İsmail Saymaz
Yalova'da kaçak dini yurtta çocuğa tecavüz
Sakarya'da, iki yıl önce Uşşakilerin Şeyhi Eyüp Fatih Şağban, müridinin 11 yaşındaki kızını istismar etti.
Günlerce, haftalarca konuştuk.
Şağban tutuklandı ve ağır bir ceza aldı.
Sandık ki, gözünü açmayanlar için ibret olacak.
Olmadı.
Geçen yıl Erzurum Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kuran Kursu'nda iki çocuk tecavüze, beşi istismara uğradı. 16 çocuk aylarca şiddet gördü.
Köşelerimizde yazdık.
Televizyon ekranlarında anlattık.
Yatılı Kuran kursları denetlenir diye umduk.
Ziline dahi basmadılar.
Antalya'da, bir tarikata ait kaçak yurtta kalan üniversiteli Mehmet Sami Toğrul, kafası kesilerek, öldürüldü. Elazığ'da Enes Kara, cemaat evinden atlayarak, canına kıydı.
Son yedi ayda meydana gelen bu iki ölüm, tarikat ve cemaatlerin, bunlara bağlı yatılı yurtların denetim altına alınması için yeterli iki kanıttı. Değil üzerine gitmek, soruşturma dosyalarına gizlilik ve basın yasakları konuldu.
Bizler birini araştırırken, olaylar yüzer yüzer çoğaldı.
Son örnek, Yalova'dan.
Yurdun dokuz aydır ruhsatı yok
Yalova'da bir dini grup tarafından kurulan Kamiller İlim, Kültür ve Çevre Vakfı geçen yıl eylül ayında bünyesinde Halil Bağlı Talebe Yurdu'nu açtı. Yani vakıf, aynı zamanda yurt binasıydı. Yurdun ruhsatı bulunmadığı halde 20'yi aşkın ortaokul öğrencisi kabul edildi. Öğrenci başına en az 20 bin TL alındı.
O çocuklardan biri de, 12 yaşındaki U.E.
U.E., okuduğu ortaokula ve dedesinin evine yakın olan bu yurda verildi. Babası M.E., "Hem okula gitsin, hem dini görevlerini öğrensin diye yurtta kalmasını uygun gördüm" diyor.
Yatakhanede tecavüz
U.E.'nin savcılıktaki ifadelerine göre Kuran ve Türkçe dersi veren 26 yaşındaki M.Z. "Keşke benim çocuğum olsan" diyerek, çocuğa yaklaştı. Altı ay sonra U.E. yatakhanede diğer çocuklarla uyurken, M.Z. yatağına girdi ve istismarda bulundu.
Bir ay sonra gece yarısı geldi ve U.E.'ye tecavüz etti.
U.E., "Utandığım için ses çıkaramadım" diyor.
Sonra bir daha...
M.Z., haftada bir-iki kez bazen çocuk yatakhanesinde, bazen kendi odasında U.E.'ye tecavüzde bulundu. Son tecavüz 12 Haziran gecesi meydana geldi.
U.E., dayanamadığı için 16 Haziran'da, başından geçenleri aşçıya anlattı.
Ardından yurt arkadaşı B.G.'ye söyledi.
Ondan cep telefonunu istedi.
Babası M.E.'yi aradı.
"Baba, arkadaşım sana bir şey söyleyecek" diyerek, telefonu B.G.'ye verdi. Söylediklerini babasına anlatmasını istedi.
B.G., babaya şunları söyledi:
"Amca yurtta çok kötü şeyler oluyor. U. sana anlatmaya utanıyor. M.Z. hoca, U.'ya tecavüz ediyor!"
Nefsine uymuş!
İstanbul'da yaşayan M.E., özel aracıyla Yalova'ya gitti. Yurda varınca oğlunu çağırdı. "Ne oldu?" diye sordu. U., "Hoca bana eylül ayından beri tecavüz ediyor" dedi.
Baba, M.Z.'nin odasına girmeden önce telefonun ses kayıt sistemini açtı.
"Oğluma tecavüz ettin mi?" diye sordu.
M.Z., "Abi nefsime uydum, özür dilerim" dedi.
Baba telefonla M.Z.'nin kafasına vurdu.
