Okulların açılmasına ilişkin kritik yorum
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, okulların açılmasına ilişkin değerlendirme yaptı. Prof. Dr. Saltık, diğer ülkelerde örnek vererek şöyle dedi:
“İsveç ve Norveç karşılıklı: İngiltere, pek çok ülke ile sınırlarını kapattı. Fransa dördüncü kez kapanmaya gidiyor, Almanya bir buçuk aya yakın zamandır çok sıkı bir kapanma içinde. Mutant virüs tipi dünyanın pek çok ülkesinde yayılmış durumda. Türkiye’de de olduğunu gördük. Bütün stratejileri de bunlara göre planlamak gerekiyor” dedi. Ülkemizde 1 milyon öğretmenin olduğunu anımsatan Prof. Saltık “1 milyon öğretmeni aşılayacaksınız, diğer çalışanlarda var... Üstelik 18 yaş altıdaki çocuklara eldeki aşılar da yapılamıyor. Yani aşı yapılamayan bir kitleye okulları açacaksınız. Yok batıda örneği. Okullar dahi kapatılıp, uzatılıyor”
Cumhuriyet'ten Sibel Bahçetepe'nin haberine göre, Okullara ilişkin bir takım kriterleri sağlamanın gerektiğini ve daha sonrasında okulların açılması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Saltık şunları söyledi:
“Sözgelimi, Türkiye’de günlük ölümleri 10’un altına indirdiğinizde, günlük yeni olgu sayısın 500’ün altına çektiğinizde, mutant tipler görülmediği taktirde gibi ölçütler koyarak okulları açacaksınız. Bu haliyle okulların açılması korkunç bir facia demektir. Çünkü çocuklar hastalığı belirtisiz ve ayakta geçirirler, toplum içine yayılmasında en riskli küme okul çocuklarıdır. Türkiye böyle bir serüvene girişmemeli. Bugün günlük olgu sayılarımız Nisan ayındaki tepe değerlerinin bile üzerinde. Türkiye’nin en az 3-4 dört hafta köktenci bir biçimde kapanmaya ihtiyacı var, başka türlü bu sorunla baş edemeyeceğimiz gibi gözüküyor.”
Saltık, şöyle devam etti:
“Çin, kendi nüfusunu da yetiştiremiyordu aşıları, başka ülkelerle de bağlantıları vardı. Yeni mutant tipi virüsler kullanılarak aşı üretme gerekmektetir. Türkiye 14 Ocak’ta başladığı aşılamada 3 milyon doz aşıyı bile daha kullanabilmiş değil. Demek ki elimizde aşı olsa bile yaygın ve hızlı uygulayabileceğimiz bir alt yapıya sahip değiliz. İngiltere’de, Almanya’da aşı istasyonlarının kurulduğunu, gönüllü tıp öğrencilerinin ve gönüllü eski sağlıkçıların göreve çağrıldığını çeşitli örnekler vererek daha önceden de söyledik. Hiçbiri yapılmadı. İş. hastanelere ve aile hekimliklerine yıkıldı. Sağlıkçılar organize bir topluluktur ve sağlık kuruluşundadırlar, işe gitmişken aşılarını da olurlar. Dolayısıyla aşı yapılması kolay gruptur. Bu gruba dahi 12 günde ancak yetişebildiğiseniz, yani günde 100 bin doz aşı yapabildiyseniz, ancak 30 günde 3 milyon aşılamayı bitirebilirsiniz. Sağlıkçılar dışında daha da zor, çünkü insanlar dağılıyor. Buraya odaklanmak gerekiyor; nasıl daha hızlı ve daha yaygın aşılama yapabiliriz. Bu amaçla yaygın aşılama yapabilmek için ayrı bir yapılanmaya, örgütlenmeye gidilmeli, ayrı bir personel, insan gücü gibi planlamalar yapılmalı ancak hükümet harcama gerektirecek hiçbir adım atmıyor, atamıyor. Dolayısıyla bugün gelen 6.5 milyon doz aşı ben de buruk bir sevinç yarattı. Kullanabilecek miyiz sorun burada. Onun için büyük bir hızla aşı organizasyonunu yaygın yapılabilmesi için her şeyin baştan gözden geçirilmesi gerekli. Eğer hızla yaygın uygulanamazsa ve dört hafta arayla ikinci dozda yapılamazsa, ilk dozdan yeterli bağışıklık elde etme olasılığı olanaklı değil. Süre uzadığı taktirde dört haftayı geçtiği taktirde ikinci dozda elde edilecek bağışıklıkta da zayıflama ortaya çıkacaktır.”