Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Nedir bu Davud heykelinin başına gelenler

ABD’nin Florida eyaletinde bir okulun müdürü, öğrencilere gösterilen Davud heykelinin pornografik olduğunu ileri sürerek şikayetçi olan bir veli yüzünden işinden oldu. Konu eyalette halen süren tartışmalara yol açmış durumda. Müdür sanat tarihi dersinde göstermiş öğrencilere heykeli. Bu daha önceki yıllarda da yapılıyormuş, ancak heykelin gösterileceği öğrencilere önceden bildiriliyormuş. Bu kez bu yapılmadığı için müdürün kovulmasını haklı bulanlar var.

Mikelanj’ın (Michelangelo) bu ikonik heykeli dünyanın en olağanüstü sanat eseridir. 5.17m uzunluğundaki heykel, İncil'de dev Goliath'ı öldüren Davut'u tamamen çıplak olarak tasvir ediyor. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde çok da tepki gösterilmeyen bu ya da benzeri betimlemeler tutucuların şahı Aziz Augustine‘in, yasak meyveyi yediğinden beri insanın cinsel organlarının kontrolünü kaybettiği, dolayısıyla itaatsizliğin bir işareti olduğunu ileri sürmesinden sonra yasaklandı. Adem ile Havva’nın kullandığı incir yaprağı da günahla seksle eş anlamlı hale gelmiş oldu.

Yasağı dinlemediler

Ama buna rağmen elbette bu yasakları dikkate almayan büyük Rönesans sanatçıları dilediklerini yapmaya devam etti. Mikelanj bunlardan biriydi. Aslında erdemli bir adam olarak tasvir ettiği Davud‘un iç güzelliğini dış güzelliğiyle göstermeye çalışmıştı denir. En küçük ayrıntılara bile özen gösterdiği bilinen heykelde dikkat çeken taraf Davut'un son derece küçük tenasül organıdır. Böyle yapmasının özel bir nedeni yoktur, sadece klasik heykelleri taklit etme isteğidir bunu ona yaptıran. Öyle derler. Ama bu heykelin yüzlerce yıldır lanetlenmesine yetmiştir.

Sadece klasik heykel taklidi değil tabii neden, Kilise’ye olan öfkesi de o tenasül organını açıkça göstermesinin nedenleri arasında en önde gelir. Dinden hazzetmez, kutsala dapek saygısı yoktur. Öyle ki Papa 2. Julius’ın Sistine Şapeli'ni tasarlaması için davet edilen Mikelanj, “kafasına göre takılmayı“ burada da sürdürür. Papa'nın yakınlarından Biagio da Cesena, şapelde betimlenenlerin 'hamamlara, tavernalara' uygun olduğunu söyleyerek karşı çıkmıştır derler. Mikelanj’ın dine karşı tutumu yüzünden heykellerine ciddi sansür uygulandığı bilinir. Heykellerinin mahrem yerleri de kamufle edilmiştir kilise tarafından. İşte bu meşhur Davud heykeli de çıplaklık nedeniyle sansürlenen en popüler heykeldir.

Kilisenin sanat düşmanlığı

Papalığın sanat eserlerine yönelik tutumu tam bir vandalizmdi o dönemlerde de. Mikelanj’ın Roma'daki Santa Maria Sopra Minerva'da bulunan Christ The Redemer heykeline bir daha asla çıkarılamayacak kalıcı bir bronz kuşak yerleştirilmiştir, örneğin. Papa 4. Paul'ün emriyle Roma'da birçok güzel antik heykel de “hadım“ edilmiştir denir. Mikelanj’ın “Son Yargı“ tablosunun ahlkaksız olduğu düşünülen bölümleri 1500'lerde iki kez boyanmış, ardından 1700'lerde tabloya peştamallar eklenerek tekrar boyanmıştır.

Daniele da Volterra adlı birinden söz edilir. Mikelanj’ın fresklerini değiştirmekle görevlendirilmiş, bu aşağılık işten ötürü de "Pantoloncu" lakabını takmışlar adama.

Hala uğraşıyorlar

Aradan geçen onca yıla rağmen büyük Mikelanj’ın başı “ahlakçılarla“ hala belada. Yüzlerce yıl geçmesine rağmen bir ikincisi gelmemiş olan büyük Mikelanj’ın Davud heykelinde tenasül organına takılıp heykelin muhteşemliğini ıskalamak nasıl açıklanabilir bilmiyorum? Aklıma en uygun gerekçe olarak Fallofobi geliyor ister istemez. Ereksiyon halindeki penisten ama daha çok erkeklikten nefret etme demek Fallofobi. Aziz Augustine’nin genel olarak cinsellikten nefret etmesi, daha sonra bunu Hıristiyanlığın günahları arasına sokması elbette Fallofobik (ya da kadın cinsel organına karşı duyulan tiksinti ya da hoşnusuzluk anlamına gelen Eurotofobik), olmasıyla ilgilidir. Bu kadar nefretin, korkunun başka açıklaması olamaz.

Florida’daki o okulun öğrencileri dünyanın en şanslı öğrencileri aslında. Replikası da olsa Davud Heykeli’ni görüp, öyküsünü, sanatçısını o yaşta öğrenebiliyorlar. Fallofobik bir veli yüzünden şimdi bu olanaktan yoksunlar.

Söyleseniz redderler ama yanıbaşımızda mebzul miktarda Fallofobik ya da Eurotofobik kişiler var. Onlar örneğin bir heykelde normal insanların asla göremediklerini görürler. O nedenle “tükürürüm böyle sanatın içine“ diyenlere sık rastlanır.

Florida’da da Ankara‘da da

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi