Mustafa K. Erdemol
Rejimin paranoyası büyük
İran casus deyip asıyor
İran rejiminin, idamlara başvurmasına rağmen önünü alamadığı özgürlükçü kalkışma, rejimin içindeki çatışmaları da gün yüzüne çıkardı. İran eski Savunma Bakan Yardımcısı Ali Rıza Ekberi’nin, İngiliz istihbaratı M16 için casusluk yaptığı gerekçesiyle idama mahkum edilmesi de bu çerçevede ele alınabilecek bir gelişme. Ekberi, üç yıl önce tutuklanmıştı.
İdamın en çok olduğu ülke
İran sözkonusu olduğunda bu şaşırılacak bir haber değil. Dünyanın en çok idam gerçekleştirilen ülkelerinden biri çünkü. Uluslararası Af Örgütü'nün Mayıs 2022 tarihli bir raporunda, rejimin 2021 yılında 314 kişiyi idam ettiği, bu rakamın bir önceki yıla göre yüzde 20 daha fazla olduğu belirtiliyor. Bunların çoğu uyuşturucuyla bağlantılı suçlarla ilgiliydi deniyor raporda. Geçtiğimiz hafta sonu İran, güvenlik personelini öldürdürdükleri iddiasıyla iki protestocu genci de idam etmişti. Bu infazların aceleye getirilmiş düzmece yargılamaların sonucu olduğunu herkes biliyor.
Ancak Ekberi’nin idama mahkum edilmesi tabii ki farklı. Eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde, yani 1997-2005 yılları arasında Savunma Bakanı Yardımcısı olarak görev yapıyordu Ekberi. 2019-2020 yılları arasında tutuklanarak İngiliz istihbarat teşkilatı için casusluk yapmakla suçlanan Ekberi’nin, kabinesinde yer aldığı Hatemi reformcu olarak biliniyordu. Muhafazakarlarla aşırılıkçılar Hatemi’den nefret ediyordu, bilindiği gibi.
Her an asılabilir
Ekberi’nin eşi Meryem Ekberi, İran'da idam mahkumları için bir infaz başlangıcı olan hücre hapsine nakledildiği için kocasının infazının yakın olabileceğini belirtiyor. Yani infaz eli kulağında. Tutuklama üç yıl önce gerçekleşmiş olmasına rağmen haberin şimdi yayılmasının nedeni nedir? Her şeyden önce ülkede haftalardır süren protestolara katılanlara bir gözdağıdır elbette. İkincisi kalkışma döneminin toz dumanı içerisinde "oldu bitti"ye getirilerek muhalif figürler ortadan kaldırmak istenmiş olabilir.
Bunu düşünmemize yol açan neden Ekberi’nin Hatemi döneminde Savunma Bakanlığı yapan, şimdilerde ise, üst düzey bir karar alma organı olan Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Sekreteri olan Ali Şamhani'nin yakın çalışma arkadaşı olması. Şamhani’nin rejim içindeki rakiplerinin ona yakın olan Ekberi’ye siyasal nedenlerle idam cezası verdirmiş olabilecekleri belirtiliyor muhalif çevrelerde.
İran medyasında Ekberi’ye yönelik suçlamalar arasında "yeryüzünde fesat çıkarmak" suçlaması da var. Bu başlı başına idam cezasının sadece casusluk gibi bir suçlamadan ötürü verilmediğini kanıtlar. Çünkü bu suçlama İranlı yetkililer tarafından İslami kuralların ihlal edilmesiyle ilgili olanlar da dahil olmak üzere bir dizi suçu ifade etmek için kullanılan bir terim.
İran İstihbarat Bakanlığı’nın önceki gün internet sitesinde yayınladığı bir açıklamada Ekberi’nin ülkenin hassas stratejik merkezlerine sızdığını, önemli verileri topladığını, bunları MI6 olarak da bilinen İngiltere Gizli İstihbarat Servisi'ne (SIS) gönderdiğini iddia etmesi kamu nezdinde "idamı haklı çıkarabilecek" bir söylem. Ekberi’nin Avrupa'ya yaptığı kişisel seyahatler sırasında çok uzun süre takip edildiği de belirtiliyor İran makamlarınca.
'Nükleer bilimcinin öldürülmesinde de var'
Suçlamalar arasında en çarpıcı olanı hem İngiltere hem de İran vatandaşlığı bulunan Ekberi’nin 2020 yılında ülkenin en önde gelen nükleer bilimcisi Muhsin Fahrizade’ye yapılan suikastte rol oynadığı iddiası. İran devletine göre Ekberi İngiliz istihbaratının İran’a soktuğu en önemli ajan.
3 bin 500 saat işkence
Muhalif çevreler ise Ekberi‘nin, İran istihbaratınca 10 ay boyunca "3 bin 500 saatten fazla" işkenceli sorguya alındığını kaydediyor. Muhalifler bu sorgulama sonucu ağzından "zorla" itiraf alınan Ekberi’ye "saykodelik ilaçlar" verildiğini de iddia ediyor. BBC yakın zamanlarda Ekberi’nin yakınları aracılığıyla dışarıya sızdırılan ses kaydını da yayınladı. Ekberi kayıtta "Burada beni deliliğe sürüklüyor, işkence yapıyorlar, bana zorla suç yüklemeye çalışıyorlar" diyor. Ekberi sekiz yıl sürmüş olan İran-Irak savaşının ardından 1988'de sağlanan ateşkesin uygulanmasına öncülük etmiş, BM gözlemcileriyle yakın işbirliği içinde çalışmıştı. Casusluk iddiasına ülkede pek inanan yok. Yaygın kanı, Ekberi’nin İran’ın iç siyasi oyunlarının kurbanı olduğu yönünde.
Onu casusluğa uygun kılan (!) talihsizliği çift vatandaşlığa sahip oluşu. Ülkede çifte vatandaşlık ile yabancı ülke vatandaşlığına sahip çok sayıda İranlının son yıllarda çoğunlukla hem casusluk hem de ulusal güvenlik suçlamalarıyla tutuklandığı anımsanırsa Ekberi’nin başına gelenin ne olduğu da anlaşılabilir.
Gölgesinden korkan rejimlerin sapıttığının tek örneği değil ama en son örneğidir İran.