Gezi Davası'nda sanıklar tüm suçlardan beraat etti!
Osman Kavala, gazeteci Can Dündar, Mücella Yapıcı ve oyuncu Mehmet Ali Alabora'nın da bulunduğu 16 sanık "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan yargılandığı davada tüm suçlardan beraat etti
halktv.com.tr'den Neslişah Bozkurt aktardı:
Avukatların esasa ilişkin tüm talepleri reddedildi. Kararın açıklanması beklenirken güvenlik önlemleri alınmaya başlandı.
Gezi duruşmasında su ana kadar Su ana kadar avukatların esasa ilişkin tüm talepleri reddedildi.Deliller CMK'ya aykırı. Halk kararın açıklanmasını bekliyor, güvenlik önlemleri alınıyor. pic.twitter.com/p4fMDcW9eF
— Neslisah Bozkurt (@nslshbzkrt) February 18, 2020
Savcı mütaalasını yaptı. Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu ve Mücella Yapıcı hakkında müebbet hapis istendi.
Savcı mütalaasını yaptı, Kavala, Aksakoğlu ve Yapıcı hakkında müebbet istedi
— Neslisah Bozkurt (@nslshbzkrt) February 18, 2020
Müebbet hapis istemi, yalnızca 2 polis ve 1 tanığın şikâyeti üzerine gerçekleştiriliyor. Delillerin CMK'ye aykırı olduğu savunuluyor.
İki polisin ve bir tanığın şikayeti ve tanıklığıyla böylesine ağır bir suçlama yapılıyor..
— Neslisah Bozkurt (@nslshbzkrt) February 18, 2020
Avukatlar, davaya konu suçlamalara açıklık getirecek başka tanıkların dinlenmesini, ihbar eden tanığın avukatlar önünde dinlenmesini, kendisine soru sorma imkânının tanınmasını, kayıtların avukatlar tarafından da dinlenmesini talep etmişti. Delil vasfı taşımayan bulgular kıymetlendiriliyor.
Silivri Adliyesinin önünde duruşmanın sonuçlanmasını bekleyen yurttaşlar ile güvenlik güçleri arasında döviz gerginliği çıktı. Poşetlerin içerisinde bulunan dövizlerle ilgili tutanak tutmak isteyen güvenlik güçleri ile yurttaşlar arasında gerginlik yaşandı.
Dışarıda bekleyen yurttaşlar ve güvenlik görevlileri arasında gerginlik çıktı, güvenlik görevlileri poşetin içinde olan dövizler yüzünden tutanak tutmak istedi.
— Neslisah Bozkurt (@nslshbzkrt) February 18, 2020
halktv.com.tr'ye demeç veren CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, Gezi davasını "Zehirli ağacın meyvesi" olarak nitelendirdi.
Aydoğdu, "Bu davayı hazırlayan savcı ve polis aynı zamanda 17-25 Aralık davasını da hazırlamıştır. Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin aleyhine işler olunca FETÖ zehirli ağaç olurken, buradaki bu haksızlıkların, delillerin yeniden kıymetlendirilmesi diyerek zehirli ağacın meyvesi ile bu insanları müebbetle yargılamak gerçekten çok üzücü. Buna bütün insanların, Türkiye'de yaşyan herkesin isyan etmesi gerekiyor. Gezi davasında Türkiye'nin cumhuriyet, demokrasi ve adalet birikimi yargılanmakta" ifadelerini kullandı.
Sanık Can Atalay, delillerin hukuksuz dinlemeyle toplandığı gerekçesiyle esasa ilişkin savunma yapmıyor.
Osman Kavala'ya son sözünü soran mahkeme başkanına tüm sanık avukatları, 'Böyle bir usul yok' diye seslendi
Mahkeme başkanı "Avukatın usule uymadığından bahisle dışarı alınmasına karar verildi" dedi. Tüm avukatlar güvenliğe set çekti. Buradan avukat çıkaramazsınız deniliyor
Avukatın çıkarılmasına izin verilmedi. Mahkeme heyeti salonu terk etti
Mahkemenin tüm talepleri reddetme kararını alkışlarla protesto eden izleyiciler jandarma tarafından salondan çıkarılıyor.
