Almanya'da ırkçılık büyüyor: Durum Türkiye'den göründüğünden çok daha ciddi

Almanya'da ırkçılık büyüyor: Durum Türkiye'den göründüğünden çok daha ciddi
Almanya'da yaşayan Gazeteci Oktan Erdikmen, Almanya'da yaşanan ırkçı saldırılar sonrası yeniden alevlenen ırkçılık tartışmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Erdikmen "Kurumsal ırkçılığı meydana getiren faktörler ortadan kaldırılmalı" dedi

Haber: Ali Isıyel

Almanya'da ırkçılık dalgası giderek büyüyor. Son bir hafta içerisinde 3 nargile kafe ırkçıların kurşunlarının hedefi olurken, dün gece Türklere ait iş yerleri kundaklandı. Hanau'daki kurşunlanan 2 nargile kafede 5'i Türk vatandaşı 9 kişi yaşamını yitirdi. Bu olaylar üzerine Almanya'da ve Avrupa'da ırkçılık tartışmaları yeniden alevlendi.

Ülkedeki ırkçılık problemini Almanya'da yaşayan Gazeteci Oktan Erdikmen'e sorduk. Aldığımız yanıtlar sonucunda durumun Türkiye'de görüldüğünden çok daha ciddi olduğunu fark ettik.

Örnekse, Almanya'nın Saksonya Anhalt eyaletinde bir market, Nazi sembolleriyle donatılmış sözde imparatorluk birası satmaya başladı. Bir kasa biranın fiyatı da özellikle 18,88 avro olarak belirlendi. Alfabedeki harf sırasına göre 18 - AH, 88 ise HH'ye karşılık geliyor. Bu kelimeleri kullanmak anayasaya aykırı olduğu için, Neonaziler Adolf Hitler ve Heil Hitler ifadelerini çağrıştıran rakamları özellikle tercih ediyorlar.

Almanya'da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı rakamlarına göre ise, ülkede 13 bini şiddet yanlısı olmak üzere 24 binden fazla aşırı sağcı, ırkçı var.

Oktan Erdikmen'in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle oldu:

Almanya ırkçılığa karşı nazilerden sonra ciddi önlemler almıştı. Pek toleransları yoktu. Ne oldu, nasıl birden hortladılar? Tarihe bakınca ırkçılığın genelde ekonomik sıkıntılar yaşanan dönemlerde palazlandığını gördüm hep. Bu sefer durum biraz daha farklı gibi?

- Evet tarihte ırkçılığın ekonomik kriz dönemlerinde yükseldiğini görüyoruz. Hitler’in iktidara geldiği yıllarda, Almanya Versailles Anlaşması şartları altında eziliyor, ekonomik açıdan çok zor günler yaşıyordu. Ancak bu faktörlerden birisidir. Bunun dışında toplumsal ve siyasal birçok etkenden söz edebiliriz.

Örneğin son dönemde Alman ekonomisi en güçlü zamanlarını yaşıyor. İşsizlik 2 Almanya’nın birleşmesinin ardından en düşük seviyelerde seyrediyor. 2019'da 1 trilyon 328 milyar avro ihracat yapan, 224 milyar avro dış ticaret fazlası veren bir ülkeden söz ediyoruz. Kaldı ki, işsiz vatandaşlarının ev kiralarını, faturalarını, temel yaşam giderlerini ödeyebilecekleri kadar destek alabildikleri bir sosyal yardım sistemi var.

"Artı değer kapitalistler arasında dağıtıldı, işçinin hayat standardı düştü"

Diğer taraftan avro bölgesine geçişten sonra üretimin Doğu Avrupa'ya ve özellikle de uzakdoğuya kayması, Alman orta sınıfı açısından bir gerilemeye neden oldu. Rakamlar kağıt üzerinde olağanüstü görünse bile, artı değer kapitalistler arasında dağıtıldı. İşçi kesiminin hayat standardı düştü. 2015 sonrası gelen göçmen dalgası da, ırkçıların sanki her şeyin sorumlusu yabancılarmış algısına kapılmalarına, hastalıklı ruh hallerini bu şekilde temellendirmelerine neden oldu. Bunda tabii medyanın da etkisi var. Alman medyası sansasyon için mültecilerin işlediği en küçük suçları bile abartarak verdi. Bir Alman cinayet işlediğinde, “Almanya'da bir cinayet işlendi” deniyor. Oysa bir mülteci cinayet işlediğinde, “Almanya'da bir mülteci cinayet işledi” diye veriliyor.

