Gençlerimiz yurtdışına gitmek istiyorlar. Fırsatını bulan gidiyor. Okumak için değil sadece.. Eğitim için gitmek ve dönmek üzere değil. Terk ediyorlar ülkeyi. Gelecek arıyorlar başka ülkelerde.
Doktorlarımız gidiyorlar. Çok pahalı tıp eğitimini burada alıp, dünyanın en zor sınavlarından TUS’u geçip, ihtisasını burada yaptıktan sonra başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya veya Amerika'ya gidiyorlar. Türkiye’nin en parlak beyinleri.
Mühendislerimiz gidiyorlar. Savunma sanayinden başta Hollanda olmak üzere başka ülkelere kaptırıyoruz mühendislerimizi.
Beyin göçü diyorlar buna. Türkiye için büyük kayıp. O ülkeler için muazzam kazanç. Yatırımı biz yapalım hasadı onlar toplasın. Durum bu. Hazin.
Zenginler yurtdışından ev alıyorlar. Miami’den, Londra’dan, kimisi New York’tan, Madrid’den, kimisi Lizbon’dan. Neden?
Öte yandan…Suriyeli zenginler, Iraklı, İranlılar ve parası olan Ruslar ise Türkiye’den ev alıyorlar. Bu çelişkili durum hakkında ne düşünmeliyiz?
Türkiye’den yurtdışına sermaye transferi de hızlandı son yıllarda. Zenginler paralarını, kimisi işini gücünü de; fabrikasını da dışarıya taşıdı.
Akademiden gidenleri de biliyoruz.
‘Self exile’ / gönüllü sürgün kararını neden alıyorlar?
Kemal Kılıçdaroğlu haftasonunda emek kongresinde bunun altını çizdi. Beyin göçü büyük risk. Büyük kayıp. Ülke kaynakları yurtdışına transfer ediliyor. Bunun temel sebebi güvensizlik. Onun altında da adaletsizlik yatıyor. Sermaye özgürlüğü, can güvenliği ve kişi hürriyeti gibi en temel değer ve kriterlerde soru işaretleri oluşursa o ülkeye yatırım gelir mi? Bırakın yabancı sermayeyi yerli yatırımcı bile çekinmez mi? Frene basmaz mı?
Yaklaşan seçimlere bu gözle de bakmak gerekiyor. Mevcut iktidar ve anlayış devam ederse ne olur? İktidar değişirse ne olur? Yerli yatırımcı ve dünya ne ister ne bekler? Ve çocuklarımız… Gençlerimiz... Hangi sonuç çıkarsa ne yaparlar?