İsmail Küçükkaya
Seçim matematiği
Vatandaşın önüne sandığın getirilmesi bir hesap kitap işidir. Seçimin özel bir matematiği vardır.Üstelik çok yönlü, çok taraflı bir denklemin sonucudur seçim takvimi.Bu ara Ankara’ya sık gidip geliyorum.
İktidar/ Muhalefet hattındaki yaşananlara ve arka plandaki planlamalara bakıp siyasetin geleceğini öngörmeye çalışıyorum.
Aldığım bilgilere, yaptığım gözlemlere ve yürütülen mantık hesaplamasına göre SEÇİM 2026 SONBAHARINDA yapılacak.
İktidar neyi bekliyor?
Mehmet Şimşek 1 yıl içinde ekonomiyi toparlayabilir mi?
Murat Kurum bir yıl içinde deprem konutlarını hak sahiplerine verebilir mi?
Ve bu süre içinde Esad’la anlaşmaya varılır da mülteci meselesinde kısmi de olsa bir çözüme ulaşılır mı?
Bu üç alanda elde edilecek olumlu sonuç iktidar açısından belirleyici olacak. Göreceğiz.
Aksi halde erken seçim yok. Erdoğan son güne kadar yetkiyi kullanmak isteyecek.
‘Önümüzde seçimsiz 3.5 yıl var’ demesinin sebebi bu.
Anketler bugünkü gibi çıkarsa aday bile olmaz. Kaybedeceği seçime girmez.
AK Parti çevreleri bunu dillendirmeye başladı.
O zaman seçim 2028’’dedir.
Biz bu durumda Erdoğan sonrasını tartışırız.
Erdoğan sonrası Türkiye ve Erdoğan’ın yerine kimin geçeceğini konuşuruz.
Muhalefetin hesabı
Son yerel seçimin galibi muhalefet ise hesabını 2026’ya göre yapıyor.
Bakmayın siz 2025 laflarına.
CHP’nin yönetmesi gereken kimin aday olacağı meselesi. Tartışma ve çekişme çok erken başladı. Büyük hata.
Oysa belediye hizmetlerine odaklanılmalı.
İmamoğlu muhalefetin en güçlü kozu. İktidarın kendisinden ne kadar çekindiği ve engellemeye çalıştığı da ortada.
Genel merkezinin kriz ve süreç yönetmesi gerekiyor.
İmamoğlu’na yönelik ‘ahmak davası’ çok önemli belirleyici olacak. Kimse üzerinde durmuyor ama esasen 5 yıllık bir siyasi yasaktan bahsediliyor.
Ceza 2 yıl 7 ay bile olsa memnu hakların iadesi için beklenmesi gereken 3 yıl da var.
Bu bir politik kariyeri bitirme operasyonudur.
Öte yandan muhalefetin çok güçlü bir kozu daha var: Mansur Yavaş
Mansur beyin de adaylık konusunda istekli olduğu sır değil, nitekim dün çok net bir açıklama yaptı ve “partim beni aday gösterirse elbette cumhurbaşkanı adayı olurum ve mutlaka kazanırız” dedi.
Gerek İmamoğlu gerek ise Yavaş'ın bu durumu hem bir şans hem de risk oluşturuyor.
Şans çünkü iki başarılı belediye başkanı muhalefetin elini güçlendiriyor.
2019’da seçilen belediye başkanları 2024 yerel seçim zaferini getirdi. İyi planlanırsa 2028 de öyle olabilir. İmamoğlu ve Yavaş ve de diğer belediye başkanlarının performansı bir sonraki iktidarı belirler. Çok aday esasen şanstır, avantajdır. Alternatifinizin olması iyidir. Ama YAPICI REKABET ortamı yaratabilirseniz. YIKICI REKABET ise herkese zarar verir. Hesaplar bozulur. Risk dediğim de işte budur: yani günün sonunda Erdoğan bir tarafta aday, öbür tarafta hem İmamoğlu hem de Yavaş aday olursa bunun ne anlama geldiğini herkes bilir.
İşin özü bu süreci yönetmek CHP'ye kaldı.
Buradaki pozisyon sandık gününü de belirleyecektir.
Seçim tarihini ‘ahmak davasının kararı’ ve bu karara ilişkin ‘muhalefetin tutumu’ netleştirecektir: Karar CHP Genel Merkezi’ne bağlı olacak.
Yani seçimin ne zaman yapılacağına CHP Genel Merkezi karar verecek.