Yargısız infaz

İktidar yargısız infaz uygulamasını yaygınlaştırarak ağır bir baskı ortamı oluşturuyor.

Bunun son örneklerinden biri Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın tutuklanması oldu.

Doğru bir haber nedeniyle Toktaş tutuklandı.

Esas olan tutuksuz yargılama olmasına karşın tam tersi uygulanıyor.

Bu iktidar tutuklu yargılanmayı esas tutuksuz yargılanmayı istisna haline getirdi.

Ortada iddianame bile yokken insanlar tutuklanıyor.

İddianamenin hazırlanması zamana yayılıyor.

Mahkemeye çıkıp serbest kaldığınıza ise zaten haftalarca veya aylarca cezaevinde yatmış oluyorsunuz.

Böylece yargısız infazla, bir yargı kararı olmadan mahkum muamelesi görüyorsunuz.

Böyle bir uygulamaya hukuk devletinde yer yoktur.

Suat Toktaş’ın tutuklanma gerekçesinde “kaçma ve delilleri karartma şüphesi” yer alıyor.

Oysa işi, gücü, evi, işyeri adresi belli olan Suat Toktaş niye kaçsın?

İşini yapıp haber yayımlamış, suç işlememiş.

Ayrıca ortada karartılacak bir delil de yok.

Çünkü suç delili dedikleri ses kaydı zaten yayınlanmış.

Toktaş bunun neyini karartacak?

Toktaş da diğerleri gibi serbest kalana kadar ceza çekmiş olacak.

CHP’li belediye başkanları Ahmet Özer ve Rıza Akpolat da aynı durumda.

Ortada henüz bir iddianame yok ama iki başkana da cezaevinde, haklarında yargı kararı olmadan ceza çektiriliyor.

Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ da aynı durumda.

Bir siyasi partinin genel başkanı neden cezaevinde tutulur?

Özdağ hakkında da henüz bir iddianame yok.

İddianame hazırlanıp yargıç karşısına çıktığında serbest kalsa bile o güne kadar sanki hakkında mahkumiyet kararı varmış gibi cezaevinde ceza çekecek.

Tutuklanıp cezaevine atılmak için gazeteci veya siyasi parti lideri olmanız da gerekmiyor.

Vatandaş da attığı bir sosyal medya mesajı nedeniyle gözaltına alınıp tutuklanıyor.

Serbest kalıncaya kadar ceza çekiyor.

Veya sokak röportajındaki yanıtları nedeniyle de vatandaşlar gözaltına alınıp tutuklanıyor.

Oysa hukuk devletlerinde kanunsuz ceza olmaz.

Tutuksuz yargılama esastır.

Haklarında bir yargı kararı olmadan insanların cezaevine konulması, muhalefeti sindirmenin, korku salmanın bir yöntemi haline geldi.

Türkiye’de cezaevleri ağzına kadar tıka basa dolu.

Bu durum Türkiye’yi demokrasi, özgürlükler, hukukun üstünlüğü konularında dünyanın geri ülkelerinin de altına indirdi.

İktidar bu uygulamadan bir an önce vazgeçmelidir.

Anayasada yazdığı gibi demokratik, laik, sosyal hukuk devleti niteliklerini yeniden kazanmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi

Toplumsal muhalefet

28 Mart 2025 Cuma 05:00

İmamoğlu’nun dik duruşu

24 Mart 2025 Pazartesi 05:00

Demokrasi ve hukuk devleti sorunu

21 Mart 2025 Cuma 05:29

İktidarın İtirafı

19 Mart 2025 Çarşamba 10:59

Koşullu mu, koşulsuz mu?

19 Mart 2025 Çarşamba 05:00

CHP sonuna kadar direnecek

17 Mart 2025 Pazartesi 05:00

Suriye fiilen bölünme sürecinde

12 Mart 2025 Çarşamba 05:00

Alevi katliamı

10 Mart 2025 Pazartesi 05:00

Sevr’den BOP’a

07 Mart 2025 Cuma 05:00