Türkiye Hızla İrtifa Kaybediyor

TÜRKİYE HIZLA İRTİFA KAYBEDİYOR

Cumhuriyet gazetesinin eski çalışanı meslektaşlarımızın yeniden cezaevine girmelerini demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaştırmak mümkün değildir.
Bu sonucu demokratik dünyaya izah etmek Türkiye açısından olanaksızdır. Meslektaşlarımız hakkında  verilen karar, ne hukukun ne de vicdanın kabul edebileceği bir karardır.
Bu karara olsa olsa hukuk garabeti denilebilir.
Hukuk tarihine yargı açısından kara bir leke olarak geçecek olan bu karar, Türkiye'nin giderek bozulan demokrasi ve hukuk siciline kalın harflerle yazılacaktır.
Zaten ana iddianamesi, hukuk normları açısından sakat olan bu davada, somut delillere göre değil, yorumlara dayanılarak hüküm kurulmuştur.
İddianamedeki suçlamalar meslektaşlarımız tarafından tek tek çürütüldüğü halde, savunma dikkate alınmadan bir paragraflık yorumla mahkûmiyet tesis edilmiş ve istinaf mahkemesi tarafından da onanmıştır.
Yıllardır yazdıklarıyla, çizdikleriyle, konuştuklarıyla demokratik, laik düzeni savunmuş isimler aylarca hapis yatmış ve gazetecilik faaliyetleri cezalandırılmıştır.

TEMYİZ GARABETİ

Davanın esası hukuka ve vicdana sığmadığı gibi, temyiz yolları bakımından da ortada garip bir durum vardır.
5 yıldan daha az ceza alanlar açısından Yargıtay yolu kapalıdır. 5 yıldan fazla ceza alanların davası ise Yargıtay aşamasındadır. Bu çelişki daha az ceza alan meslektaşlarımızın ikinci kez cezaevine girmeleri, daha fazla ceza alanların ise davanın Yargıtay'da bozulması halinde serbest kalmaları sonucunu doğuracaktır. Böyle bir durumda ise Yargıtay kararı sonuçlanıncaya kadar daha az ceza alan isimler cezaevinde boşu boşuna yatmış olacaklarıdır.
5 yıldan az ceza aldıkları için; karikatürist Musa Kart, gazeteciler Güray Öz, Hasan Kara, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik, Emre İper ikinci kez cezaevine bu garip temyiz sistemi nedeniyle girdiler.
Murat Sabuncu, Akın Atalay, Aydın Ergin, Hikmet Çetinkaya, Orhan Erinç ve Ahmet Şık ise Yargıtay'In kararını bekliyorlar. (Kadri Gürsel’in  ise yattığı süre aldığı cezayı karşıladığı için serbest kalması gerekiyor. Ancak,o da serbest kalmak için tekrar cezaevine girmek zorunda. Bu da başka bir hukuk garabeti. Kadri Gürsel’in verdiği bilgiye göre yeni düzenleme gereği cezaevine girmesi ve cezaevi infaz savcılığı tarafından denetimli olarak serbest bırakılması gerekiyor)

DÜZELTME NİYE RAFA KALKTI?

Türkiye bu temyiz sakatlığını uzun süre tartıştı. Hak, hukuk, adalet ilkeleri bakımından vicdanları yaralayan temyiz çelişkisinin ortadan kaldırılması için Adalet Bakanlığı'nda bir çalışma yürütüldüğü basına yansımış ve haber yalanlanmamıştı.
Yerel seçimlerden önce bakanlıkta bu yönde çalışmaların yürütüldüğü değişik kaynaklardan kamuoyuna yansırken, seçimlerden sonra bu konu neden rafa kalktı?
Gelinen nokta, bu düzeltme planlarının, seçim öncesi iç ve dış kamuoyunun tepkisini yumuşatmaya dönük olduğu izlenimini veriyor.
Türkiye, AB değerlerinden hızla uzaklaşıyor.
Batılı ülkelerde, demokrasinin pekişmesine katkı sağlayan seçim süreçleri Türkiye' de tam tersi sonuçları doğuruyor.
Ekonomik kriz derinleşiyor, işsizlik tarihi bir rekora koşuyor.
Anamuhalefet liderine linç girişimi yapılıyor...
Türkiye bu tabloda yeni hukuk garabetlerinde ısrar ediyor.
Türkiye hızla irtifa kaybediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi