Şehit Gaffar Okkan'a 'dangalak' demek ifade özgürlüğüymüş

Türkiye'de düşünce ve ifade hürriyetinin sınırları, asla tahmin edemeyeceğiniz ölçüde genişledi. Bu müjdeyi benden duyun isterim.

Örneğin, şu tweet:

"Hizbullah cemaatinin en büyük hizmetlerinden biri, Gaffar Okkan gibi bir dangalağı öldürmekmiş!"

Yahut:

"Allah onların da sonunu çok sevdikleri Gaffar Okkan gibi yapsın, amin."

Bir de bu var tabi:

"Hizbullah'ın kökünü kurutacağım diyen emniyetçinin öldürülme yıl dönümünde halk hep bir ağızdan 'Biji Hizbullah' diyor. Ne garip değil mi:)"

Asıl garip olan, üç tweetin sahibi M.T.'nin geçen yıla kadar Diyarbakır Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdür Yardımcısı olmasıydı.

Diyeceksiniz ki...

Herhalde mahkum olmuş ve memuriyetten el çektirilmiştir.

İşte, şimdi çuvalladınız.

Artık eski Türkiye yok, bayım!

Şiir okuduğu için tutuklanılan günler geride kaldı.

Hizbullah yanlısı M.T., yargılandığı davada, ifade özgürlüğü gerekçesiyle beraat etti. Milli Eğitim Bakanlığı, Hizbullah propagandasından ötürü bir günlük maaş kesme ve Okkan'a hakaretten kınama cezası verdi. Evet, sadece bu kadar.

Hizbullah propagandası yapan ve Okkan'a hakaret eden bir müdür ve iki müdür yardımcısına dava bile açılmadı. İkisi hala koltuklarını koruyor.

Ben yazdım, düğmeye basıldı

O tarihte yazarı olduğum Sözcü Gazetesi'nde 25 Ocak 2021'de çıkan "Gaffar Okkan'a küfür edenler okulda müdür!" başlıklı haberimde, bu skandalı Türkiye'ye duyurmuştum. Diyarbakır’da bir imam hatip lisesinin müdür yardımcısı M.T., bir imam hatip lisesinin müdürü S.A. ve ilkokul müdürü M.G.'nin tweetlerini aktarmıştım.

Bugün öğreniyorum ki...

Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, bu yazımın çıktığı gün üç öğretmenin paylaşımlarına ilişkin rapor hazırladı. Üç isme ek olarak yine Diyarbakır’da bir yatılı bölge ortaokulun müdür yardımcısı F.T. de ifadeye çağrıldı.

Suçlama, yasadışı Hizbullah propagandası.

Üç öğretmene takipsizlik verilmiş

Evraka göre F.T, "PKK ve FETÖ ile mücadele eden sayın Erdoğan'ın GO'nun (Gaffar Okkan) Diyarbakır yılları icraatlarına bakması lazım, hangi düşünceden kaç kişi tutuklandı" diye yazdı.

Şu tweeti attı:

"Hizbullah gerçekliğini dönemin sosyal durumundan bağımsız, günümüz koşullarıyla değerlendirme hakkınız yoktur."

Hizbullah'ın 2000'de polisle çatışarak ölen lideri Hüseyin Velioğlu için "Şehit Rehberi rahmetle anıyoruz" etiketini paylaştı.

F.T., ifadesinde, "Eğitmen olduğum için telefonumu öğrencilere veriyorum. Paylaşımlar öğrencilerim tarafından da yapılmış olabilir" dedi.

Müdür S.A. ise Okkan için şöyle yazmıştı:

"O emniyet müdürünü cilalayıp önümüze koymaktan vazgeçin. Sahte kahramanlarla çok uyuttunuz halkı, yetti gayrı."

Bir de:

"Hizbullah, İslami Hareket, İBDA/C gibi davalardan Kemalist rejimin zindanlarında çürüyen tutsaklara adalet ve özgürlük."

İfadeye çağrıldığında "Hesabım ele geçirildi" dedi.

İlkokul Müdürü M.G. ise oldukça pervasızdı.

Paylaşımlarından bazıları:

"Bu memlekette Hizbullah'a yapılan zulümler dışında konuşmadık ve gün yüzüne çıkmadık hiçbir şey kalmamıştır. Gaffar da bunlardan biri."

"Bölgede PKK ile işbirliği yapıp dindarlara cadı avı başlatan Okkan'ı anmak ile Evren'i anmak arasındaki 7 farkı bulsun AK Parti."

Velioğlu için "Gün boyu çatışarak 33 kurşunla şehit oldu" diye yazdı.

Fakat ifadesinde, tweetlerindeki cüretten hiçbir eser yoktu.

Dedi ki:

"İşim gereği kalabalık ve yetişkinlerin olduğu ortamlarda bulunurum ve telefonumu herkesin ulaşabileceği yerlerde bırakırım. Bu paylaşımların da benim hesabımdan bilmediğim şahıslarca veya montajlanarak paylaşıldığını düşünüyorum."

Üç öğretmen hakkında 23 Mart 2021'de kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.

Diyelim ki, örgüt propagandası yok.

El insaf, suçu ve suçluyu övmek de mi yok?

Gerekçe, ifade özgürlüğü

Paylaşımlarından anlaşılıyor ki Müdür Yardımcısı M.T., militan bir Hizbullah yanlısı. Okkan'a ilişkin tweetlerini yukarıda aktardığım için tekrar etmiyorum

M.T., "Şehit rehber" dediği Velioğlu'nu sayısız kere övdü.

Misal:

"Ez azizim, ey efsanevi önder, Allahın velisi Hüseyni lideri, yolun yolumuzdur, kahraman rehber."

"Şehit rehber bir hakikatti ama ümmet onu anlayamadı. Kürdistan'da yaşayan İslami camialar şehit rehbere vefa açısından sınıfta kaldılar."

"Bilsinler ki şehit rehberin değeri her geçen gün fazlasıyla anlaşılıyor."

M.T., örgüt propagandasından da geri durmadı.

"Cemaatler yine Hizbullah'a düşmanlık etsin. Bu sefer öyle olmaz. Olmamalı..."

Fakat M.T., ifadesinde, Hizbullah'ı bilmez, 'şehit rehber'i tanımaz oldu.

"Öğrenciler telefonumu kullanırdı. Belki öğrencilerimden birisi yapmış olabilir" dedi.

M.T. örgüt propagandası suçundan Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı ve beraat etti.

Gerekçeden:

"Paylaşımların cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemleri meşru gösterecek, övecek veya teşvik edecek nitelikte olmadığı, ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı..."

Ya PKK'yı övselerdi?

Milli Eğitim Bakanlığı 21 Nisan 2021'de soruşturma oluru verdi ve iki müfettiş atadı.

Dört öğretmene Okkan'a hakaretten ötürü 'Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak davranışlarda bulunmak'tan kınama cezası verildi.

M.T. ve S.A.'ya ayrıca Hizbullah propagandası nedeniyle bir günlük maaş kesme cezası uygulandı.

İdari yönden "Eğitim lideri olduğu, paylaşımlarının öğrenci, veli, öğretmen ve eğitim paydaşlarında olumsuz etki oluşturacağından yöneticilik görevinin alınıp alınmaması" amirlerin takdirine bırakıldı.

M.T. ve S.A. görevlerinden alındı.

M.G., ilkokul müdürlüğüne...

F.T. ortaokul müdür yardımcılığına devam ediyor.

Sormak isterim.

Bu dört öğretmen Hizbullah'ı değil de PKK'yı övseydi ve terör örgütünün şehit ettiği bir emniyet müdürüne "Dangalak!" diye hakaret etseydi ifade özgürlüğü sayılacak mıydı? Diyarbakır'ın göbeğinde, beraberindeki beş polisle ve 37 kurşunla can veren Okkan'a küfretmenin bedeli yalnızca bir günlük maaş kadar mıdır? Öyleyse devletin itibarı kaç liradır?

Diplomasını sormak Erdoğan'a hakaretmiş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi Parkı protestocularına "Sürtük" diye hakaret ederken, avukatı ise tiyatrocu Genco Erkal'a cumhurbaşkanına hakaretten verilen beraat kararına itiraz etti.

Erkal'ın suçu, Twitter'da Erdoğan'ı eleştirmekti.

Şöyle yazmıştı:

"Alemin çocuk doğurup doğurmayacağına karışacağına diplomayı ortaya bir koy bakalım. Arkadaşın rektörden de olsa sahte de olsa görelim şunu."

"Başkanlık sistemi yetmez, Türk usulü çobanlık sistemi olsun."

İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi, 3 Mayıs'ta beraate karar verdi.

Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel, itiraz etti.

İtirazda, Erdoğan'a diploma sormanın hakarete girdiği iddia edilerek, şöyle denildi:

"Cumhurbaşkanının diploması ile ilgili örtülü sorgulama ve oluşturulmak istenen şaibeler alaycı, tahfif edici bir üslup ile yapılmakta olup eğitimsizlik ve dolaylı imaları barındırarak hakaret kapsamındadır."

Bu çerçevede üç mahkumiyet kararı delil gösterildi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne çobanlık nitelendirmesinde bulunmanın da hakaret olduğu ileri sürüldü.

Erdoğan'ın avukatı bu tuhaf görüşü şöyle savunuyor:

"Çobanlık meslek olsa dahi toplumda övgü nitelemesi değildir. Çoban mesleklerin ve mefhumların düşüğü olarak sınıflandırılmıştır. Tesisatçılık, mühendislik, çobanlık gibi bir sıralamada beyan edildiği takdirde hakaret ve aşağılama kapsamında sayılmayan bir ifade pekala müstakilen bir sıfat olarak birine ait kılınarak kullanıldığında hakaret kapsamındadır."

Erkal'ın avukatı Turgut Kazan ise verdiği yanıtta, diplomada dayanak diye gösterilen kararlarda Erdoğan'a "Şerefsiz / çalıp çırpan biri" suçlamalarının yöneltildiğini belirterek, "O eylemlerin müvekkilimizin dile getirdiği eleştirilerle benzerliği yoktur" dedi. Kazan, çobanlığın hakaret sayılmasına da karşı çıkarak, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e "Çoban Sülü" denildiğini, O'nun da bu sözü gülerek karşıladığını, Erdoğan'ın ise "Çobanlık felsefesini anlamayan insan yönetemez, ben de çobanım" dediğini hatırlattı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi