Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Montrö Sözleşmesi hangi bakanın başını yemişti?

Tam adıyla Montrö Boğazlar Sözleşmesi, dönemin hükümetince büyük diplomatik çabalar sonucu 1936 yılında imzalanarak yürürlüğe girdi malum. O zamandan beri de Türkiye’nin en önemli kazanımlarından biri olarak varlığını koruyor. Ancak AKP hükümetinin muhafazakâr kesimlerin isteği üzerine İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesinden sonra birden, hem de farklı biçimde gündeme oturdu aniden.

İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığına da bakan AKP Genel Başkanı tarafından ortadan kaldırması "tek adam"ın benzeri uluslararası anlaşmalardan da ülkeyi çıkarabilme yetkisine sahip olduğu gerçeğini anımsattı hepimize. Tabii bu anımsamada TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un "Bir Cumhurbaşkanı Montrö'yü de feshedebilir mi?" sorusuna "teknik olarak evet" yanıtını vermesinin de payı var. Yani AKP Genel Başkanı dilerse Türkiye’yi, Montrö Sözleşmesi'nden çekebilirdi Şentop’a göre. Hayli tartışıldı mesele ülkede. Atatürk dönemine ait her kuruma, uygulamaya nefretiyle bilinen iktidarın Montrö Sözleşmesi’ni kurcalama niyetine 104 emekli amiral "sonuçlarının Türkiye’ye zarar vereceği" gerekçesiyle karşı çıktı. Bu amaçla hazırladıkları bildiriden ötürü de haklarında davalar açıldı. Biliniyor.

Kurtarıcı Montrö

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ardından iddialara göre Ukrayna Sözleşme hükümleri gereği Türkiye’den Boğaz’ı Rus gemilerine kapatmasını istedi. Savaşın patlak vermesiyle nasıl tavır alamayacağını bilemeyen hükümetin imdadına işte o beğenmediği Montrö Sözleşmesi yetişti. Uluslararası alanda tanınmış Sözleşme hükümlerini uyguladıkları için savaşan tarafların tepkisini toplamamış oldular. Şükretsinler.

İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına gelinmektedir. Türkiye tarafsız kalmıştır sözüm ona ama idareci takımında bir Nazi Almanyası hayranlığı vardır. Dönemin hükümeti, Sovyetlerin ilerlemesi sonucu yenilmesine rağmen Almanya’ya krom ihracı dahil her türlü yardımı yapmaktadır. Bu tutum İngiltere ile ABD’nin yanı sıra Sovyetler Birliği’nin de tepkisini çekecektir haklı olarak. 1944 Nisan’ında bu üç ülke Türkiye’ye bir nota vererek, Almanya’ya krom ihracının durdurulmasını ister.

Baskılar giderek artınca hükümet geri atmak zorunda kalır. 21 Nisan 1944’te Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu üç ülkenin notasına verdiği karşılıkta “bu akşamdan itibaren Almanya’ya ve mihver devletlerine (Müttefik Devletler bloğuna karşı Almanya, İtalya, Japonya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Finlandiya, Hırvatistan, Vichy Fransası, Arnavutluk, Habeşistan, Mançukuo, Tayland, Burmanya, Hindistan, Filipinler ile Irak'ın oluşturduğu blok) krom sevkiyatı durdurulacaktır. Dış siyasetimizin umdesi ve esası, İngilizlerle olan ittifak muahedesi olduğuna göre, biz bitaraf değiliz” ifadelerini kullanır.

'Hem acele hem eksik'

Ama Şükrü Saraçoğlu hükümetinin Nazi Almanyası'na hayranlığı bitecek gibi değildir. Savaş tamamen Almanya’nın aleyhine döndüğü sırada, yani 1944 sonlarında, Dışişleri Bakanlığı’nın emriyle Alman gemilerinin Boğaz’dan geçmesine izin verilir. İngiltere ile Sovyetler Birliği bunun Montrö Sözleşmesi’ne aykırı olduğu gerekçesiyle Türkiye’yi protesto ederler. İngiliz Avam Kamarası’nda Türkiye çok sert biçimde eleştirilir. İngiltere Dışişleri Bakanı Anthony Eden, Alman gemilerinin Türkiye tarafından "hem acele hem de eksik muayene edilerek" ticaret gemisi sayıldığını, oysa bunların savaş gemisi olduklarını ileri sürer. Bilindiği gibi bu durum Montrö Sözleşmesi’nin 19. Maddesindeki "savaş zamanında Türkiye savaş dışındaysa savaşan devletlerin savaş gemileri boğazdan geçemez" şartına uygun değildir. Durum dünya basınında da Türkiye aleyhine yazılara, eleştirilere, hakaretlere yol açar. İçeriden de dışarıdan da baskı büyüktür. 16 Haziran 1944’de Başbakan Saraçoğlu dünya basına şu açıklamayı yapmak zorunda kalır: "Türkiye’nin malik olduğu kuvvetler ve haklar, müttefikimiz İngiltere ve dostlarımız Sovyetler Birliği ile ABD aleyhine yalnız kullanılmamalı değil, hiç bir vakit kullanılamaz."

Başbakan, açıklamasının bir yerinde de "bundan böyle Alman gemilerinin tümü muayeneye tabii tutulacaktır" derken skandalın patlak vermesinden önce Alman gemilerinin muayene edilmediğini itiraf etmiş de oluyordu. Başbakan’ın basına açıklama yaptığı sırada Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu istifasını sunacaktır. Gelen tepkiler yüzünden görevini sürdürmesine artık olanak kalmamıştır çünkü.

Aklıma geldi, hatırlatayım istedim. Kimse "tek adamlığına" güvenip oynamaya kalkmasın Montrö ile diye.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi