Kapıcılar Meclis gündeminde: Hakları kanunla düzenlensin

Kapıcılar Meclis gündeminde: Hakları kanunla düzenlensin
Çoğu zaman güvencesiz çalışan ve hakları kanunla değil yönetmelikle düzenlenen kapıcılar hakkında CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal kanun teklifi verdi. Peki kapıcıların mevcut hakları ve görevleri neler?

Haber: Ali Isıyel

Türkiye'de kapıcı olarak bilinen apartman görevlilerinin çalışma şartları çok ağır ve çoğu görevli düşük ücretlerle güvencesiz olarak çalışıyor. Apartmanın güvenliğinden çöplerin toplanmasına, bahçe bakımından apartmandaki tamirat işlerine kadar birçok işi yapan kapıcıların hakları kanunlarla düzenlenmiş durumda değil. Kanun yerine yönetmelikle düzenlenen kapıcı hakları hakkında CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal kanun teklifi verdi.

Meclis Başkanlığına sunulan teklifin gerekçesinde, kapıcıların haklarının bakanlık tarafından hazırlanan bir yönetmelikle düzenlenmiş olduğu ancak bunun kanunla düzenlenmesi gerektiği vurgulandı.

"Kapıcı ifadesi meslek olarak kabul edilmesini zorlaştırıyor ve onur kırıyor"

Gerekçede ayrıca apartman görevlisi olarak çalışanların 4857 sayılı İş Kanununun 110'ncu maddesinde “Konut Kapıcıları” olarak nitelendirildiği hatırlatılarak, bu ifadenin apartman görevlisi işinin bir meslek olarak kabul edilmesini zorlaştırdığı ve çalışan yurttaşların onuru kırdığı dile getirildi.

Gerekçede, İş Kanununun 110. maddesinin “Konut kapıcılarının özel çalışma koşulları” şeklindeki madde başlığının değiştirilmesinin gerekliliğinin tartışmasız bir gerçek olduğu vurgulandı. 

Eşit işe eşit ücret vurgusu

Gerekçede şöyle denildi:

Ülkemizde apartman görevlisi olarak çalışanların, hizmetlerinin kapsam ve niteliği ile çalışma süreleri, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri, yıllık ücretli izin hakları ve kapıcı konutları ile ilgili hususların düzenlenmesinde uygulanacak değişik şekil ve esaslar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanmış konut kapıcıları yönetmeliği ile düzenlenmektedir. 

 

Bu hususa ilişkin olarak 4857 sayılı İş Kanununun 110’uncu maddesi bu düzenlenmeyi hüküm altına almıştır. Ancak bilindiği üzere 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Üçüncü Bölümünde yer alan Temel Hak ve Hürriyetlerden olan Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler başlığı altında yer alan Çalışma İle İlgili Hükümler başlıklı 50'nci maddenin dördüncü fıkrası, ‘ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık  izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir’ amir hükmüne yer vermektedir.

 

Bu nedenle yukarıda ifade edilen 4857 sayılı İş Kanunun 110'uncu maddesinin Anayasaya uygunluğunun sağlanması amacıyla apartman görevlisi olarak çalışan yurttaşlarımızın yıllık ücretli izin haklarının kanunla düzenlenmesi gerekmektedir.

 

Bununla birlikte yine apartman görevlisi olarak çalışan yurttaşlarımızın hizmetlerinin kapsam ve niteliği ile çalışma süreleri, kapıcı konutları ile ilgili hususların yönetmelikle düzenlenmesinin önüne geçilerek, İdarenin keyfi davranmasının engellenmesi gerekir. Zira, Anayasamıza göre herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Diğer alanlarda çalışan yurttaşlarımızın hizmetlerinin kapsam ve nitelikleri çalışma süreleri kanunla korunurken, apartman görevlisi olarak emek verenlerin hizmetlerinin kapsamı ve niteliği ile çalışma sürelerinin yönetmelikle düzenlenmesi, Anayasamızın 10'ncu maddesinde hüküm altına alınan eşitlik ilkesiyle açıkça bağdaşmamaktadır.”

 

Apartman görevlisi olarak çalışanların, çalışma alanlarına bakıldığında 20-30 daireden oluşan apartmanlardan başlayarak, yüzlerce daireden oluşan sitelere kadar veya bahçesi olmayan apartmanlardan onlarca dönüm bahçesi olan sitelere kadar çalışmakta oldukları ve bu çalışmalarının karşılığında sadece asgari ücret almakta oldukları tartışmasız bir gerçektir.

 

Eşit işe eşit ücret; Avrupa'da 19. yüzyıldan itibaren gündeme gelen prensip olup, eşit işe eşit ücret prensibi eşdeğer işlerde çalışan kişilerin eşit ücret alması üzerine kurulmuştur. Hal böyle olunca, eşit işe eşit ücret prensibinin uygulanması imkansız hale gelmektedir. Bu hakkaniyetsizliklerin önüne geçmek, Anayasamızın devletimize yüklediği bir görevdir. Zira  Anayasanın 5'inci maddesi ‘..kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlı ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi içi hazırlamaya çalışmaktır.’ şeklinde amir hüküm içermektedir.
 

Kapıcıların görev tanımı ve hakları neler?

Yönetmelik kapsamında düzenlenen kapıcıların görev ve sorumlulukları saymakla bitmiyor. Yönetici talimatı doğrultusunda konutun kaloriferini zamanında yakmak, ısıyı ayarlamak ve söndürmekten; temizlik, bakım, güvenlik, çöplerin toplanması, bahçe düzenlemesi, servis hizmetleri, hidroforun çalıştırılmasına kadar apartmandaki neredeyse her şeyden kapıcılar sorumlu. İş Kanunu, bütün çalışanlar için haftalık saatini 45 saat olarak belirlemiş olsa da işten atılma korkusuyla yöneticilerin ve apartman sakinlerinin isteklerine karşı gelemeyen kapıcıların çoğu zaman çok daha uzun süreler çalıştığı biliniyor. Kapıcıların hafta tatillerini ise hangi gün kullanacağı, apartman yöneticisinin tasarrufuna bırakılmış durumda. İş Kanunu ile korunan 6 gün çalışma karşılığında 24 saat kesintisiz izin hakkını elde eden kapıcının izin gününün apartman yöneticisinin tasarrufuna bırakılması da eleştirilen bir başka yön olarak değerlendiriliyor.

Yargı karşısında çaresiz kalınıyor

Fazla mesai yapan kapıcılar ise ispatının zor olması nedeniyle yargıya gitmeleri durumunda dezavantajlı duruma düşüyorlar. Yargıtaya intikâl eden bir davada çıkan karar da bunun ispatı niteliğinde. Yargıtay 22'nci Hukuk Dairesi, haftalık yasal çalışma süresinin aşıldığını ispatlayamayan kapıcının fazla mesai ücreti alacağını belirten mahkeme kararını bozmuştu. Gaziantep'de yaşanan bu olayda, apartmana doğalgaz çekildiği ve artık kendisine ihtiyaç kalmadığı gerekçesiyle tazminatsız biçimde apartman yönetimi tarafından işten çıkartılan bir kapıcı olayı yargıya taşımış ve kıdem, ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik haklarının tahsilini talep eden dava açmıştı. Yerel mahkeme kapıcıyı haklı bulmuş ancak apartman yönetimi davayı temyize taşımıştı. Yargıtay ise davacının fazla çalışma yaptığına yeterli ve inandırıcı deliller olmadığı gerekçesiyle talebin reddi yerine kabulüne karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği hükmünde bulundu.