Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Yetmiş Yıldır İşlevsiz
Arap Ligi: Ciddiye Alan Yok

Görüntü gerçekten etkileyiciydi. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Arap Ligi’nin Cidde’de yapılan toplantısına katılmak için geldiği Suudi Arabistan’da Muhammed Bin Salman tarafından son derece sıcak karşılanması son yılların belki de en önemli olayı. Gelen, ülkesi büyük bir emperyal çullanmaya uğramış bir ülkenin zafer kazanmış Başkanı, karşılayan ise, o emperyal çullanmaya askeri/maddi güç vermis bir ülkenin Veliaht Prensi.

Tam on iki yıl sürmüş o korkunç çullanmanın başlangıcında Suriye’yi uluslararası toplumdan izole edip yalnızlaştırmaya çalışanlar sadece ABD ile Batı ülkeleri değildi. Suriye’ye en büyük darbeyi, desteğine en fazla ihtiyaç duyduğu anda, içinde yer aldığı Arap Birliği vurmuştu. Görüntü tüm bunları bilenler için gerçekten çarpıcıydı.

Savaş sonrası ilklerinden

Resmi adı Arap Devletler Ligi (League of Arab States) olan Arap Ligi’nin Suriye’ye aldığı tavırda şaşacak bir şey yoktu tabii. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrası tüm Ortadoğu’yu etkisi altına alan Milliyetçi dalgada Arapların birbirleriyle her türden ilişkisini geliştirip, dış dünyaya (ABD/Batı’ya) karşı birlik olması amacıyla 1945’de kurulmuş bir örgüt Arap Ligi. Savaştan sonra kurulan.ilk çok taraflı yapılardandır.

Fena başlamış sayılmazdı. Yeni üyeleri oldu zamanla. Hem savunma hem de ticaret konularında son derece yararlı anlaşmalar yaptı. Hatta bazı üyeler 1953’de bir Arap Ortak Pazarı bile önerdi. Ertesi yıl, (ki Avrupa Birliği’nin kuruluş sözleşmesi sayılan Roma Antlaşması’nın imzalandığı yıldır) bir ekonomik birlik anlaşması da imzaladı. Arap coğrafyasında ticaretin önündeki engelleri kaldırmak, bölgesel ekonomileri birbirine bağlamaktı amaç.

Hedeflerine ulaşamadı

Yaklaşık 70 yıl geçmesine rağmen bir iki girişimin dışında hiç bir hedefine ulaşamadı. Bırakın bölge ülkeleri arasında ticaretin serbestleşmesini, Arap ülkeleri vatandaşlarının bir Arap ülkesine gitmek için hala vizeye ihtiyacı var. Bir Amerikan vatandaşı Arap Ligi‘nin 22 üyesinden 16'sına vizesiz gidebiliyor bugün. Lig’in merkezinin bulunduğu Mısır'ın bir vatandaşı ise sadece altı Arap ülkesine vizesiz gidebilir. İsrailliler Arap ülkelerinde Suriyelilerden daha fazla seyahat şansına sahip. Yani Arap Ligi üye ülke vatandaşlarına Arap coğrafyasında serbest dolaşım hakkı sağlayamamış bir örgüttür.

Araplararası ortak bir para biriminden söz edilmişti bir ara, şimdi ağzına alan yok. Altı Körfez ülkesini birbirine bağlayan demiryolu ağı gibi büyük altyapı projeleri tasarladılar hiç biri hayata geçmedi. Düşmanlara karşı savunma amacıyla bir Yarımada Kalkanı adlı savunma sistemi oluşturdular, Saddam Hüseyin’in 1990'da Kuveyt'i işgal etmesini bile önleyemedi bu sistem.

Günümüzde Arap ülkelerinin birbirleriyle ticareti yok denecek kadar azdır. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin birbirleriyle yaptıkları ticaretin yanında esamesi bile okunmaz. Arap ülkelerinde gümrük tarifeleri yüksek, alt yapı zayıf. Bunlar ticareti zorlaştıran faktörler rlbette ama yine de bu 70 yıl içinde Arap Ligi buna bir çözüm üretebilirdi..

Diplomaside bugüne kadar akıla da kalıcı bir başarısı da yok. 2002’de bir Arap Barış Girişimi kurdu. Filistin topraklarındaki işgalini sona erdirmesi halinde İsrail’l normalleşme vaad ediyordu bu girişim. Beceremedi, yakın bir tarihte Filistin şartını da unutan Arap ülkeleri Arap Ligi’ne aldırmadan İsrail’le normalleşmeye başladı. Tek bir başarısı(!) var, söyleyeyim bari: 2011’de Bahreyn’deki halk ayaklanmasını bastırdı. O kadar.

2011 yılında Suriye’ye emperyal çullanma başladığında taraflar arasında arabuluculuk yapmaya kalkıştı, beceremedi. Yapabildiği tek iş Suriye’nin üyeliğini dondurmak, yöneticilerine yaptırım kararları almak oldu. Ama Birlik üyesi birçok Arap üyesi yine Arap Ligi’ne rağmen Suriye ile ilişkileri sürdürdü yarım yamalak da olsa. Covid – 19 salgınında Arap coğrafyasında sağlık alanında yapabildiği tek bir iş yok.

Üye ülkelerin ABD/Batı’yla ilişkileri

Neler yapamadığına ilişkin örnekler çoğaltılabilir. Atıl kalmasında, kuruluş ilkelerini yaşama geçirememesinde elbette üye ülkelerin ABD/Batı ile kurdukları ikili ilişkilerin de etkisi var. ABD/Batı ile iyi ilişkiler içindeki kimi üyelerin Arap Ligi’nin bu merkezlerin istemediği kararları almasına izin vermeyecekleri ortada. Eleştirirken bu noktayı da gözardı etmiyorum elbette.

Suriye geri çağrılmayı kabul ettiğine göre belki de çok önemlidir Arap Ligi üyesi olmak? Sanmam. Suriye’nin çağrıyı kabul edip dönmesinin iki temel nedeni var. Her şeye rağmen ülke ticaret burjuvazisinin önünde Arap Ligi kaynaklı engellerin kalkacak oluşu, ikincisi de yeniden üye olmanın Arap Ligi’ni oluşturan ülkelerin çoğundan destek alan muhaliflere yaşatacağı moral bozukluğu.

Fas kovdu çadırda toplandılar

Arap Ligi 2016 ayında Fas’da toplanmak istedi. Ancak Fas Krallığı zirveye ev sahipliği yapmak istemediğini duyurdu tüm dünyaya. “Zirve, sıradan kararları onaylamak ve sahte bir birlik izlenimi veren konuşmalar yapmak için diğer toplantılardan farklı olmayan başka bir fırsat olacak" diyerek hem de. Yani gereksiz bulmuştu zirveyi. Fas kabul etmeyince gidip Moritanya'da bir çadırda toplandılar.

Neredeyse yetmiş yıldır hiç bir hedefine ulaşamayan Arap Birliği’nin bölgedeki halk hareketlerinin bir numaralı düşmanı olması kurucu ilkeleri düşünüldüğünde gerçekten trajedidir.

Ortadoğu’da trajediyi “ABD/Batı” yazar. O yüzden başkasının yazdığı oyunda ancak figüran olunur.

Arap Birliği’nin olduğu gibi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi