Fikret Bila (p)
Sistem Yanılgısı
Yerel seçimlerde AK Parti iktidarının ağır bir yenilgi alması siyasette yeni tartışmalara ve hareketlenmelere yol açtı.
Tartışılan konuların başında “cumhurbaşkanlığı-hükümet” sistemi geliyor.
Hareketlenme ise AK Parti’de Abdullah Gül-Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu’nun yeni parti kurma girişimleri…
Sistem tartışmasından başlayalım…
YANLIŞ BEKLENTİ
AK Parti’nin seçim yenilgisinden sonra iktidar ve muhalefet cephelerinden gelen mesajları yerli yerine oturtmak gerekir.
AK Parti sözcülerinin, cumhurbaşkalığı-hükümet sistemini de kastederek, ”eksik, gedik, tıkanma varsa değerlendirir, düzeltilir, tamamlanır” yollu ifadeleri yanlış algılandı.
İktidara yakın çevreler, “cumhurbaşkanlığı ile parti genel başkanlığının birbirinden ayrılması değerlendiriliyor, Cumhur ittifakından MHP yararlandı, MHP ile ittifakın yürütülüp yürütülmemesi masaya yatırılıyor” gibi yorumlarla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, mevcut sistemden vazgeçmesini de bir olasılık gibi gündeme getirdiler.
Oysa, “eksik gedik varsa” denilirken, gözden kaçan bir yön vardı. O da yeni sisteme uyum sağlamakta zorlanan bürokrasi meselesiydi. Yoksa sistemin esası değil.
Öncelikle şunu vurgulamak gerekir ki, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “kendine göre başkanlık” sisteminden şikâyetçi değil. Aksine çok memnun. Bir rahatsızlığı varsa o da ancak pozisyonunun, yetkilerinin yeterli olmadığı daha da güçlendirilmesi gerektiği konusudur.
Sistem tıkanıklığından kasıt da, özerk kurumlar dahil bürokratların kendilerini “yetkili” , “bağımsız” veya “özerk” sanmalarıdır. Merkez Bankası Başkanlığı görevinden alınan Murat Çetinkaya gibi…
İktidar açısından sistemdeki tıkanma, Cumhurbaşkanı’nın bir isteğini özerk kurum başkanlarının bir “rica” olarak anlayıp, kesin bir “emir” olarak algılamamalıdır. Merkez Bankası operasyonu bunu gösteriyor. Eğer varsa, bu anlayıştaki diğer bürokratlar da değiştirilerek, sisteme uyum sağlayacak yeni bürokratların atanması dışında bir düzenleme beklemek hayalci bir yaklaşımdır. AK Parti sözcülerinin sistemde eksik, aksak, gedik, tıkanma derken kastettikleri budur. Yoksa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, parti genel başkanlığını bırakması değil.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu dün çok net bir şekilde açıkladı. Halkın yüzde 52 ile verdiği emaneti sonuna kadar koruyacaklarını, sistem tartışmasından uzak durulması gerektiğini üstüne basa basa söyledi.
O halde beklenmesi gereken, mevcut sistemin yumuşatılması değil, daha da güçlendirilmesi, daha da sertleşmesi olmalı.
İktidar yeni düzenlemeler yapacaksa, bu yönde yapacaktır; Cumhurbaşkanını daha güçlendirecek, iktidarı daha fazla onun elinde toplayacak düzenlemeler söz konusu olabilir, başka bir şey değil.
HERŞEY OY İÇİN
AK Parti’nin oy için her yolu geçerli saydığına ilişkin net örnekler gördük, geçtiğimiz yerel seçimde. Hızlı tutum değişiklerine tanık olduk. Öcalan’dan mektup alınması gibi, kardeşinin TRT’de konuşturulması gibi…
Ancak, hiçbir girişim AK Parti’nin ciddi oy kaybetmesine engel olamadı.
Seçmen bu tür girişimleri kabul etmediği gibi ağır şekilde cezalandırdı.
Bunun sonucunda ilk kez AK Parti tabanından muhalefet partilerine oy kayması olduğu görüldü. Bu, Erdoğan ve AK Parti’yi en fazla düşündüren konudur.
Deneyimli bir lider olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaybettiği oyları geri almak için mutlaka yeni hamleler yapacaktır. Ancak bunu yaparken, ne yetkilerinin azaltılması ne de cumhurbaşkanlığı-hükümet sisteminden vazgeçmesi söz konusu olacaktır. Aksine bu sistemi güçlendirecek ne varsa onu yapacaktır.
Muhalefet buna hazırlıklı olmalıdır.
YENİ PARTİLER
AK Parti’nin seçim yenilgisinden sonra adımları hızlanan iki yeni parti girişimi var.
Abdullah Gül-Ali Babacan cephesi harekete geçti. Babacan, AK Parti’den ayrıldı. Ahmet Davutoğlu ise henüz AK Parti içinde ve ağır eleştirilerini sürdürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncelikle mücadele edecek ve ölü doğmaları için elinden geleni yapacaktır. AK Parti’nin çözülmeye başladığı, kopmaların yaşanacağı algısını önlemek için gündeminin ilk sırasında bu konu olacaktır.
FETÖ’cülük, ihanet, sırtından bıçaklama, vefasızlık, koltuk merakı iki yeni parti girişişimi bekleyen ağır eleştirilerin başında gelecektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan mevcut sistemin gerçekten aksayan yönlerini düzeltmek, kuvvetler ayrılığı ilkesine dönmek, parti genel başkanlığını bırakmak gibi beklentileri olanlar “sistem yanılgısı” içindedirler…