İsmail Saymaz
Yoğun bakımından sağ çıktı, kimsesizler mezarlığında bulundu
Her depremde, yıkılmış bir apartman katliamın sembolü olarak öne çıkar.
Misal, Bingöl’de Korkmaz Apartmanı.
Van’da Bayram Otel.
İzmir’de Rıza Bey Apartmanı.
6 Şubat depremi 11 şehri ve onlarca ilçeyi vurduğu için her bir bölgede bir enkaz ‘abidesi’ yükseliyor. Gaziantep’in Nizip ilçesindeki çok katlı mezarlığın adı, Furkan Apartmanı. Burada 51 kişi hayatını kaybetti.
Ön rapora göre apartman yedi kat olması gerekirken, sekizinci kat kaçak inşa edildi.
Projeyle statik uyumlu değildi.
Apartmana projede olmayan eklentiler yapıldı.
Bazı bölümleri yan apartmanla birleştirilerek, yapılaşmaya aykırı ortak alanlar oluşturuldu.
Ve kolonlar kesildi.
Rapordan:
“Furkan Apartmanı’nın zemin katında ana merdivenleri ile Akpek Sokak arasında kalan binanın arka bölümünde projeye göre olması gereken bazı kolonların (bir veya birden fazla) olmadığı görülmüştür. Bu tespitlere göre Furkan Apartmanı’nda gerçekleşen çökmenin asıl nedeninin kolonların eksikliğinden (kesilen kolon veya kolonlar) kaynaklandığı değerlendirilmektedir.”
‘İki kolon yerinde yoktu’
Rapor doğrultusunda üç kişi tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Bunlardan ilki, kolonların kesildiği iddia edilen, apartmanın altındaki dükkanın ilk sahibi, Nejdet Alpay.
Alpay ifadesinde, bitişikteki Alpay Apartmanı’nın altında 1988 yılından 2007’ye kadar otomobil bayiliği yaptığını ve iş yerinin Furkan’ın zemin katıyla yan yana olduğunu anlatıyor.
Furkan’ın altındaki Akpek Sokak’a bakan depoyu satın aldığını vurguluyor. Dükkanları birleştirmek için kapı açtıklarını ve depoyu yedek parça koymak için kullandıklarını söylüyor.
Alpay, 2007’de işe son verince depoya duvar örüp Faik Öğüt’e sattığını belirtiyor. Alpay, deponun Öğüt tarafından mobilya mağazasının showroom’u olarak kullanıldığını belirterek, şöyle diyor:
“Öğüt’ü ziyarete gittiğimde, depo kısmında yatak odası teşhiri yaptıkları yerde iki kolonun yerinde olmadığını gördüm. Kolonların deponun orta kısmına denk geldiğini hatırlıyorum. Ben kolon kesmedim.”
Önceki mal sahibini suçladılar
Depoyu Alpay’dan devralıp mobilya mağazası olarak kullanan Faik ve Eyüp Öğüt de tutuklandı. Faik Öğüt, mağaza tapusunun kendisine, işletme yetkisinin kardeşi Eyüp’e ait olduğunu kaydediyor.
Faik Öğüt, depoyu 2007’de satın alarak, mağazaya kattığını ve showroom olarak kullandıklarını söylüyor.
Mağazayı kapattıktan sonra asma katta, kendisine ait olan Öğüt Yağ Fabrikası’ndaki işçilerin kaldığını vurguluyor.
Öğüt, şöyle devam ediyor:
“Bunlar huzursuzluk verdiler. Kendilerini çıkardık. Boş kaldığı sürede rastgele sıkıntılı insanlar kullandı. Oğlum Yunus, Suriyeli birkaç aileyi getirdi. Hatta asma katta bulunan yerlere belediyeden numara verildi. Kaymakamlık da kontrol etti. Kaç ailenin kaldığını bilmiyorum. Kira almadım ancak oğlum elektrik, su paralarını yatırdıklarını söylemişti. Asma kattaki kısımlar 5-6 odaydı. Bu asma katın olduğu kısım 450-500 metrekareydi. Bu kısım kaçak değildir.”
Öğüt sonradan ‘Teknosa’ olarak kullanılan dükkanda kesinlikle kolon kesmediğini savunuyor. “Eğer kolon eksiği varsa, benden önceki dönemde Nejdet Alpay, Ömer Şahin ve kardeşi Coşkun kesmiş olabilir. Kolon kesmeyi gerektirir bir durum görmüyorum. Çünkü genişletmeyi gerektirir durum yok. Zaten mobilyalar odacıklar şeklinde yerleştirilmektedir.”
AK Parti’den meclis üyesi
Eyüp Öğüt, depoyu 2008’de dükkanına kattığını ve 2012 yılına kadar bu adreste çalıştığını anlatıyor. Bu dükkanın kendilerinden sonra iki kez el değiştirdiğini vurguluyor.
Öğüt, şöyle diyor:
“Kesinlikle kolon kesmedim. Kolon kestiğimize dair beyanları kabul etmiyorum. Kolon kesildiği iddia edilen yeri ben showroom olarak kullanmaktaydım. Benim hakkımda beyanda bulunan Alpay’ın Furkan’da 3-4 dairesi bulunmaktaydı. Şahin’in dairesi vardı. Eğer kolon kesmiş olsaydım şikayet ederler ve dava açarlardı.”
Eyüp Öğüt, 2014-2019 yılları arasında Nizip’te AK Parti’den belediye meclis üyesi olarak görev yaptı.
Yoğun bakımından sağ çıktı, Adana’da kimsesizler mezarlığında bulundu
Dün bu köşede Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakımda tedavi gören 81 yaşındaki felçli Emine Minaz’ın 6 Şubat’tan beri kayıp olduğunu yazmıştım.
Gün içinde ‘müjdeli’ haber geldi:
Oğlu Hasan’dan alınan DNA sayesinde Minaz’ın Adana’da bir kimsesizler mezarlığında gömülü olduğu ortaya çıktı. Ailesi, annelerinin ölüsünü bulmanın ‘mutluluğunu’ yaşıyor.
Öyle ya hala yakınlarını bulamayanlar var!
Hasan Minaz, Adana’ya giderek, annesinin cenazesini alacak.
Bu arada Minaz’ın ölümüne ve Adana’da gömülmesine ilişkin soru işaretleri var.
Çünkü Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan bir hemşirenin “O teyzeyi çıkardım, koridora koydum. Yaşıyordu. Geldiğimizde yoktu, götürmüşler” dediği bilmiyor. Hatta Minaz’ın hafif müdahaleyle kurtarılabileceği belirtiliyor.
Ardından Minaz’ın Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesi’ne gönderildiği kaydediliyor. Burada “Ben Emine Minaz’ım” dediğine dair tanıklar var. Sonradan Adana’ya gönderildiği, burada öldüğü, kimsesizler mezarlığına gömüldüğü anlaşılıyor.
Hasan Minaz, depremden bir hafta sonra annesini bulmak için Adana ve Mersin’e gidip hastane ve morgları gezdiğini belirterek, şöyle diyor:
“Adana’da ‘Morga bakayım’ dedim. ‘Yok’ dediler. Seyhan’da da aynısını yaşadım. Kimliksiz hasta var mı? Yok. Nasıl olmaz? İşte, Adana’da çıktı. Şimdi görüşeceğiz!”
Minaz, annesini bulduğu için ferahlamış olduğunu söylüyor.
Gel gör ki…
Şu sorular hala yanıtını bekliyor:
Emine Minaz, yoğun bakımdan sağ çıktığı ve Mustafa Kemal Üniversitesinde yaşıyor olduğuna göre neden hayatını kaybetti?
“Ben Emine Minaz’ım” dediği halde ailesi niye bilgilendirilmedi?
Adana’ya hangi gerekçeyle götürüldü?