Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Yanlışlarla yaşıyoruz
Ne Voltaire öyle söyledi ne Arşimet çıplak koştu

Yer ediyor işte bir şekilde aklımızda. Ne var ki çoğu zaman nasıl uydurduysak o haliyle yer ediyor. Doğrusunun o olmadığını uzun zaman sonra anlayabiliyoruz. Ciddi bir sorun değil bu elbette, hayatımızı da etkilediği falan yok. Ama sadece tek kişinin değil, milyonlarca insanın doğru sandığı “yanlış” bilmelerimiz/anımsamalarımız var. Bu nedenle ilginç buluyorum. Neden böyle yaptığımızı konunun uzmanları bilir elbette. Doğrusu ben de bilmek isterim nedenini.

Basit bir örnekle başlayalım. Benim kuşağımın izleme şansı bulduğu en muhteşem dizilerinden biri olan Uzay Yolu’nda Kaptan Kirk’in ekip halindeyken gidilecek gezegen için verdiği "Işınla beni Scotty"nin aslının dizinin yayınlandığı tüm yıllar boyunca "Işınla bizi Scotty" olduğunu öğrenince şaşırmıştım elbette. Ben ile Biz arasında tabii ki fark var. Birinci komutun ışınlanması gereken tüm ekibi dışarıda bıraktığını atlamış oluyor seyirci. Tek başına olduğunda belki ama ekibin birkaç üyesiyle ışınlanırken asla "Işınla beni Scotty" dememiştir Kaptan Kirk. Sormuşlar; aklınızda kalan cümle hangisidir diye, Uzay Yolu’nun binlerce tutkunu Mr.Spak’ın kimi sözlerinin yanı sıra işte bu "Işınla beni Scotty"yi söylemiş. Kimi bilim insanları en çok sevilen programların bile anlatmak istediklerini izleyiciye tam olarak veremeyebileceğini bu örneklerle anlatıyorlar.

'Bir daha çal Sam' mı?

Hangimiz bir sinema klasiği olan Kazablanka’yı izlemedik ki? Filmin en ünlü repliklerinden biri olan "Bir daha çal Sam"ı da duymayanımız yoktur herhalde. Hiç unutmadığımız bu sözleri, yıllardır Humpary Bogart’a söyletip duruyoruz ama. Filmde tam olarak böyle bir cümle yoktur oysa. Bogart da Ingrid Bergman da buna yakın bir cümleyi farklı sahnelerde kullansalar da böyle bir cümle yoktur. İzlesek hemen fark edeceğimiz bir gerçektir bu ama yılarca Bogart’a atfedildi bu ikonik cümle. Neden böyle? Filmi sürükleyip götüren Bogart’ın “sert, emredici” karakterine uygun görmüşüz demek ki bu tür bir komutu. Popüler yanılgılara düştüğümüzün en iyi örneklerindendir bu.

Günümüzün sosyal medyasında rastlarız sandığımız kimi yanlış bilgilere internet öncesi de rastlanırdı. “Rüyalar bilinçaltına giden asıl yoldur” cümlesinin Freud’a ait olduğuna inanan milyonlarca insan var. Bu cümle Freud’un hiçbir kitabında geçmez. Başkalarının Freud’un teorilerini özetlerken türettikleri bir cümledir bu.

Voltaire söylemedi

Bazı tarihi/ikonik ifadeleri/cümleleri biz, nedendir bilemem, ısrarla yanlış kaydederiz hafızamıza ama bazılarını da bize “yanlış” iletmişlerdir. Yanlış iletilenlerin en ünlüsü de Voltarie’in söylediği iddia edilen “Söylediklerini onaylamıyorum, ama onu söyleme hakkınızı ölümüne savunacağım” cümlesidir. Oysa Voltaire’in hiç bir kitabında, konuşmasında böyle bir cümle geçmez.

Öyküsü ilginçtir; bu ifadeye Stephen G. Tallentyre takma adını kullanan Evelyn Beatrice Hall’un 1906'da Londra'da yayınlanan “Voltaire'in Dostları” adlı kitabında rastlanmıştır sadece. (Türkçe’ye, sanırım henüz çevrilmemiş olan bu kitabın bir online kopyasına sahibim. Sizin de ilginizi çekerse şuradan ulaşabilirsiniz. Hall, Voltaire'in Beaumarchais, Condorcet, D'Alembert, Diderot, Turgot gibi arkadaşlarının biyografisini yazmıştır bu kitapta. Bu söz konusu ifade Claude-Adrien Helvetius'a ayrılan bölümde görünür. Yazar, bu ifadeyle, Helvetius'un “On the Mind” kitabının yayınlanmasını takip eden tartışmalar sırasında Voltaire'in “Söylediklerini onaylamıyorum, ama bunu söyleme hakkını ölümüne savunacağım” diyebileceğini ifade etmek istemiştir. Hepsi bu. Hall 1919'da, Voltaire tarafından yazılan ya da tercüme edilen mektupların bir koleksiyonu olan “Voltaire in Mektupları” adlı kitabında alıntının “Voltaireci bir ilke” olarak anlaşılması gerektiğini belirtir. Hall, 9 Mayıs 1939'da Profesör Burdette Kinne'ye hitaben yazdığı bir mektupta bu sahte alıntıyla ilgili kafa karışıklığına tamamen son verir. Bu aforizmayı kendisinin icat ettiğini açıkça belirtir. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen hala bu cümle Voltaire ait sanılır, öyle kullanılır.

Söylemediği bir söz kendisine mâl edilen Voltaire de başkalarının yaşamadıklarını onlar gerçekten yaşamış gibi anlatan bir palavracıydı aslında. Yer çekimini bulan Newton’un kafasına düşen elma öyküsü Voltaire’in uydurmasıdır.

Arşimet de demedi

Uzun yıllar boyunca nedense inanılan bir başka yanlış da ünlü bilgin Arşimet’in banyo yaparken suyun kaldırma kuvvetini fark ettiğinde sevinçle “euraka, euraka”(buldum, buldum) çığlıkları atarak sokağa fırladığı hikayesidir. Aralarında Galileo’nun da olduğu çok sayıda bilim insanı buna hiç bir zaman inanmamıştır. Galileo kitabı “La Bilancetta”da Arşimet’in suyun kaldırma kuvveti yasasını doğru bir ölçekle kolayca bulabileceğini vurgular örneğin. Yani bu işlere yıllarca kafa patlatmış bir biliminsanının çabalarının bir hikayeye kurban gitmesini doğru bulmaz.

Sokaklarda çıplak koşan Arşimet palavrası MÖ. birinci yüzyılda yaşamış Romalı bir yazar olan Vitruvius'a aittir. Pennsylvania Üniversitesi'nden matematikçi Chris Rorres, "Vitruvius yanlış anlamış olabilir" diyor ki doğrudur tabii. Sezar’ın “Sen de mi Brütüs” sorusunun aslında böyle olmadığı iddia edilir, böyle bilmemizin sorumlusu da Shakespeare’dir kuşkusuz.

Ciddi bir sorun değil dedim ama aslında pekala ciddi olabilir bu yanlış bilmeler, anımsamalar. Koca bir tarih okuması yapılacaksa doğrusu bilinmeli elbette. Hala, imparatorun aşağıya doğrulttuğu başparmağının yenilen gladyatörün öldürülmesi anlamına geldiğini sanıyoruz. Tersi o anlamına gelir oysa. İmparatorun başparmağını yukarı doğrultması “tanrılara yolla” anlamındadır.

Önemli bir mesele bu. Her bilginin, yaşanmışlığın kaydını kuydunu sağlam tutmalı, akıllı insanların sözlerine itibar etmeliyiz. Yüzlerce yıl sonra yapıp ettikleri anlatılırken “ekonominin de kitabını yazmıştı” yanlış övgüsüyle tarihte yer almasını ister misiniz arkadaşın?

Savruk tarihçi, tembel gazeteci, şakacı filozof yüzünden başına elma düşürülen bir Newton, çırıl çıplak sokakta gezen bir Arşimet, hak etmediği vecizenin sahibi yapılan bir Voltaire var zaten tarihte.

Bir de biz girmeyelim araya.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi