Can Kakışım
Murat Kurum Kimin Adayı?
Yerel seçimlere artık sayılı haftalar kaldı. 31 Mart tarihinde, binden fazla seçim bölgesinde yönetici kadrolar şekillenecek. Ama önceki yerel seçimlerde olduğu gibi, 2024 seçimlerinde de partilerin odak noktası yine İstanbul olacak. Zira tarafların seçim performansı en başta İstanbul’u kazanıp kazanamadıklarına göre notlandırılacak.
Son yerel seçimlerde Cumhur İttifakı yüksek bir oy oranı yakalamayı başarmış olsa da İstanbul ve Ankara’yı kaybettiği için mağlup pozisyona düşmüş, bunun da muhalefeti heyecanlandıran bir psikolojik etkisi olmuştu. İktidar öncelikle bu mağlubiyeti unutturmak istiyor ve bu noktada İstanbul’u kazanmayı sembolik önemde görüyor. Ama İstanbul’un önemi sadece sembolik değil, aynı zamanda “duygusal”. Zira yıllarca İstanbul’un kaynaklarını sömüren rant çeteleri gözlerini yine buraya dikmiş, eski düzenlerini kurmak için dört gözle seçimleri bekliyor.
Murat Kurum AKP’nin yarattığı beton ve rant ekonomisinin yıllardır göbeğinde yer almış bir kişi. Bu bakımdan İstanbul’da eski düzenin tesisi için yapılacak yarışta kendisinin aday olarak seçilmesi hiç de şaşırtıcı değil. Kurum her şeyden önce eskiyi özleyen bu çevrelerin adayıdır. Kurum, İstanbul’u mahvetmek pahasına inşa edilecek Kanal İstanbul adlı talan projesini tasarlayanların, İBB’den yıllarca milyon dolarlar alan vakıf ve cemaatlerin, İstanbul’un en güzel yerlerine yok pahasına el koymak isteyen Körfez sermayesinin, İstanbul halkından finanse edilen fahiş burslarla yurtdışında akademik kariyer yapan Cumhuriyet düşmanlarının adayıdır.
Kurum aynı zamanda AKP’nin o alışık olduğumuz liyakatsizliğinin temsilcisidir. Resmi kayıtlara göre 50 binden fazla insanımızın yaşamını yitirdiği deprem felaketinde Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak görev yapan Kurum, depreme karşı alınmayan önlemlerin, insanlara mezar olan usulsüz yapıları legal hale getiren imar aflarının, duble yollara aktarılan deprem vergilerinin ve deprem sonrasındaki yönetim zafiyetinin adayıdır. Belediye iştiraki olan Kiptaş’ın yarı bedelle ve yarı zamanda yaptığı konutları, elindeki geniş olanaklara rağmen yapamayan bir beceriksizliğin tezahürüdür.
Kurum bir de samimiyetsizliğin adayıdır. İki lafından biri ecdat mirası olan ama atalardan miras kalan İstanbul’a ihanet etmekten çekinmeyen, onun en değerli kültürel varlıklarını bile korumayan, ecdadı sadece seçim zamanı hamasi sözlerle hatırlayan bir anlayışın devamcısıdır. Depreme hazırlık argümanıyla aday olup İBB’nin depremde görev alacak arama kurtarma ekibi alımlarını bakanlığı süresince veto eden bir AKP memurudur.
Kurum, yeşil görmeye tahammül edemeyen, ağaç gördüğünde aklına rant gelen doğa düşmanı anlayışın da temsilcisidir. Genç yaşta TOKİ Emlak Konut Genel Müdürü olarak atanan Kurum, bu yönüyle TOKİ’nin ruhsuz binalarını inşa eden zevksizliğin de adayıdır. Dünya harikası Salda Gölü’nü perişan eden bir bürokrat olarak, İstanbul’da bir tutam ağacı da kesip parkları AVM’ye dönüştürmeye çalışan bakış açısının takipçisi, Gezi Direnişinde karşı çıkılan ne varsa onun adayıdır.
Unutmadan Kurum, AKP’li elitlerin halktan uzaklığının da somut bir resmidir. Sosyal konut projesini açıklarken, yüksek kredileri asgari ücretlilerin nasıl ödeyeceği sorusuna alay eder gibi “Biraz dişini sıkarak, biraz eşinden, dostundan borç alarak, biraz ek mesai yaparak ödeyebilirler” cevabını verebilecek kadar halkın durumundan bihaber, hatta halkın durumunu önemsemeyen bir figürdür.
Ve nihayetinde Murat Kurum, Tayyip Erdoğan’ın adayıdır. Yani Türkiye’yi hukuk yolundan tümüyle saptıran, Atatürk ilke ve değerlerini olabildiğince tahrip eden, farklı yaşam tarzlarını dışlayan ve baskılayan, yolsuzlukları kural haline getiren, devleti ahbap çavuş ilişkileriyle yöneten, halkı cepheleştirmekten siyasi kazanç uman bir geleneğin umududur.
O zaman şunu söylemekte bir yanlış yok: Önümüzdeki seçimde İstanbul halkı ya Kanal ya İstanbul diyecek. 2023 seçiminin yarattığı hayal kırıklığı ve yılgınlığın etkileri halen devam ediyor olsa da İstanbulluların 2019’da gösterdikleri sağduyuyu tekrar sergilemeleri ve iktidara sarı kartı bir kez daha göstermeleri şarttır. Çünkü İstanbul bir AKP dönemini daha kaldırmaz…