Avukatlara söz verilmeden sanıkların son sözü istendi. Avukatların ısrarı üzerine mahkeme heyeti tarafından avukat mahkemenin huzurunu bozduğu gerekçesiyle dışarıya çıkarılmak iştendi. Jandarma müdahaleye hazırlanıyor. Milletvekilleri itiraz ediyor.
Kararın bugün açıklanması bekleniyor
Gezi Davası'na yönelik devam eden soruşturmanın 6. duruşması bugün Silivri’de sanık avukatlarının savunması ile görülmeye başlandı. 16 sanık, Gezi direnişi nedeniyle “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla yargılanıyor. Mahkemenin bugün kararını açıklaması bekleniyor.
CHP Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba, Onursal Adıgüzel, Gamze Akkuş İlgezdi ve Muharrem Erkek, bazı CHP milletvekilleri ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da hazır bulundu. Bazı HDP milletvekillerinin yana sıra DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da duruşma salonunda bulunuyor.
Davada Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis; Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Yiğit Al Ekmekçi için 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası ve diğer 7 sanığın da dosyalarının ayrılması isteniyor.
Davanın diğer sanıkları ise şöyle:
Ayşe Mücella Yapıcı (Mimar)
Ayşe Pınar Alabora (Oyuncu)
Can Dündar (Gazeteci-yazar)
Çiğdem Mater Utku (Sinemacı ve gazeteci)
Gökçe Yılmaz (Açık Toplum Vakfı Türkiye Temsilcisi)
Handan Meltem Arıkan (Yazar)
Hanzade Hikmet Germiyanoğlu (Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Koordinatörü)
İnanç Ekmekçi
Ali Hakan Altınay (Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Üyesi)
Memet Ali Alabora (Oyuncu)
Mine Özerden (Sinemacı, yönetmen yardımcısı ve reklamcı)
Şerafettin Can Atalay (Avukat)
Tayfun Kahraman (Eski TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi akademisyen)
Yiğit Ali Ekmekçi (Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Terakki Vakfı Okulları Yönetim Kurulu Üyesi)
Yurt dışındaki sanıklardan Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Memet Ali Alabora, Gökçe Yılmaz Handan, Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu hakkında yakalama kararı bulunuyor.
Sanık avukatları savunma yapıyor
Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Mücella yapıcı avukatı Evren İşler savunmasına başladı. İşler, "Dinletmek istediğimiz tanıklar şu an salonda. yargılamayı uzatmaya yönelik bir durum yok" dedi. İnanç Ekmekçi'nin avukatı Aynur Tuncel Yazgan da, "Toplanmasını istediğim delillerle ilgili bir karar vermediniz. Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre tanık hazır edilmişse, belge sunulduysa mahkeme kabul etmek zorundadır. Tanığımız buradadır. Bizim için dinlenmesi gerekli bir tanıktır. Dinlenmesini talep ediyorum" diye konuştu.
Yazgan'ın ardından söz alan Avukat Bahri Belen'de şu ifadeleri kullandı:
CMK'nin temel ilkelerine uyulmalı
"Yargılamanın bu aşamasında yerine getirilmesi, tamamlanması, duruşma aşamasında yargılama faaliyetinini tamamlanabilmesi için yasadaki normların ve normların ötesinde CMK'nin temel ilkelerine uygun bir sürecin izlenmesi gereklidir. Yargılamanın bu aşamasında yerine getirilmesi, tamamlanması, duruşma aşamasında yargılama faaliyetinini tamamlanabilmesi için yasadaki normların ve normların ötesinde CMK'nın temel ilkelerine uygun bir sürecin izlenmesi gereklidir."
Belen'in, "Bulunduğumuz noktada yargılama faaliyeti, savunma ve mahkemenin vereceği hüküm faaliyetinin eksiksiz olması gerek. Peki biz hangi aşamadayız?" sorusuna yönelik mahkeme başkanı, "Onun cevabını siz vereceksiniz" dedi.
Ardından Belen şöyle devam etti:
"Bu iddianame ve delillere göre, sanıkların sorgusunu aldınız. Bu tamamlandı. Ondan sonra sanıkların savunmasına yönelik deliller nerede? Bunlar toplandı mı?. Bize göre deliller yok. Biz de mecbur bırakıldığımız için savunma delillerini sunmak istiyoruz.Mahkeme önüne getirilmiş delillerle hüküm kurar diyor CMK. Bunlar dosyaya konulduktan sonra kanuna göre ne olması gerekiyor?
CMK 214'te açık olarak belirtilmiş. Tanıkların dinlenmesinden sonra bizim tanıklarımız dinlenmedi. bunlar da dinlendikten sonra taraflara ne diyeceklerinin sorulması gerekir. Tahkikat aşaması davamızda tamamlanmamıştır. Usule aykırı dinlenen bir tanık var. Size göre usule uygun olabilir. Ancak bizim tanıklarımız dinlenmedi. Yazılı belgeler tartışılmadı. Mütalaa aşamasına böyle gelinir. İki tane polis ve Murat Papuç tanık dinlendi. Gaz maskesinden bahsetti ifadesinde Papuç. Bu maske salona getirilmedi. Maskeyi kim satın aldı, kim kullandı, Gezi'ye katılanlarına maskesine benziyor mu?
Bunlar sorulmadı çünkü mahkeme önüne getirilmedi. Eğer bu maske ile Türkiye halkının özgürlükler ve demkorasi konusunda akılalmaz bir tarihi deney yaşadığı Gezi olayının yargılamak istiyorsanız bu dosya, hakimler, savcılar ve biz bu Papuç'un altında kalırız. Aslında bu dosya muhteşem Gezi eyleminin altında kalır."
Mine Özerden'in müdafii Tuğçe Duygu Köksal ise savunmasında şu ifadeleri kullandı:
'İddianamede eksiklikler var'
"Ortada bir kabul edilmiş talepname değil, bir iddiname olduğuna göre bizim taleplerimizin tartışılması gerekir. Benim önümde üç tane dilekçe var. Bu taleplerimin tamamı iddianamede müvekkilimle ilgili olan kısımlara ilişkindir. Buradaki eksiklikleri tespit ettik. Biz de yargılama makamına yardımcı olmak için bazı delillerin toplanmasını, bazı delillerin reddedilmesini talep ettik. İlk heyet herhangi bir soru sormadı. Heyet değiştikten sonra sorgusunda araştırılmasını istediğim konularla ilgili soru sordu.
Ben bu yargılamayı uzatmaya yönelik bir şey yapamam çünkü bu dilekçeler duruşmadan önce verilmişti. Benim taleplerim yargılamaya yardımcı olmaya yöneliktir. Siz aklı yerinde olmayan bir tanığın, bu dosyaya bile girmemiş gaz maskesini emniyetten araştırmasını istediniz. Bugüne kadar savcılık tarafından yapılmış tüm yazışmaların getirilmesi 2-3 günü bulmaz. Biz istedik ki Taksim Platformuna yazı yazalım. Söz konusu toplantıların tarihlerini yollasın. Bununla ilgili de karar verilmedi. Taleplerim konusunda nasıl bir karar vereceğinize yönelik yönlendirmem haddim değil. Hukukçu olarak ihtimalleri söyleyebilirim. Bunları kabul edebilirsiniz, üzerinde tartışırız. Ya da reddedersiniz. Bu takdirde CMK 217. madde çerçevesinde tartışmadığımız için hükme esas alamazsınız."
Yiğit Aksakoğlu'nun avukatı Turgut Kazan da şöyle konuştu:
'İnceleme yapmazsanız hüküm kuramazsınız'
"Avukatlar salona giremiyor. Duyarlı seyircilerin yerine onları alabiliriz. İlginç tanıklıklar önereceğim. Hepsini reddederseniz niye reddedildiğini bilemeyeceğimiz için kararınız tepkiyle karşılanır. Kamu vicdanı tatmin olmaz. Mütalaa müvekkilimizin çalıştığı yer olarak Bilgi Üniversitesi'ni gösteriyor. Bu yanlış. Daha başlarken yanlış. Çünkü bütün pisliklerin başı olan Nazmi Ardıç öyle yazmış. İddianameyi ve mütalaayı yazan da aynı yanlışı sürdürmüş. Oysa müvekkilim 2008'e kadar orada çalışmış.
Yargılama aşamasında da burada çalışmadığını söyledi. neler yaptığını anlattı. Neresinden baksanız duruşma izleniyorsa nerede çalıştığını anlattığı ayrıntılar bile dinlenmemiş. Müvekkilimiz çoğu AKP'li belediyelerle 0-3 yaş arası çocuklarla ilgili çalışmıştır. Bu belediyelere hibe yardımı yapılmasını sağlamıştır. Bu desteklerin nasıl sağlandığı, ne çalışmalar yapıldığını mutlaka dinlemeniz, öğrenmemiz gerekmektedir. Ahmet Misbah Demircan, Hüseyin Keskin, Fatma Şahin dinlensin. Anayasa Mahkemesi'nin 1970'de tapelerin delil olmayacağı yönünde karar var. Müvekkilim 2020'de bu konuşmaları hatırlamadığını söylüyor. 17-25 Aralık döneminde Nazmi Ardıç'ın yaptığını A için pislik sayacaksınız, bizim için geçerli sayacaksınız. Onların ne oyunlar oynadığını zaten biliyoruz. İletişim tespitlerindeki konuşmaları müvekkilim hatırlamıyor. Bunun da sahtekarlık eseri olduğu açıktır.
Akkaş'ın şüpheli olduğu iddianamede, soruşturma dosyalarına ilgisiz evrakları koyarak algı oluşturmaya çalışıldığı söyleniyor. Sahtecilik yapmakla suçlanıyor, yargılanıyor. Sahtecilik yapılıdğını göstermek istiyoruz. Ses kayıtlarını getirmeye mecbursunuz. O yoksa hüküm kuramazsınız. Üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını istiyoruz. Dinlemeye ilişkin tüm belgelerin getirilmesini ve Akkaş'ın şüpheli olduğu dosyanın bir örneğinin bu dosyaya getirilmesini istiyoruz. O dosya zabıt katiplerinin ifadeleri de var. Bunları da dinlemek zorundasınız. Şikayete konu eylemlerle ilgili müvekkilimizle ilgisi olmadığı bir yana, Gezi eylemlerinden kaynaklandığını bile konuyup tartışılmadığını belirtmek istiyorum.
Başvuru için katılma kararı verdiğiniz İş Bankası, bankamızın cihazlarının 2013 yılı Nisan ayında yaşanan eylemler nedeniyle zarar gördü diyor. İnsaf be! Yine devam edecekseniz gazeteci Ertuğrul Özkök, 17 Temmuz 2019'da bir yazı yazdı. AKP'nin önde gelen isimlerinden birinin iddianameyi okuduğunu ve öyle delil görmediğini söylediğini yazdı. Listedeki yer alanlara sorulmuyor çünkü katılmak istemeyenler de çıkacaktır. Yine devam edecekseniz gazeteci Ertuğrul Özkök, 17 Temmuz 2019'da bir yazı yazdı. AKP'nin önde gelen isimlerinden birinin iddianameyi okuduğunu ve öyle delil görmediğini söylediğini yazdı. Listedeki yer alanlara sorulmuyor çünkü katılmak istemeyenler de çıkacaktır. Mağdurları haberdar etmeniz kaçınılmaz bir sorumluluktur. Haberdar etmezseniz Ertuğrul Özkök'ü dinlemeniz gerekir. Bunu da yapmazsanız adil yargılama konusunda zaten şüpheliyim, artık bu şüphelere inanacağım."
Yiğit Aksakoğlu'nun avukatı Serdar Laçin de, "Gözaltı sırasında müvekkilimizin telefonuna el konulmuştur. Bununla ilgili herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Esas hakkında savunma yapabilmemiz için inceleme yapılması gerekir. Bu olmadan mütalaanın sunulması da doğru olmamıştır. Müvekkilimizle ilgili 'şiddetsiz eylem' sitesinin sahibi olduğu belirtilmiş. 13 Aralık 2018'de adli bilişim uzmanı Koray Peksayar'dan uzman mütalaası aldık. Mütalaaya göre 2016'dan önce sitede hiçbir veri yayınlanmadı. Gezi eylemlerinden 4,5 yıl sonra ilk veri girişi yapılmıştır siteye. Bu konuda bir bilirkişi incelemesi yapılmasını istiyoruz" diye konuştu.
