı altında ne aranacağı tam olarak bilinmiyor ancak Türkiye’de kadınların hareketlerini kısıtlayıcı söylemlerin çoğunlukla “namus” ve “ahlak” üzerinden kurulması, “genel ahlak” tanımının kadınlara karşı kullanılacağına işaret ediyor.

Kadın kendi soyadından dilekçe ile vazgeçebilecek

Tasarıyla birlikte şu an yürürlükte olan kanuna ek bazı maddeler de getiriliyor. Bunlardan biri “Eşinin soyadı ile birlikte kendi soyadını taşıyan kadının, sadece eşinin soyadını kullanmak istemesi halinde, nüfus müdürlüğünce gerekli işlem yapılır” maddesi. TKDF Başkanı Güllü, ek madde ile ilgili “Kadın eşinin soyadını kullanmaz, kendi soyadını kullanırsa bunun için direk nüfusa dilekçe veremiyor. Mahkemeye gitmeniz gerekiyor. Mahkemeden alınan kararı da nüfus müdürlüğü işleyemiyor, bakanlığın görmesi lazım. Yani kadına dair ilerleme kaydeden maddeler yok. Ama evde şiddet uygulayarak kadından alacağı bir dilekçeyle gelip, zaten var olan kendi soyadından vazgeçirme çabasını hayata geçirebilir” dedi.

Sığınma evlerindeki kadınlar oy kullanamıyor

Tasarının adres bildirimi ile ilgili olan bölümünde ise pek çok madde değişirken “Huzurevi, yetiştirme yurdu, cezaevi, öğrenci yurdu gibi yerlerde kalanların adres bildirimleri ilgili kurum yetkililerince yapılır”maddesi duruyor. Güllü, sığıma evlerinin bu kurumlar arasında yer almaması ve sığınma evine gelmiş kadınların ikamet ediyor göründükleri adreslere gidememesi nedeniyle sığınma evlerinde kalan kadınların oy kullanamadığını, bunu daha önce de gündeme getirdiklerini aktardı.