Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Zonguldak’ta bir gün

Başkasını bilemem ama Zonguldak’ta 1 Mayıs’ı kutlamak benim için çok ama çok önemliydi. O nedenle Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD Zonguldak Şubesi Başkanı Ali Ayaroğlu’nun, Demokrasi Platformu ile ortaklaşa düzenlenen panel davetini sevinçle kabul ettim. Meslektaşlarım Aykut Küçükkaya, Mustafa Hoş, Sedat Bozkurt ile gittiğimiz kentte, önce 1 Mayıs kutlamasına katıldık, ardından kentin emek mücadelesinde sembol haline gelmiş Madenciler Lokali’nde “Geleceğe Bakış” konulu paneli gerçekleştirdik.

Zonguldak’a “Emeğin Başkenti” denmesindeki isabeti tartışmam bile. Fazlasıyla hak ediyor üstelik. Öyle bir kent ki, madencileri ülkemiz emek mücadelesinin en büyük işçi yürüyüşünü gerçekleştirmişti, hala bu büyük hak arama eylemiyle anılıyor adı. Belki de bu öneminden ötürü 1 Mayıs’a katılımın az oluşu çok dokundu bana.

Panelde de söyledim emek hareketinde dünya çapında bir gerileme olduğunu. Bunun birçok nedeni var tabii, anlatması uzun sürer. Bu gerilemeye yol açan küresel çaptaki gerekçelere Zonguldak’ın içine sokulduğu özel durumu da eklenebilir. Dışarıya ciddi sayıda göç veren kentte işsizlik de çok yaygın. Bu ülkenin en önemli sorunu zaten. Yakınır gibi görünmelerine aldanılmasın, işsizlik sermaye düzeninin bilinçli olarak yarattığı bir sorundur. İşlerini düşük ücretlerle yapmaya talip işsizlerin varlığı işçinin işveren karşısında pazarlık gücünü düşürür. İşsizliği sever sermaye düzeni. Başkaldıranda “yerinin doldurulacağı” algısı yaratmayı da iyi becerir.

Yapabilir ama istemez

İsterse işsizliği ortadan kaldırabilir düzen. Örneğin istenirse Zonguldak’ta işsiz tek bir insan kalmaz. Kentin 1.517 milyar ton taş kömürü rezervi var. Türkiye’nin ortalama taş kömürü tüketimi ise yılda 37 milyon ton. Tüm ülkeye fazlasıyla yetecek olan o rezervleri gün yüzüne çıkaracak binlerce işsiz var Zonguldak’ta. Ama aç gözlü kent sermayesi bu işsizleri kullanacağı yerde, kentte iş arayan da yokmuş gibi, elbette ucuza da geldiği için Çin’den işçi getirmişti geçen yıl. Sermayenin kent, yurt sevgisi yoktur.

Ünal Demirtaş ile Deniz Yavuzyılmaz kentin CHP’li milletvekilleri. Çok gençler. Büyük sevgi görüyorlar kent halkından. Kentleri için ciddi çaba gösteren bu iki milletvekili şimdi Karadeniz Ereğlisi başta olmak üzere AKP’nin kentin dokusunu değiştiren müdahalelerine karşı mücadele veriyorlar. Sanırım çok ama çok yorulacaklar. Uğraşmaları gereken o kadar sorun var ki karşılarında. Her şeyden önce emek tarihimizin en muhteşem eylemi olan Ankara’ya işçi yürüyüşünden sonra sağ iktidarların hedefi haline gelen Zonguldak’a yönelik o intikam duygusuyla baş etmek zorundalar. Ülke tarihinin en büyük işçi düşmanı Turgut Özal yürüyüşten ötürü büyük kin duyduğu kentte işe önce madenciliği yok etmekle başladı. Gerisini kendisinden sonra gelen sağ hükümetler sürdürdü. Bir zamanlar sayıları 50 binlere dayanan maden işçisinden bugün kala kala 7 bin işçi kaldı. Kenti bitirdiler sağcılar. Zonguldak’a özgü ne varsa yok etmekte kararlılar. Yarım asırdan fazla madencilere mekan olmuş tarihi Madenciler Lokali’ne de göz diktiler. Yok edecekler. Kendilerine benzemeyen ne varsa yok ediyorlar. Sadece kendilerine benzeyenlerin olduğu bir kent ne kadar renksiz oysa.

İlklerin kenti

Ülkenin ilk tenis kortu Zonguldak’ta. Yıllar yıllar önce madenleri işleten Fransızlar kendi kültürlerini de getirmiş, yerli halk da benimsemiş hemen. Sinemalar, dans salonları, düzenlenen balolar kentin parçası haline gelmiş. Yani “modernite”nin ilk ulaştığı yurt toprağıdır Zonguldak. Dokusunun yok edilmesi girişimlerine rağmen aydınlığı sönmeyecek bir kent de tabii. Kentlerine sevdalı çok sayıda ilerici, aydın da var Zonguldak’ta. Aydınlanma mücadelesini “altıyedi” adlı harika bir dergiyle de sürdürüyorlar. Benim de yazılarıma yer veriyorlar, sağ olsunlar. Kültürel mücadeleyi yılmadan sürdürenler var yani. Bu arada belirteyim ki, Zonguldaklılar Ekrem Zaman Murat’ın kıymetini bilmeliler. Bir maden mühendisi Murat. Ben madenin kültür tarihini bu kadar iyi bilen birine rastlamadım. Çok ama çok önemli bir Zonguldak tarihçisi. Kentin “kültür hazinelerinden” biri bana sorarsanız.

Çivi çakmadılar

Siyasi hayatımıza önemli figürler armağan etti Zonguldak. Tanınmış siyasileri var. Başbakan bile çıkardı. Oralı olmadığı halde 1965 ile1991 yıllarında meclise Zonguldak Milletvekili olarak giren Bülent Ecevit örneğin. Panel sonrası Ünal Demirtaş bizi Karadeniz Ereğlisi’nde harika bir mekana götürdü. İçeri girdiğimizde eski Meclis Başkanlarından Köksal Toptan ile karşılaştık. Yıllarca Demirel’in sadık adamlarındandı, sonra AKP’li oldu. Demirtaş kendisine yakışan bir nezaketle saygıda kusur etmedi tabii Toptan’a. Özendim Demirtaş’a, çünkü ben de saygı duymayı çok isterdim. Kentine tek bir faydası olmayan adamdır Toptan. Elini sıktım ama muhabbet beslediklerimden değildir.

Muhterislerin intikam duygularına hedef kılınmış bir kent Zonguldak. Termik santrallerle havasının mahvedildiği yetmiyormuş gibi şimdi de kentin gözbebeği Filyos’u tahrip edecekler. Bölge Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) devredildikten sonra sınırlarının genişletilmesi için çalışmalar başlatıldı. Bu hem tarım ile hayvancılığın hem de doğal güzelliğin yok edilmesi demek.

1 Mayıs’ta kararlı ama çok az sayıda katılımcı gördüm. “Emeğin başkenti” Zonguldak’ta olacak iş değil bu. Tarihi direnişle dolu bir kent olarak tabii ki üzüntü vericiydi görüntü. Zonguldak emekçisi üzerinden ölü toprağını mutlaka atacak.

Bunun için fazla bir şeye ihtiyacın yok Zonguldak, dön şanlı tarihine bak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi