Sahte rakıdan kaynaklı ölümler politiktir

B.G., İzmir'de yaşıyor.

66 yaşında.

Bütün geliri, aylık 570 TL olan engelli maaşından ibaret.

Tekel büfesinden içki almaya gücü yetmediği için Basmane'de seyyar satıcıya 60 TL verip bir litre 'Tahıl' markalı rakıyı alıyordu.

Son akşam gözleri görmez oldu.

K.T., 43 yaşında.

Şoför.

Kemeraltı'ndaki bir aktardan 'Oktar' yazılı rakıyı alıyordu.

Beş litresine 185 TL ödüyordu.

İçtiği kadehten sonra iki gün boyunca kustu.

M.G., 55 yaşında.

Kasap.

Bir süredir işsizdi.

Beş litre alkol alıp içine altı litre su katarak, kendi rakısını yapıyordu. Parasız kaldığı gün büfeden 70 TL'ye bir litre rakı aldı. Aynı rakıdan içen babasını kaybetti.

M.G.'ye göre, sahte içki satan iki grubun birbirlerini baltalamak için piyasaya sürdüğü metil alkolün kurbanı olmuşlardı.

Bütçesi yetmeyenler içiyor

Cumhuriyet Halk Partisi Toplumsal Felaket ve Mağduriyet Komisyonu'nun 23 Aralık günü açıkladığı 'Tüm Boyutlarıyla Sahte İçki Gerçeği' adlı raporda, yukarıda özetlediğim sahte rakı mağdurlarının anlatımlarına yer veriliyor.

Ortak özellikleri şöyle:

İşçi, emekli, çiftçi ve işsizlerden oluşuyorlar.

Ya asgari ücret ve altında alıyor ya da emekli-engelli aylığıyla geçiniyorlar.

Bandrollü içki almaya bütçeleri elvermediği için kimileri etil alkolle rakısını üretiyor. Kimileri seyyar satıcıdan, baharatçıdan ve aktardan sahte içki alıyor.

Sahte rakı, gıdanın yanı sıra dezenfektan ve yüzey temizleyicide kullanılan etil alkolle yapılıyor. Eğer alkol oranı ayarlanamazsa şeker hastalarını komaya sokabiliyor. Etile sanayide kullanılan metil alkol katıldığında ölüm meydana geliyor.

Sahte rakı, bandrollünün çeyrek fiyatına satıldığı için tercih ediliyor.

İki sebep

Yurttaşın sahte rakı kullanımına ve evde kaçak içki üretimine yönelmesinin iki nedeni var.

Birincisi, içki ve sigaradan alınan özel tüketim vergisinin (ÖTV) arttırılması.

Son 10 yılda 5,8 trilyon TL vergi toplanırken, yüzde 2,2’sine denk gelen 107 Milyar TL içkideki ÖTV'den oluşuyor.

İkincisi, iktidarın içkiye olan ideolojik tavrı.

İktidar salgını bile içkiyi kısıtlamak için kullandı.

Saat 22'den itibaren içki satılamadığı gibi, kamusal alanla tüketimi sınırlandı ve fiilen yasaklandı.

Rakıda vergi oranı yüzde 315

CHP'nin raporunun açıklandığı tarih itibariyle 98 olan sahte rakıdan kaynaklı ölümler bu yıl katlanarak artacak. Çünkü içki ve sigaradan alınan ÖTV, önceki gün yüzde 47,39 oranında arttırıldı.

Vergi uzmanı Ozan Bingöl'ün hesabına göre bu artış fiyatlara şöyle yansıdı:

70'lik rakının fiyatı 250 TL olurken...

ÖTV'si 151,82'ye, KDV'si 38,13 TL'ye yükseldi.

Toplam vergi, 189,95 TL'ye çıktı.

Bayi karı ve diğer giderleri ise 60,05 TL.

Vergi oranı yüzde 315!

Aynı şekilde, 22 TL'lik biranın vergisi 12 TL.

25 TL'lik sigarada 20,25 TL vergi var.

2010 yılında bir litre rakıda ÖTV 51 TL iken, bugün 481 TL.

Artış oranı yüzde 836!

Bingöl, "Sahte rakı ve kaçak tütünden kaynaklı ölümler politiktir" diyor, şöyle devam ediyor:

"Fazla vergi vergiyi öldürür' der ya Fransızlar. Türkiye'de fazla vergi insan öldürüyor.

Vergilemenin amacı sağlıksız ürüne talebi azaltmakken, içki ve sigarada ÖTV'yi arttırarak, hem gelir kaybediyoruz, hem daha çok sağlık harcaması oluyor. Bir nevi cezalandırılıyoruz. Optimal nokta aşılırsa vergi geliri artmaz, azalır. Sağlık harcaması artar. Telafisi olmayan sonuçlar olur."

