Naci Görür’den ‘İstanbul Depremi’ açıklaması
CHP Kadıköy İlçesi'nin geleneksel 'Çarşamba Sohbetleri'ne telekonferans aracılığıyla katılan ve önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Naci Görür, daha sonra da ilçe başkanı Ali Narin ve ilçe başkan yardımcısı Fatma Öncü'nün moderatörlüğünde gerçekleşen sohbette Kadıköy halkının sorularını yanıtladı.
Naci Görür, beklenen depremin Anadolu yakasına oranla Avrupa yakasında daha yıkıcı olabileceği değerlendirmesini yaptı. Görür, çalışmaların bazılarının dışında can kaybını azaltmaya yönelik olmadığını söyledi. "Ne kadar fazla bina, o kadar can kaydı demektir" hatırlatmasını yapan Görür, şunları söyledi:
"İstanbul, çok büyük bir kent ve 400 ila 500 bin insanın hayatı tehlikede. En tehlikeli olan Avrupa Yakası Haliç'ten başlayıp Silivri'ye giden ve 10 kilometrelik alan. Sert olmayan yumuşak, kaygan zeminler şiddetli bir sarsıntıda heyelan yapma özelliğine sahip. Bu da riski artırıyor. Adaların güneyinden geçen bir fay var 1766’dan beri stres söz konusu. Anadolu yakası ve Kadıköy Avrupa'ya göre daha iyi durumda. Büyük ölçüde zeminde sorun yok. Sahilden kuzeye yani, Karadeniz'e doğru çıkıldığında olası bir depremin etkisi daha azalacaktır. Bunu 0.200'lerden 0.70'lere, hatta 0.40'lara gerileyen bir ivme ile orantılayabilirsiniz. Feneryolu, Fenerbahçe’den başlayan kaya zeminler genelde sağlam. 7 ve 8 aralığında olası bir depremde Kadıköy'ün Kurbağlıdere vadisi daha çok etkilenecektir. Merdivenköy, Zühtüpaşa, Çaferağa, Osmanağa’da etki söz konusu. Ataşehir’e uzanan bölgelere dikkat etmek gerekiyor. Örneğin Kadıköy'de depremin etkisini büyüten oluşumlar var. Bu oluşum Kurbağlıdere. Bu vadideki binalar risk altında. Kentsel dönüşüm Rasimpaşa, Caferağa civarından başlamalı. Ve bunu geciktirmemeliyiz. Çünkü ciddi bir deprem tehdidi var. Fazla uzak bir zamanda da değil bu olası deprem. Yapıları tam ,güvenli hale getirmeniz gerekir. Burada kentsel dönüşüm çok önemli. Yapı stokunun alt yapısı, deprem sonrası yol,su, elektrik, kanalizasyon, gaz hatları güvenli hale getirilmeli. Bu da tek başına olmaz. Devlet, iktidar, yerel yönetim ve halk el ele vermek zorunda"