Mustafa K. Erdemol
Şeyh Hasina’yı otoriterliği devirdi
Kolay değil 170 milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık sekizinci ülkesi olan Bangladeş'i tam 20 yıl yönetmek. Merkez sol çizgideki partisi Awami Ligi’nin iktidara geldiği 1996’dan beri demokratik bir Bangladeş için umut haline gelmişti Şeyh Hasina. İlk Başbakanlık dönemi 1996-2001 yılları arasıdır. Bu ilk dönemden sonra bir süre muhalefette kalmış ama 2009'dan bu yana, en sonuncusu Ocak 2024'te olmak üzere art arda dört kez iktidara gelmişti. Hindistan’a yakınlığıyla bilinir.
Bazı kesimlere ayrıcalık tanıyan bir kanun nedeniyle kitlelerin patlayan öfkesi sonucu Bangladeş’ten kaçmak zorunda kalan Şeyh Hasina’nın iktidarı yaklaşık 300 kişinin yaşamını yitirdiği malum protestolar nedeniyle 5 Ağustos’ta sona erdi. Son yıllarda son derece otoriter bir tutum alan Hasina, kapağı Hindistan’a attı. Ama bu, ülkeyi ilk terk edişi olmadığı gibi Hindistan’a ilk gidişi de değil. Ancak oğlu Sajeeb Wazed Joy’un dediğine göre artık geri dönmeyecek.
Beş kardeşin en büyüğüdür Hasina. 1971 yılında o zamana kadar Pakistan toprağı olan Bangladeş'in bağımsızlığını ilan eden, “ulusun babası”, ilk Cumhurbaşkanı Şeyh Mucibur Rahman'ın kızıdır. Şeyh Rahman 15 Ağustos 1975'te bir askeri darbe sırasında eşiyle, üç oğluyla birlikte suikasta kurban gitti. Hayatta kalanlar sadece o sırada Almanya'da yaşayan Hasina ile kız kardeşi Rehana oldu.
Şeyh Hasina, ailesinin öldürülmesinden sonra bulunduğu Londra’dan otokratik rejimi devirme amacıyla 1981’de ülkesine dönerek Awami League'in başkanı seçildi. Bangladeş Milliyetçi Partisi'nin (BNP) lideri olan siyasi rakibi Halide Ziya ile beklenmedik bir ittifak yaptı. İki kadın lider 1990 yılında askeri cuntanın lideri Hüseyin Muhammed Erşad’ı deviren halk ayaklanmalarına öncülük ettiler.
Gittikçe otoriterleştiğinin örneği müttefiki Halide Ziya’yı 2018’de yolsuzlukla suçlayarak hapse attırmasıdır. Dünya Bankası Nisan ayında yaptığı bir analizde, Bangladeş'in Hasina dönemindeki "güçlü büyüme iile kalkınma başarısı”nın otoriter yönetimiyle gölgelendiğini vurgulamıştı. Bunda haklılık payı var. Son yaşanan öğrenci protestolarını kanla engellemeye çalışması da bu analizi doğruluyor. Hasina rejiminin protestoları şiddetle bastırması da yeni değil. Uluslararası Af Örgütü’nün hazırladığı 2018-2023 Bangladeş Raporu’nda protestoları bastırmak için sıklıkla aşırı güç kullandığı belirtiliyor. Muhaliflerin yargısız infazlarla öldürülmeleri, işkence gibi hak ihlalleri oldu döneminde. Bangladeş’te ölüm cezasının yürürlükte olması da eleştiri konusu tabii.
Ama Forbes dergisinin 2023’de dünyanın en güçlü 100 kadını arasında 46. sırada gösterdiği Şeyh Hasina Bangladeş’i 2015 yılında dünyanın en az gelişmiş ülkeleri listesinden çıkarak alt-orta gelir düzeyine ulaştırmayı başardı. Aşırı yoksulluk 2010'da yüzde 11,8 iken 2022'de yüzde 5'e düşmüştü. Orta düzey yoksulluk da aynı dönemde yüzde 49,6'dan yüzde 30,0'a geriledi. Dünya Bankası hazırladığı bir raporda “İnsani kalkınma sonuçları, çocuk ölümlerinde azalma, okuryazarlık oranlarında, elektriğe erişimde artış dahil olmak üzere birçok boyutta iyileşti" diyor Bangladeş için. Şeyh Hasina’nın Bangladeşli kadınlar için de iyileştirmeler yaptığı biliniyor.
Demek ki olmuyor, yetmiyor. Ekonomide iyileşme, az da olsa gelişme özgürlükten nasiplenmemiş kitleler için bir anlam ifade etmiyor. Demokrasiden yoksunsa bir ülke bu gelişmelerin anlamı da kalmıyor. Oysa ekonomik büyüme doğal olarak siyasi istikrar getirir diye inanılır. Bangladeş’te olmadığını gördük.
Hasina ekonomiyi geliştirip özgürlükleri kıstığı için kaybetti.
Hem ekonomiyi geliştiremeyip hem de özgürlükleri kısanlar da kaybedecek.
Yasadır bu.