Bingöl, ÖTV'deki artışın yaşam tarzına müdahale için yapıldığını öne sürerek, "Vergi politik, vergileme ideolojiktir. Buradaki amaç, toplum sağlığı olmaktan çıkmış, yaşam tarzına müdahaleye dönüşmüştür. Bu da kaçak içkiyi tercih eden insanların farklı yollara tevessül etmesine sebebiyet verir."

'Doktor da yapıyor, öğretmen de'

Sebebiyet veriyor.

Verdi de.

Türkiye Tekel Bayiler Platformu Başkanı Özgür Aybaş, zammın satışlara yansıdığını belirterek, "Müşteri fiyatı görünce içkiyi geri bırakıyor. 'Gerekirse etil alkol alıp kendimiz yapacağız' diyorlar. Sigara içenler tütüne döndüler" diye konuşuyor.

Aybaş, çok sayıda yasadışı tekel bayisinin internetten satış yaptığını, içkinin yanında hediye olarak viski, rakı ve bira kiti verdiklerini anlatıyor.

"Adamlar kargoyla gönderiyor" diye vurguluyor.

Şöyle devam ediyor:

"Dükkanın yanında berber var. Etil alkol getirip kendisi yapıyor. İnsanlar ölümü göz almış. 'Getireyim, sen de iç' diyen var. Doktor da yapıyor, öğretmen de."

Fakirin ecel rakısı

AK Parti, ideolojik tutumundan ötürü sigara ve içkide ÖTV'yi silah olarak kullanıyor. Bu yolla içki adeta lüks tüketim sınıfına sokularak, içki içenler cezalandırılıyor.

Türkiye, içki tüketiminde OECD ülkeleri arasında sonda yer alırken, fiyat bakımından AB'de Norveç ve İzlanda'dan sonra geliyor.

ÖTV'deki artışları içkiye ve içki içenlere yönelik kısıtlamalar ve yasaklamalar izliyor.

Öte yandan iktidar içki ve sigara tüketenleri yağlı bir gelir kapısı ve kaynak olarak da görüyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba'nın deyimiyle vatandaş bir kadeh içiyorsa, devlet dört kadehi mideye indiriyor.

Bu yüzden, evet, sahte rakıdan kaynaklı ölümler politiktir.

Ve sınıfsaldır da...

Çünkü salgınla birlikte işini ve alım gücünü kaybeden milyonlarca insan sahte rakıya, kaçak tütüne ve makarona yöneldi.

Akşamdan akşama meyhanede iki kadeh yuvarlamak...

Efkar dağıtmak zenginlerin harcı artık.

Fukaralar ecel rakısı yudumluyor.

Milli Eğitim'i 2.3 milyon TL zarara uğratanlar korunuyor

Diyarbakır'da Bağlar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, 2015-2016 eğitim öğretim yılında 4263 öğrenci ilkokul ve ortaokul öğrencisinin 333 araçla 180 gün boyunca taşıma merkezine götürülmesine ilişkin 27 Mayıs 2015'te ihale düzenledi.

Ancak ihalede, Milli Eğitim Bakanlığı'nın taşıma ihalelerinde birliktelik sağlanması ve kaynakların tasarruflu kullanılması için benimsediği Örnek Yaklaşık Maliyet Formülü yerine farklı bileşenler kullanılarak yaklaşık maliyet belirlendi.

Bakanlığın cetveline göre ihalenin maliyeti 5.332.237,73 TL olması gerekirken; ihale komisyonu, 7.650.000 TL'lik tek teklifi veren Akyapı Turizm ile anlaştı. Devlet 2.317.762,27 TL zarara uğratıldı.

İl Maarif Müfettişleri, zararın Bağlar İlçe Milli Eğitim Müdürü F.E.'den rücu edilmesi için 7 Haziran 2017'de rapor sundu. Ancak dönemin İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı A.H. raporu sümenaltı ederek, işlem yapmadı.

Dört yıl geçti.

Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 21 Ekim 2021'de bir soruşturma daha başlattı. Aynı gün hazırlanan raporda, zararın faiziyle birlikte F.E.'den ve hukuk hizmetlerinden sorumlu şube müdürü M.G.U. ile şu an araştırmacı kadrosunda bulunan A.H.'den karşılanması gerektiği vurgulandı.

İki yıllık zamanaşımına girildiği için disiplin işlemi önerilmedi.

Ancak idari yönden üç kişinin idarecilik görevleriyle ilgili takdirin makama ait olduğu ifade ediliyor.

Peki, bu ikinci raporun gereği yapıldı mı?

Yine yapılmadı!

Kusurlu bulunan üç kişi hala koltuklarında oturmaya devam ediyor.

Devleti zarara uğratanları kimler koruyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi