Şahin Aybek
Kaynak MEB’e, kaymak kime?
“Okullar temizlenemiyor, güvenlik görevlisi görevlendirilemiyor, taşımalı uygulaması azaltılıyor, zorunlu öğretim çağındaki çocukların takibi yapılmıyor, yaygın eğitim kursları durduruluyor, öğretmen atanamıyor. Bütün bunlar ise eğitim yönetiminin eğitimci olmayan yöneticiler marifetiyle savrulduğunu göstermektedir.”
“Zorunlu öğrenim çağındaki üç buçuk milyon çocuğumuzun “okullu olmaması” ve devam takibi yapılmaması başlı başına eşitsizliktir. Yakın zamanda yapılan açıklamaya göre iki buçuk milyon gencimiz “ ne eğitimde-ne de işte” yani mesleki yeterliliği olmayan, üretemeyen, umutları azalmış, ne yapacağına dair seçenek sunulamayan iki buçuk milyon genç yurttaşımızdan söz ediyoruz.
Eğitimci Yaşar Sezgin ile eğitimimizin önemli sorunlarını konuştuk.
HOCAM BÜTÇEDEN EN BÜYÜK PAYI MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI MI ALDI?
“2025 yılı bütçe görüşmelerinde, bütçeden en büyük payı MEB aldı.” diyor Sayın Yusuf TEKİN. Tahsis edilen ödenek olarak nicel anlamda doğru gibi görünse de ödeneğin ne kadarının, MEB’in görev alanındaki sorumluluklara harcandığı sorusu cevapsız kalıyor. Çünkü MEB bütçesinden ne kadarını Maarif Vakfına, ne kadarını diğer protokol yapılan vakıflara aktarıldığı ve okul-eğitim kurumlarına ne kaldığı bilinemiyor!
Bilinen iki şey var: 1) Vakıflara ve Maarif Vakfına aktarılan ödenek her yıl orantısal olarak artış gösteriyor.2) Ödenek o kadar az kalıyor ki; okullar temizlenemiyor, güvenlik görevlisi görevlendirilemiyor, taşımalı uygulaması azaltılıyor, zorunlu öğretim çağındaki çocukların takibi yapılmıyor, yaygın eğitim kursları durduruluyor, öğretmen atanamıyor.
Hocam hazır Bakandan bahsetmişken, Sayın Bakan Türkiye Yüzyılının inşası ile ilgili neler söylemişti?
“TÜRKİYE YÜZYILI” MEB’de YAPILAN ve YAŞATILANLAR İSE?
Bakan Yusuf TEKİN, görevi devir alma konuşmasında, (Türkiye Yüzyılını inşasının yapılacağı yer Millî Eğitim Sistemidir ” demiştir. Görevinin on sekizinci ayında yapılanlara bakıldığında ise; ya Türkiye Yüzyılı yanlış bir uygulama ya da MEB-Yusuf TEKİN Türkiye Yüzyılını yanlış uyguluyor sonucu çıkmaktadır. Şöyle ki; eğitim yönetiminde tek adam yaklaşımı görülmekte, Maarif Müfredatı, Öğretmenlik Meslek Kanunu, Atamalar- Özel Sektör Öğretmenleri, TTK-9’da değişiklik, Mesleki Eğitim, İmkân ve Fırsat Eşitliği konuları başta olmak üzere eğitime dair hiçbir konuda olumlu gelişme olmadığı gibi mevcut durum dâhil geriye gitmektedir.
HOCAM EĞİTİM YÖNETİLİYOR MU-SAVRULUYOR MU?
Seksen beş milyon yurttaşımızın tamamı hizmet veren MEB, eğitim paydaşları ile iletişim halinde ORTAK AKIL ile yönetilmesi gerekir iken, tek adam anlayışı olarak “Ben yaptım, oldu.” mantığı ile yönetilmeye çalışılmakta ancak yurdumuzun dört bir köşesinde EĞİTİMİN-MEB’in varlığı hissedilememektedir. Çünkü Köy okulları kapalı, yaygın eğitim kursları durmuş, taşımalı eğitim uygulaması azaltılmıştır. Bunlar yapılsa dahil daha vahim durum ise bakanın atmış beş bin ihtiyaç var dediği, yüz bin ücretli ve DİB personeli ve vakıf elemanları ile ihtiyacın en az yüz altmış beş bin öğretmen olduğu dönemde yirmi bin öğretmen ataması henüz yapılamamıştır.
Atama sürecindeki mülakat haksızlıkları (bakanın ifadesi ile bin yüz öğretmen) vicdanları sızlatmaktadır. Bütün bunlar ise eğitim yönetiminin eğitimci olmayan yöneticiler marifetiyle savrulduğunu göstermektedir.
HOCAM ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU İLE NE OLUYOR?
1793 Millî Eğitim Temel Kanunda “ Öğretmenlik uzmanlık mesleğidir” denilirken ve Eğitim Fakültesi mezunları öğretmen olarak atanırken, şimdi eğitim fakültesi mezunu öğretmenlere ÖMK ile Eğitim Akademisi adı altında iki yıllık bir ara dönem ile EF mezunları öğretmen adayı durumuna düşürülmüştür.
Ayrıca Eğitim Fakültesi mezunları ile birlikte 40-60 saatlik formasyon sertifikası alanlarda buraya başvurabilecek ve başarılı sayılabilecektir. Bu ise öğretmenlik meslek niteliğinin zayıflatılması sonucuna varacaktır. Hali hazırdaki ücretli kişiler ile DİB personeli ve vakıf elemanları ile eğitim-öğretimde gerileme hızlanmıştır.
ÖMK ile öğretmenlerin (özellikle özel sektörde çalışanların) hakları güvence altına alınmadığı gibi hak kayıpları ve mesleki yeterlilik karmaşası yaşanmıştır. Oysa MEB-TTK 9 nolu kararına yapılacak bir ekleme ile EF mezunları birinci öncelikli atanacak konuma getirilmeliydi.
Öğretmen yetiştirmede EF güçlendirilmeli, mesleki EF/ler yeniden açılmalı, Öğretmen Okulu-Öğretmen Liseleri ile mesleki yetiştirmeye ortaöğretimden başlanmalıdır.
HOCAM EĞİTİMDE BU KADAR OLUMSUZ BİR TABLO VARKEN EĞİTİMDE İMKÂN VE FIRSAT EŞİTLİĞİ VAR MI?
Zorunlu öğrenim çağındaki üç buçuk milyon çocuğumuzun “okullu olmaması” ve devam takibi yapılmaması başlı başına eşitsizliktir. Bunun yanında MEB’in ortaöğretimde ki okulların % 10 “nitelikli” tarif etmesi %90’ın ise “niteliksiz” anlamı ile eşitsizliktir. Kapatılan köy okulları, yetişkin yaygın eğitim kurslarının durdurulması, taşımalı uygulamalarının azaltılması eşitsizliktir. Eğitim yapılarının kullanım tercihi nedeni ile ikili öğretim eşitsizliktir. Milyonlarca öğrencinin derslerine ücretli kişiler ile DİB personelinin ve vakıf elemanları ile derse girilmesi eşitsizliktir. Okul Sporları Federasyonunun kapatılması eşitsizliktir.
MESLEKİ EĞİTİM, MESLEK KAZANDIRIYOR MU?
Çocuklarımızın ilgi, istek, yetenek ve becerilerine göre meslek kazanması sağlanmalı iken, 3308 Mesleki Eğitim Kanunu uygulanmaması nedeniyle öğrenciler yeterlilik bilgi ve deneyim ile mezun olamamaktadır. Şimdiki durumdan çocuklar ucuz iş gücü olarak değerlendirilmekte fakat öğrencinin üstün yararına göre liyakati oluşmamaktadır.3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu tam olarak uygulanmalıdır.
HOCAM ÖNEMLİ KONULARDAN BİRİ DE MAARİF MÜFREDATI.BU MÜFREDAT EĞİTİME NE GETİRİR-NE GÖTÜRÜR?
Millî Eğitim Bakanı Sayın Yusuf TEKİN Maarif Müfredatını (On yıllık uzun soluklu bir çalışmanın ürünü) olarak lanse etmiştir. (On yılın beş yılında MEB’de olmadığını bir tarafa bıraksak bile) bu çalışmanın Eğitim Bilimcilerle birlikte hazırlanması, geliştirilmesi gerekirken son bir yılda kimlerle nasıl hazırlandığı bilinmeden uygulamaya konmuştur. Çağdaş, bilimsel gelişmeleri içeren süreklilik gösteren bir yapılanma olması gerekir ise de, bunların hiç biri yoktur. Uygulanmaya başlanan müfredatın amacı, hedefi, nitelikleri, sonuçları vb. konular izaha muhtaçtır.
BÜTÜN BUNLARA BAKTIĞIMIZDA GENÇLİK NASIL ETKİLENİYOR?
Yakın zamanda yapılan açıklamaya göre iki buçuk milyon gencimiz “ ne eğitimde-ne de işte” yani mesleki yeterliliği olmayan, üretemeyen, umutları azalmış, ne yapacağına dair seçenek sunulamayan iki buçuk milyon genç yurttaşımızdan söz ediyoruz. Şimdilik sayıları bu kadar, ayrıca iki milyon üniversite mezunu işsiz gençlerimiz var! Sonuçlardan bir örnek verecek olursak, 2022’ den bu yana her yıl evlenen kişi sayısı, boşanan kişi sayısından az!
Eğitim yalnızca eğitim değildir, GELECEĞİMİZDİR. Önlem alınmazsa şimdiki çocuklarda bu gruba dahil olacak TÜRKİYE HEPİMİZİN-EĞİTİM HEPİMİZİN.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...