Ayşenur Arslan

Ayşenur Arslan

TİKTOK: AŞŞIRI ENTERESAN BİR BULUŞMA NOKTASI

Yok! Başlıkta yanlışlık yok. Tiktok dilinde biz aşırıya “aşşırı” diyoruz. Öyle daha tatlı ve daha etkili oluyor.
Aşşırı güzel bir çanta..
Aşşırı beğendiğim bir hırka..
Aşşırı yakışan bir pantolon..
Aşşırı etkilendiğim bir event..
Her şeyden önce, cümleyi böyle kurarsanız, sizin bir marka için dünyanın her yerine uçabilecek durumda olduğunuzu.. Giderken de tabii business classta şahane yemekler yediğinizi anlıyoruz.
“Anlıyoruz” mu dedim? Pardon “görüyoruz”. Hem de hiçbir ayrıntısı atlatılmadan görüyoruz.
O yolculuklarda aldıklarınıza da daha sonra “unboxing” ritüeli ile hasetler denizinde boğularak tanık oluyoruz.

*. *. *
Alınan aşşırı güzel, moda, şahane şeylerin fiyatları da elbette aşşırı uygun.
Mesela, hela terliğinden tek farkı markası olan Hermes terlikleri -Google kaynaklarına göre- 5 bin tl civarında.
Öyle hemen ooooo, yoooo demeyin.
5 bin tl ne ki!
Yine aynı markanın pazar çantasını andıran desenli modeli mesela, 210 bin tl.
Bu fiyatlar elbette Araştırmacı Gazeteci olarak benim araştırıp bulduğum rakamlar. Yoksa onları alabilecek güçte olan.. Alabilmek için de Roma’dan Paris’e, Monaco’dan New York’a uçmaktan çekinmeyenler asla fiyat telaffuz etmiyor. Venedik’te marketten alınan suyun fiyatını paylaşıyorlar.. Ama aşşırı beğendikleri çantaların, çizmelerin, hırkaların, hele hele içinde kayboldukları montların fiyatını asla!
Nazar değmesin diye herhalde!

*. *. *

Şu sosyal medya tuhaf bir yer.
Karşınıza böyle videolar çıkıyor. Derken almalara ve paylaşmalara doyamayan genç bir kadının babacığının holdinginde sendikalaşma faaliyeti yüzünden 75 işçinin çıkartıldığı haberine tosluyorsunuz.
Yanlış anlaşılmasın, “o işçilerin bir yıllık maaşı kaç Prada çanta, kaç Gucci elbise tutar” gibi arkaik bir çıkarımda bulunmayacağım.
Rol modeliniz, hadi yine mesela, Emine Erdoğan ise onun çantalarından birine sahip olmak çok, hatta aşşırı normal değil mi!

*. *. *

Ama Tiktok acayip bir mecra.
Unboxing ritüeli ile paketleri aç aç bitirince, “bir de şu göz kalemini göstereyim” diyecek kadar yüce gönüllü kadınları.. Ve hatta sayıca az da olsa erkekleri geçince…
İşte burası yasak bölge olmalı.
Çünkü karşınıza birden ayakkabısı olmayan, evlerinin çatısı yağmuru olduğu gibi akıtan çocuklar çıkıyor.
Dijital medyanın “hüneri”; herhangi bir videoyu sonuna kadar izlerseniz, algoritma “aaa bu kadın bunları izliyor” diye benzerlerini üzerinize boca ediyor. Nitekim bir bakıyorsunuz, memleketin ne kadar “YOKSUL ÖTESİ” evi varsa içindesiniz.
Hangi birini anlatmalı?
Üç çocuğu da görme engelli, kocası kaçıp gitmiş kadını ve ev demeye bin şahit isteyen kondusu mu.. GERÇEK!
Babaları ölmüş, anneleri ailesi tarafından başka bir adama “verilmek” üzere çağırılmış çocukların, bayat ekmek üzeri kurumuş salça öğününü mü.. GERÇEK!
Tiktok’ta keşfettiğim “Ankara Abisi”nin çocuklara “hayalin ne” diye sorduğunda aldıkları karşılıklar.. İlle de biri: İki erkek kardeş yer yatağında birlikte yatıyormuş ve tek bir battaniyeyi paylaşıyormuş.. “Hayalin ne” diye sorulduğunda, büyük olanı “battaniye” diyor. GERÇEK!

*. *. *

Bir de bu muazzam uçurumda hayatta kalmaya, mümkünse aşşırı mutlu olanların arasına karışmaya çalışanlar var tabii.
Onları da “çıktıkları hediye avı” ile tanıyorsunuz.
Tiktok terimiyle “yayın açıyorlar”. Ve kamera karşısında ağlıyorlar, kahkaha atıyorlar, azıcık soyunuyorlar, birazcık gösteriyorlar. Bu arada ekrana bazı görsel malzemeler yağıyor. Her biri farklı pahada “hediyeler”..
Yine sizler için araştırdım canlarım.
En ucuzu çiçekler. 2023 rayici ile 4.68 tl imiş.
Öpücük atarsanız, hediyesi 30 tl.
Para yağmuru 105 tl.
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun” diyecekseniz, ya da “gömlekte birkaç düğmeye taktıysanız” kesenin ağzını açacaksınız. Mesela göndereceksiniz yayına bir jet uçağı.. Hop 1.200 tl hesapta. Sıkıysa açılmasın o düğmeler..

*. *. *

Ne kadar Türkiye değil mi!
Ne kadar buraların hayatı!
Aradığı çantayı Berlin’de bulup sevinen gençle okul çantası alamayan, zaten okula da gitmeyen / gidemeyen çocuk aynı gökyüzünün altında.
Bu ülkeyi yönetenlerin tek derdi de o gökyüzünde belirecek gökkuşağında. Okutamadığı çocukları tarikatların değirmeninde öğütmekte..
Evet, Tiktok’tan çürük kokuları geliyor. Ama kokunun kaynağı, her biri “GERÇEK” insan öyküleri.
Programında her türlü çirkinliğin sergilendiği Esra Erol, biliyorsunuz Tiktok’a kafayı takanlardan. En son “pavyon gibi” dedi.
Ve bu başlama vuruşunu bekleyen Meclis, “bir dakika önce siz gelip programınızdaki rezaletleri anlatsanız” demedi elbette. Tiktok temsilcisini çağırdı.
Dinleyince ne olur? Kısıtlama mı gelir? Bilmiyorum.
Ama şunun farkındayım: Aslında sosyal medyaya yolsuzlukları, skandalları yansıttığı için kızanlar bahane arıyorlar.
“Aile yapısı” falan diye karartmaya çalışıyorlar.
Karartsalar ne olacak ki! Memlekette ne değişecek ki!
Hela terliğine 5 bin lira vermek için business uçanlar “vay sendika ha” diye işçileri yine kapının önüne koyacak.. Ankara’da teneke mahallesi benzetmesini hakkeden evdeki çocuk hayalini sorana “battaniye” diyecek..

*. *. *

Hitler’in propaganda bakanı Goebbels’in nutuklarının derlendiği kitap, BÜYÜK YALANLAR’ın kapağında şöyle yazıyor:
“Gelecek ya bizim olacak ya da ortada gelecek diye bir şey kalmayacak.”
İktidar için ülkenin -ve tabii Cumhuriyet’in- bütün ayarlarıyla oynayanlara aşşırı yakışıyor değil mi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşenur Arslan Arşivi