Baba anlatıyor:
"Oğluma tecavüz eden şahıs kaçtı. Diğer hocalara 'Nasıl böyle bir şeye izin verirsiniz' dedim. 'Bu olaylardan yeni haberimiz oldu, bugün öğrendik' dediler."
Baba M.E. ve oğlu şikayette bulunmak için Emniyete gitti.
Yurt müdürü İ.Ö. yanlarına geldi.
Baba:
"Yurdun ruhsatı yok, kuruluş aşamasındayız. Sorun çıksın istemiyorum' dedi. Başka çocukların zarar görüp görmediğini sordum. M.E.U.'ya da tecavüz ettiğini söylediğimde 'Bu çocuğun ismini verme, akrabam olur. Kimse bilmesin' dedi. 'Kime tecavüz ettiyse ortaya çıkması için herkesin ismini söyleyeceğim' dedim."
O gün U.E. ve babası M.E.'nin ifadesi alındı.
U.E., kendisinden başka M.E.U.'yu M.Z.'nin odasına girip çıkarken gördüğünü ifade etti.
M.E.U., şöyle konuştu:
"M.Z., diğer çocuklarla yaşanan sorunlar sebebiyle genellikle yatsı namazından sonra beni odasına çağrıyordu. Beni koltuk altımdan ve göbeğimden gıdıklıyordu. Gıdıklamayı ne amaçla yaptığını bilmiyorum."
'İstismar ettim, tecavüz etmedim'
Yalova Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü mezunu olduğunu anlatan 26 yaşındaki M.Z., çocukların eylülden beri yurtta kaldığını ancak resmi açılışın bir ay sonra yapılacağını vurguladı. Tecavüzü red, istismarı kabul etti.
Şu ifadeyi verdi:
"U.E.'ye iki aydır samimi davranışlarda bulundum. Öncelerde sadece sarılıp öptüm. Zaman ilerledikçe cinsel isteklerim arttı ve cinsel yaklaşımlarda bulundum. Dokundum, cinsel organımı sürttüm. Tecavüz etmedim fakat istismarda bulundum. Başka çocuğa istismarda bulunmadım."
M.Z. tutuklandı.
Müdür İ.Ö. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Yarın üfürükçülere bile dokunulamaz
Sakarya, Erzurum, Antalya, Elazığ ve şimdi de Yalova.
Olayların ortak yanı şu:
Bir tarikat ya da cemaatin külliyesinde, kaçak yurdunda ya da evinde meydana geldi. Yahut suç Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yasal yurdunda ancak kaçak bir görevli tarafından işlendi. Bu manzara tesadüfi ve münferit değil, sistematiktir.
Tarikat ve cemaatlere ait Kuran kursları ve yurtların denetlenmediği, kayıt dışılığının istisna olmaktan çıkıp kurumsallaştığı, kuralsızlığın kurala dönüştüğü görülüyor. Denetim görevini yapması gereken yargı ve güvenlik bürokrasisi müritleşirse ya da iktidara sırtını dayayan dini toplulukların korkutucu gücünden çekinirse yarın, geçiyorum sahte şeyhleri, üfürükçülere, muskacılara ve falcılara bile dokunamaz hale gelecek. Tarikatları ve cemaatleri denetim altına almayan devlet, günün sonunda "şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar" tarafından idare edilir.
Sel davası selden ötürü görülemedi
Batı Karadeniz'de meydana gelen sel felaketi Kastamonu, Zonguldak, Bartın, Sinop ve Karabük'ü vurdu. Kayıp iki vatandaş aranıyor.
İnebolu'da, şehrin ortasından geçen çay iki köprüyü söküp götürdü.
Geçen yıl en fazla can kaybının yaşandığı Kastamonu'nun Bozkurt ilçesi bu yaz da sular altında kaldı.
Yine Ezine Çayı taştı.
Geçen yıl köprünün yıkıldığı mevki bir kez daha hasar gördü.
Bu arada, Bozkurt'ta selden ötürü çöküp 20 kişiye mezar olan Ölçer Apartmanı davası için 27 Haziran'a duruşma günü verilmişti. Ancak dün sel nedeniyle avukatlar ve taraflar katılamadığı için duruşma görülemedi. Dava 18 Temmuz'a ötelendi.