Mustafa K. Erdemol
Kuran yakmak: Faşist bir eylem
Yasalar Paludan’ın arkasında
Bir faşist için herhangi bir dini, kültürü, geleneği küçümsediğini göstermenin en ilkel ama en etkili yollarından biri tüm bu kavramlarla ilgili olan sembolleri yakmaktır. Dolayısıyla İsveç’te Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kuran-ı Kerim yakan Danimarka vatandaşı faşist Rasmus Paludan’ın yaptığında şaşılacak bir şey yok. Her faşistin yaptığını yapıyor.
Ancak sanırım İsveç yasaları da onun bu eylemlerini fikir özgürlüğü çerçevesinde değerlendiriyor. Ama zaman zaman müdahale ettiğini de biliyoruz. Birkaç yıl önce İsveç’in iki kentinde gerçekleştirilmek istenen Kuran yakma girişiminde bulunanları polisin gözaltına aldığını anımsıyoruz. Demek bu sefer Kuran’ın yakılmasında bir sakınca görmemişler.
Son derece sersemce, son derece kışkırtıcı, karşı olunan dinin fanatiklerine de fırsatlar yaratacak bir eylem bu. Paludan’ın kutsal kitabını yaktığı dinin milyonlarca inananına karşı nefretinin ifadesi.
Yakmak yasak değil
İsveç’i bilemem ama Avrupa ülkelerinde kutsal olsun ya da olmasın herhangi bir kitabın yakılmasını önleyecek bir yasa yok. Dine hakaret etmeyi suç sayan yasalar varsa da uygulanmaları nadirdir bunların. ABD’de de kutsal kitapları yakmanın yasak olup olmadığı uzun süre tartışılmış, bayrak yakmak suç sayılmış ama kutsal kitapların yakılması suç kabul edilmemiştir. Portland, Oregon'daki 2020 ayaklanmaları sırasında protestocu gruplar (Amerikan bayraklarının yanı sıra) yığınla İncil yakmışlardı.
"Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme"nin (MSHS) 19. ile 20. Maddeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin de (AİHS) 10. maddesi, hem ABD hem de AB tarafından kabul edilmiştir. Din özgürlüğü haklarını kapsayan bu maddeler dini özel bir mesele olarak görür, kamu düzeni ile ulusal güvenliği bozabilecek durumlar haricinde herhangi bir nefret söylemi eylemini yasaklamak için devlet destekli müdahaleler içermez. Dolayısıyla Paludan dilerse ABD’de ya da başka bir ülkede de Kuran başta olmak üzere dilediği dini kitabı yakabilir. Belli ki Paludan İsveç’te de olduğu anlaşılan toleransa güvenerek gerçekleştirmiş yediği haltı.
NATO‘da yer alıp almaması beni ilgilendirmemekle beraber, İsveç‘in üye olmak için onayına ihtiyaç duyduğu Türkiye’yi ısrarla karşısına alması nasıl açıklanabilir bilmiyorum. Bildiğim, protesto özgürlüğü ileri sürülerek açıklanamaz olduğu. Diledikleri zaman bu tür eylemleri önledikleri biliniyor çünkü. Türkiye’nin tepkisi sert oldu tabii. Öyle ki Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İsveç Savunma Bakanı Pal Jonson’un Ankara ziyaretini iptal ettiklerini duyurdu. (İsveç tarafı iptal değil erteleme olarak açıkladı gelişmeyi).
Tarihteki ilk yakma
İslam dünyasında diğer dinlerin kitabını yakmak asla rastlanmış bir durum değil. Haliyle Kuran’a yapılan bu saldırıya tepkinin büyük olması çok doğal. Oysa diğer kitaplı dinlerin hüküm sürdüğü yerlerde kutsal kitap yakılmasına rastlanır. Tarihte kayıtlara geçen ilk kutsal kitap yakma eyleminin Kral Yehoyakim’in Yeremya’nın tomarlarını keserek ateşe atması olduğu söylenir.
Sonuçta Hollanda’da Kuran karşıtı aşırı sağcı Geert Wilders ile daha önce Kuran’ı yakmaya çalışan ABD’li rahip Tery Johns gibi Paludan da “Kuran’ı terörün kaynağı” gibi göstererek eylemlerine/söylemlerine haklılık kazandırmaya çalıştılar hep. Buna inanan ciddi bir kesim olduğu da maalesef doğrudur.
Bu tür eylemler, hedeflenen dinlerden hiç birinin ilkelerini ya da temel esaslarını değiştirecek değil. Dolayısıyla Müslümanların da kitaplarına inanmalarını engellemez. Bunları bu faşistler de bilir. Ama nefretlerine karşı öfke duyulmasını, bu öfkenin toplumsal, giderek dini karşıtlıklar çıkarmasını ister gibi bir tutumları var. Başkasının kutsalına vurarak kendi kutsallarının takipçilerini de ırkçı, faşist hale sokuyorlar. Bu nedenle adı geçen figürlerle benzerlerine karşın çıkan çok sayıda Hıristiyan da var elbette.
Dünya faşistlerden, ırkçılardan kurtulmadıkça bu tür saçmalıkları göreceğiz.
Görüldükleri yerde ezilmeliler.