Fikret Bila
Muhalefetin üstünlüğü
Siyasette moral üstünlük muhalefet cephesinde.
İktidarla kıyaslandığında muhalefetin performansı çok daha yukarıda.
Bu performansın ulaştığı düzeyin göstergelerinden biri, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Habertürk’te Fatih Altaylı’nın canlı yayındayken Meclis Başkanı Mustafa Şentop ve Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun yayına bağlanıp kendilerini savunmaya çalışmalarıydı.
Bu ilk kez gerçekleşti ve önemli bir kırılma noktasıydı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere iktidar sözcüleri, bakanlar veya milletvekilleri muhalefet liderlerini ve muhalefeti yok sayıyorlardı. Muhalefeti sürekli suçluyorlar ancak bir canlı yayında tartışmaktan kaçınıyorlardı.
Bakanların veya iktidar milletvekillerinin muhalefet milletvekilleriyle televizyona çıkmalarına izin verilmiyor. Televizyonlarda ancak tek taraflı propaganda olanağını kullanıyorlar.
Bu kural dün gece bozuldu. Şentop ve Karaismailoğlu, televizyona bağlanıp Kılıçdaroğlu’na yanıt vermeye çalıştılar. Ancak tatmin edici bir yanıt veremedikleri gibi Kılıçdaroğlu’nun görüşlerini ve iddialarını belgeleriyle kanıtlamasına vesile oldular.
Kılıçdaroğlu’yla canlı yayında telefonla da olsa tartışmaya katılıp, kendini savunmak zorunda kalmak, CHP liderinin ne kadar etkili olduğunu kanıtlar.
Bu olayın bir başka yönü de Meclis Başkanı ve Bakan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın izni olmadan Kılıçdaroğlu’yla canlı yayına bağlanmaların mümkün olmadığı gerçeği. Bu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yok saydığı Kılıçdaroğlu’nun sözlerine canlı yayında yanıt verilmesi ihtiyacını hissettiğini gösterir. Sonuçta Erdoğan’ın da Kılıçdaroğlu’nun etkinliğini kabul ettiğine işarettir.
Demokratik geleneklere göre olması gereken Kılıçdaroğlu’nun karşısına Erdoğan’ın çıkmasıdır. Kılıçdaroğlu her fırsatta meydan okuyan bur üslupla bu daveti yapıyor. Ancak Erdoğan bu davetlere yanıt vermiyor. Bu meydan okuyan davet Kılıçdaroğlu’nu güçlendiriyor.
Meclis Başkanı ve Bakan’ın canlı yayına bağlanması mesleki açıdan da tartışıldı. Yayıncı olan bazı meslektaşlar bir genel başkanın tek başına konuk olduğu özel programa “yanıt hakkı doğdu” gerekçesiyle telefonla konuk bağlanmasının etik olmadığını vurguladılar. Altaylı, bu eleştirilere bağlantıların Kılıçdaroğlu’nun izniyle yapıldığı yanıtını verdi.
Bu, özel konuğun karar vereceği bir konudur. Tabii ki Kılıçdaroğlu, Şentop’un ve Karaismailoğlu’nun bağlanma talebini geri çevirmezdi. Hem “tartışmaktan kaçtı” izlenimi vermemek için hem iddialarını belgeleriyle yüzlerine söylemek fırsatını kaçırmamak için. Nitekim öyle yaptı; hem programa ilgiyi artırdı hem de tartışmadan galip çıktı.
Kılıçdaroğlu bununla da kalmayıp, “Şu anda Saray da bizi izliyor. Saray da bağlansın. O niye bağlanmıyor?” diyerek Erdoğan’a meydan okumaya ve O’nu televizyonda canlı yayında tartışmaya bir kez daha davet etti.
Bu olayı önemli bir kırılma noktasına dönüştüren neden, iktidar ile kontrol ettiği medya organları arasındaki ilişkiden kaynaklanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan yürütme organını tek başına temsil etmesine karşın muhalefet liderleriyle birlikte yayına çıkmıyor. Yayına sadece seçilmiş gazetecilerle çıkıyor. Yayınlar izlendiğinde Erdoğan’ı her konuda sorgulayan soruların sorulamadığı, hatta soruların ve yanıtların önceden bilindiği izlemini doğuyor.
Böyle bir iktidar-medya ilişkisinde Erdoğan veya bir bakan ve AK Parti yöneticisi canlı yayında konuşurken CHP sözcüleri veya milletvekillerinin yayına bağlanmasına olanak tanınmayacağı açık.
Örneğin Erdoğan veya bir bakan koşuşurken, CHP’den Faik Öztrak’ın, Özgür Özel’in, Engin Altay’ın, Engin Özkoç’un, Ali Mahir Başarır veya Veli Ağbaba’nın yayına bağlanması mümkün olabilir mi? Olamaz!
İşte bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun yayınına Şentop ve Karaismailoğlu’nun bağlanması eşitlik açısından eleştiri konusu oldu. Ama ben Kılıçdaroğlu’nun gelişmeden rahatsız olmadığını aksine çok memnun olduğunu gözledim. Yayından sonra tek tek yanıt veremeyeceği çok sayıda kutlama telefonu ve mesajı aldığını parti yetkililerinden öğrendim.
Neresinden bakarsanız bakın, muhalefeti yok sayan, ağır suçlamalar dışında kontrol ettikleri medyada adının bile geçirilmesine izin vermeyen iktidar, kendini savunmak için canlı yayına Meclis Başkanı ve Bakan gibi üst düzeyde iki isimle katılmak zorunda kalmıştır.
Bu muhalefetin üstünlüğünü kanıtlar.