Osman Kavala'nın avukatı İlkan Koyuncu ise savunmasında şu ifadeleri kullandı:
'Bildirdiğimiz tanıklar dinlenmeli'
"Deliller tartışılmadığı için biz savunma yapmayacağız. Bir önceki celse heyeti reddederek salonu terkettik. Biz çıktıktan sonra müvekkilimize tanığın söylediklerini sordunuz. Yani hala delil tartışma aşamasındayız. Murat Papuç'un usulüne uygun biçimde bizim de olduğumuz bir duruşmada dinlenmelidir. Sunduğu gaz maskesi üzerinde de inceleme yapılmalı. Bildirdiğimiz tanıklar da dinlenmeli. Heyetiniz Adalet Bakanlığı'nın AİHM kararının kesinleşmediğini söylediğini aktarıyor. Adalet Bakanlığı böyle demiyor. Bakanlığa yazı yazarak kararın kesinleşip kesinleşmediğinin sorulmasını istiyoruz. İddianame telefon tapelerinden oluşuyor. Bu tapelerin kayıtlarının getirtilmesini istiyoruz."
Yiğit Ali Ekmekçi'nin avukatı Emel Ataktürk Sevimli konuşuyor:
'Soruşturma genişletilmeli'
"Müvekkiler ağır cezalarla yargılanmaktadır. Üzerimizde zaman baskısı hissetmeden taleplerimizi dile getirebilirsek son derece rahatlatıcı bir pozisyon olacak. Taleplerimizi neye dayandırdığımızı açıklamak istiyorum. Tanıkların usulüne uygun olarak dinlenmesi, ispat araçlarının toplanmış olması, delillerin tartışılması gerekirdi. Şu ana kadar bu yapılmadı.
Savunma açısından toplanması gerekli delilleri henüz dile getirdik. Mahkemenini tutumu, hızla yargılamanını karara götürüldüğü endişesi yaratmaktadır. Mahkeme üzerinde baskı oluşturmaya çalıştığını düşündüğümüz otoritelerle de ilgili. Bu bakımdan bizim her şeyden önce bu konuda mahkemenin maksimum özeni göstermesine yönelik bir talebimiz var.
Müvekkilimle ilgili iki suçlama var. Bunlardan ilki yurtdışında ithal edilen biber gazına ambargo koyulmasını sağlamak ve kamuoyu gündemine getirmek. Bunların hiçbiri suç değil. İki grup delil var. Bunlar dinleme kayıtları ve tanık ifadeleri. Beş tane de dinleme kararı var. Altında Menekşe Uyar ve Süleyman Karaçöl'ün imzası var. Hepsi yargılanıyor. Bu yargılamanın bu delillerle sürdürülmemesi gerekirdi. Yeniden kıymetlendirme müeesesini inceleyerek, buna uygun bir karar alınması, yargıçlarla ilgili soruşturma - kovuşturma evrakını getirtilerek değerlendirme yapılması gerekirdi. Bu aşamaya kadar hiçbiri getirtilmedi, tartışılmadı.
Hukuka aykırı delillerin nasıl bir soruna yol açtığı karara bağlanmadı. Bize göre bu dinleme kayıtlarının hukuka aykırılığı bir yana, dosya evrakına bakıldığında hiçbir dayanağı da yok. İletişim tespitinin hangi şüpheyle yapıldığına dair belgeleri görmedik. Eksik evrakın tamamlanmasını istiyoruz. Tanık Murat Papuç'un savunmadan gizlenen ifadelerinin dosyaya getirtilmesi ve burada tartışılması zorunludur. Bu nedenle her şeyden evvel AİHM kararının uygulanmasını, eksik olan belgelerin getirtilmesini, soruşturmanın genişletilmesi taleplerimizin değerlendirilmesini talep ediyoruz."
Davanın geçmişi
2013 yılındaki Gezi Parkı protestolarıyla ilgili olarak soruşturma açılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ali Kahveci, soruşturma sonucu 16 kişi hakkında iddianame hazırladı. 657 sayfalık iddianame 4 Mart 2019'da İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İlk duruşma 24 Haziran 2019'da başladı.
Sanıklardan Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala yaklaşık 28 aydır tutuklu.
16 Kasım 2018'de gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Bernard van Leer Vakfı Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu, 221 gün sonra tahliye edilmişti.