Fikret Bila (p)
İmamoğlu'nu engellerse yine iktidar kaybeder
Halkın iradesini iptal ettirip İstanbul seçimini yenileten iktidar, bu yanlış kararının bedelini sandıkta ödedi.
Sandıktan çıkan ilk kararı beğenmedi, halkla inatlaştı, daha büyük kaybetti.
23 Haziran’dan sonra yaptığı uygulamalar sandıktan ikinci kez daha büyük farkla çıkan kararı da tanımak istemediği yönünde işaretler veriyor.
Eğer iktidar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mensur Yavaş’ı ve diğer CHP’li belediye başkanlarının çalışmalarını engellerse, kuşku yok ki, -İstanbul’da görüldüğü gibi- ilk seçimde daha büyük kaybedecektir.
HALKIN MESAJI KUCAKLAŞMA
İktidar, iki kez yapılan İstanbul seçimleriyle birlikte 31 Mart yerel seçim sonuçlarını incelerse, halkın, iktidarın kavgacı dilini değil, muhalefetin kucaklayıcı dilini tercih ettiğini görecektir.
Halk, Millet ittifakı adaylarının uzlaşmacı, kucaklayıcı söylemini destekledi ve yerel iktidarı bu söyleme sahip olan muhalefete verdi.
İktidarın kavgacı, kutuplaştırıcı söylemini ise reddetti.
Sandık sonuçları bunu çok net biçimde kanıtlıyor.
İktidar aynı hatayı sürdürüyor.
ENGELLEME GİRİŞİMLERİ
İmamoğlu’nun, İstanbullular lehine atacağı adımların, sorunların çözümüne ilişkin girişimlerinin bakanlık ve Belediye Meclisi çoğunluğu tarafından engellenmesi yönünde ilk işaretler geldi.
Örneğin, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ndeki çalışmalar nedeniyle oluşan trafik sıkışıklığını aşmak için, Ekrem İmamoğlu, Ulaştırma Bakanlığı’na Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün geçiş ücretlerinin düşürülerek traifiğin bu köprüye yönlendirilmesi önerisinde bulundu. Yerinde bir öneriydi. Ancak bakanlık bunu reddetti.
İstanbulluların bir sorununu çözmek için yapılan bu öneriyi, sırf belediye başkanı CHP’li diye reddetmek yetkiyi siyasi amaçla kötüye kullanmaktır.
Bu tutum iktidara bir şey kazandırmaz, ancak kaybettirir.
İktidarın, bu uzlaşmaz tutumu halkın sandıkta verdiği kararla zıtlaşmayı ikinci kez sürdürme anlamına gelir.
İktidar İmamoğlu’nu engellemekle de yetinmedi. Seçimlerde Millet İttifakı’nın kazanmasına önemli katkıda bulunan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında yıllar önce attığı twit mesajları nedeniyle, 2016’da başlattığı soruşturmayı tekrar canlandırıp ceza kesmeye girişmesi de bir başka büyük hatadır. Bu girişim de iktidarı halkın mesajını almamak için direndiğini gösterir.
Seçilmiş siyasetçileri yargıyı kullanarak baskılamak, çalışamaz hale getirmek, cezaevine göndermekle tehdit etmek iktidarın son yıllardaki alışkanlığı haline geldi. Ancak, bundan bir sonuç alamadığı da ortaya çıktı.
İKTİDARIN İKİ HATASI
İYİ Parti Lideri Meral Akşener hakkında soruşturma açmak, yeni parti kurma girişiminde bulunacak eski yol arkadaşları hakkında aynı yola başvurmak, iktidarın tıkandığının göstergesidir ki, bu politika iktidara hiçbir şey sağlamayacaktır.
İktidarın engelleme politikası izlemesi birinci hatasıdır.
İkinci hatası yargı üzerinden cezaevi yolunu göstererek, tehdit politikasını sürdürmesidir.
Bu iki politikada ısrar, Türkiye’de, sadece yargıya değil, iktidara da güveni hızlı bir şekilde aşağı çekmektedir.
“Oy için her yol mubahtır” yaklaşımı iktidar için çok ciddi inandırıcılık sorunu yaratmıştır.
İkinci seçim kampanyasında oyların çalındığı iddiasının, boş olduğu bilindiği halde sürdürülmesi, İmamoğlu’na karşı yürütülen gerçek ötesi iftira niteliğindeki iddialar, teröristbaşı Öcalan’dan mektup alınması, kardeşi terörist Osman Öcalan’ın TRT’de konuşturulması konusunda iktidarın açıklamaları inandırıcılıktan çok uzaktır.
Sadece açıklamaları değil uygulamaları inandırıcı değildir.
İktidarın İstanbul’un yenileme seçimlerinden sonra, Osman Öcalan’ın TRT’ye nasıl çıkarıldığına ilişkin İYİ Parti’nin verdiği önergeyi Meclis’te reddetmesi, büyük çelişkidir. İYİ Parti Lideri Akşener hakkında FETÖ soruşturması açılmasının gerekçesi de, CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu hakkında açılan soruşturmanın gerekçesi de kamuyounda inandırıcı bulunmamıştır.
İktidar devlet gücüyle muhalefeti bastırmaya devam ederse, sandıktan daha ağır bir yenilgiyle çıkacaktır.