"Irkçılık makyajlanmış bir şekilde federal ve eyalet meclislerine girdi"

Türkler Almanya'da 60 senedir bulunuyorlar. Artık dördüncü nesil yetişiyor. Bu saldırıları göçmen karşıtlığı olarak değerlendirmek güç geliyor bana bu yüzden. Irkçı bir dalga doğuyor diyebilir miyiz? AfD'nin güçlenmesinin etkisi var mı bu noktada? Varsa nasıl bir etki bu?

- Bunun iki boyutu olduğunu söyleyebiliriz. Temel olarak 2015 sonrası gelen mülteci göçüdür. Medyanın da etkisiyle bu insanların hiç çalışmadan Alman halkının sırtından geçindiğine ilişkin tamamen hatalı bir algı oluştu. Aksine, Almanya’da mültecilerin yarısından fazlası çalışıyor. Diğerleri de büyük ölçüde ya meslek eğitimi alıyor, ya da okula, üniversiteye gidiyor.

Diğer taraftan Almanya’da tek bir yabancıya bile tahammülü olmayan ırkçı bir yapılanma hep vardı. Ancak bunlar NPD gibi marjinal Neonazi yapılanmalarından ibaretti ve geniş toplum için önemli bir tehdit sayılmazlardı.  Şimdi, AfD ile ırkçılık makyajlanmış şekilde federal meclise ve eyalet meclislerine girdi.

Bunlar tabii, ırkçılığın kurumsallaşmasını da hızlandırıyor. Biraz önce medyanın rolünden söz ettik. Örneğin Hanau katliamının ardından medya ırkçı teröristin videolarını, yazılarını yayımlayarak istemeden de olsa reklamını yaptı. Irkçı faşistler de “Evet, ben de öyle düşünüyorum, o halde ben de bir saldırı yapayım” diye düşünmüş olacaklar ki, bir hafta içerisinde peş peşe saldırılar yapıldı. Stuttgart’ta bir nargile kafe daha kurşunlandı. Diyanet temsilcisinin evine kuru sıkı tabancayla saldırı yapıldı.

"Kurumsal ırkçılığı meydana getiren faktörler ortadan kaldırılmalı"

Irkçılık dalgasının büyümesi sonrası parlamentoya çok güçlü bir şekilde girebilen AfD'den cesaret alan muhafazakarlar daha da radikalleşmedi mi? Irkçılığın parlamentodaki temsiliyle meşrulaşmış olması mümkün değil mi?

- AfD’nin aldığı her oy, ırkçılara biraz daha cesaret veriyor. Bu arada genel itibarıyla son saldırıların Almanya’daki ırkçı partiye olumsuz etki yaptığını söyleyebiliriz. Birçok aşırı sağ sempatizanı “Evet yabancıları çok sevmiyoruz ama gidip öldürecek kadar da değil” diye düşündü. Bu çerçevede ırkçı partinin oylarında düşüş bekleniyor. Hamburg Eyalet Meclisi seçimlerinde yüzde 10’un üstünde oy almaları bekleniyordu ancak yüzde 5’le meclise kılpayı girebildiler.

Irkçılık asla meşru olamaz ancak son dönemde, ırkçı partinin dışında da bu yönde kurumsal işaretler gelmeye başladığını görüyoruz. Kamuda özellikle polis ve ordu içinde Neonazi sempatisi olan ciddi bir grup var. Birkaç ay önce Alman ordusunun resmi sosyal medya hesabından Nazi üniforması paylaşıldı. Önceki hafta 12 aşırı sağcı militan, camilere saldırı yapamadan tutuklandı. Biri polisti.

Irkçılar bir katliam yaparken kimlik sormuyorlar. Yabancıların olduğu bir bölgeye saldırıyorlar. Durum Türkiye'den göründüğünden çok daha ciddi. İnsanlar katledildikten sonra bir hafta protesto yapılıyor, kınamalar yapılıyor. Sonra herkes kaldığı yerden hayatına devam ediyor. Emniyet de işin içinden çıkamıyor. 200 bin polis var hepsini tek tek kontrol etmek mümkün değil. Kurumsal ırkçılığı meydana getiren faktörler ortadan kaldırılmalı. Saldırı yapamasalar bile faşistlerin olduğu bir toplum sağlıklı değil.

İlgili Haberler