İsmail Saymaz
Helalleşmeye Kahramanmaraş katliamından başlayalım
Avukat Seyit Sönmez, Kahramanmaraş katliamına ilişkin dava dosyasına ulaşabilmek için 10 yıldır mücadele veriyor. Altı başvurusu özel hayat ve devlet sırrı gerekçeleriyle reddedildi.
Fakat ne Sönmez, başvuru yapmaktan...
Ne de ben O'nun mücadelesini yazmaktan usandık.
Dün telefonuma baktığımda Sönmez'den gelen şu mesajı gördüm:
"Maraş'ta devlet sırrı kararı iptal!"
Nasıl sevindim, bilemezsiniz.
"Kararı gönder ki yazayım" dedim.
Şöyle yanıt verdi:
"Ağlamam geçsin de..."
Kanlı Maraş
Kahramanmaraş'ta 44 yıl önce bu toprakların en acımasız kıyımlarından biri yaşandı. Türkiye'nin iç savaşa sürüklendiği yıllardı.
İktidarda CHP vardı.
Başbakan Bülent Ecevit, sokak terörü ile yıkılmak isteniyordu.
Alevi ve Sünnilerin iç içe olduğu şehirler böylesi bir provokasyon için ilk adreslerdi.
Kahramanmaraş'ta 19 Aralık 1978'te kışkırtılmış topluluklar Alevi mahallelerine saldırdı. Yedi gün süren vahşette 111 kişi öldürüldü. Yüzlercesi yaralandı. Kahramanmaraş Davası, 1980'den itibaren Adana Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No'lu Askeri Mahkemesi’nde görüldü. 804 sanığa dava açıldı. 29'una idam, yedisine müebbet, 321 kişiye 24 yıla kadar hapis verildi. İdamlar uygulanmadı. Sanıklar 1991 yılında salıverildi.
10 yıldır başvuruyor
Avukat Seyit Sönmez, kıyımın meydana geldiği Yörükselim Mahallesi'nde 1979 Kasımında doğdu. Kıyım öyküleriyle büyüdü.
Sönmez, 2012'de Kara Kuvvetleri Komutanlığına (KKK) başvurarak, katliamla ilgili çalışma yaptığını, dosyanın kopyasını almak istediğini belirtti. KKK, avukatlık vekaleti olmadığı için örneğin verilmeyeceğini kaydetti.
Bir yıl sonra Sönmez, katliamda öldürülen Hacı Bektaş Bozkurt ve Cemal Bayır’ın yakınlarından vekaletname alıp başvurdu.
KKK, dosyanın 165 klasörden oluştuğunu, belirlenecek tarihte dosyayı inceleyebileceğini, bankaya sayfa başına 0,846 kuruş yatırması halinde örnek alabileceğini belirtti.
Sönmez, 2 Eylül 2013'te iki subay eşliğinde dosyayı inceledi.
Ancak bu ilk ve son olacaktı.
İlk gerekçe: Özel hayat
Sönmez, 17 Ekim 2013’te KKK’ye başvurarak, fotokopi ücretlerinin hesaplanmasını istedi. Bir yıl önce fotokopiye izin veren KKK, bu kez çark etti.
“Maktul yakınının davanın tarafı olmadığından dosyayı incelemenize, tutanak ve örnek almanıza imkân yoktur” denildi. Çok sayıda sanık, tanık ve mağduru ilgilendiren evrakın bulunduğu belirtilerek, “Açıklanması hâlinde kişilerin özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, mesleki ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgiler içeren ifade, beyan ve belgeler bulunabileceği” ileri sürüldü.
Devlet sırrı
Sönmez bu kez, davanın sanıklarından Ali Karahan’dan vekalet alıp 10 Ocak 2017’de beşinci başvurusunu yaptı. KKK de bahane mi yoktu? Bu sefer Karahan ve beş sanığın beraat etmelerini red için gerekçe gösterdi.
Dosyanın 221 klasörden oluştuğunu anlatan KKK, “Özel hayatın gizliliğini ihlal edebilecek ve devlet sırrı niteliğinde değerlendirilebilecek belge ve bilginin bulunması ihtimali” nedeniyle dosyanın verilmeyeceğini kaydetti.
KKK, durup dururken 'devlet sırrı' damgası vurdu.
Ayrıca 2012'deki ilk başvuruda 165 olduğu bildirilen klasör sayısı, nasıl olabiliyorsa, beş yılda 221'e çıkmıştı.
Açıklanabilir bilgilere bakabilir
KKK, sanığın beraat etmiş olmasını gerekçe gösteriyorsa Sönmez de mahkum olanını bulurdu. 14 yıl hapis cezası alan Ali Murat Çağlar adına 3 Kasım 2020'de KKK'den dosyanın örneğini istedi. KKK, yine geri çevirdi.
Gerekçe olarak, devlet sırrı niteliğindeki belgelerin mahkeme hakimi ya da heyetince incelenebileceğini gösterdi.
Sönmez, Ankara 12. İdare Mahkemesi'nde itiraz etti.
Mahkeme, 24 Şubat 2022'de itirazı haklı buldu.
Kararda, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklı bilgiler ile açıklanabilir nitelikteki evraklar birlikte bulunuyor ve birbirinden ayrılabiliyorsa, birinci grup çıkarıldıktan sonra başvuranın bilgisine sunulabileceği belirtildi.
Kararda şöyle denildi:
"Dava dosyasının gizlilik dereceli ve açıklanması yasaklanan bilgilerin çıkarıldıktan sonra davacının bilgisine sunulması gerekirken, dosya inceleme talebinin reddinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır."
Sönmez, dosyanın örneğini almak için KKK'ye başvurmaya hazırlanıyor.
Diyor ki:
"Son davam reddedilseydi ömrümün sonuna kadar başvuru yapacaktım. Devlet sırrı gerekçesiyle bir dosyanın avukata verilmemesinin dünyadaki tek örneği mahkum edilmiş oldu."
Kahramanmaraş Davası üzerindeki sis perdesi bir avukatın 10 yıllık inadı sayesinde kaldırılıyor.
Böyle mi olmalıydı?
Türkiye Cumhuriyeti, adaleti sağlaması, kurbanların ve mağdurların ailelerinden özür dilemesi, katliam anısına müzeler kurup anıtlar dikmesi gerekirken, dava dosyasını özel hayat ve devlet sırrı bahanesiyle sakladı.
Hangi evrak ve bilgiler var ki, öğrenilmesinden bu kadar korkuluyor?
Kahramanmaraş Davası, bütün evraklarıyla halka açılmalıdır.
Helalleşmeye Kahramanmaraş'tan başlayabiliriz.
Halkın yüzde 83.8'i Rusya'nın Ukrayna işgalini onaylamıyor
Rusya ve Ukrayna müzakere heyetleri bugün saat 10.30'da İstanbul Dolmabahçe'deki Cumhurbaşkanlığı Ofisi'nde buluşuyor.
Türkiye, Suriye'de sürüklendiği hatayı Ukrayna'da yinelemiyor. Rusya'nın Ukrayna'daki işgalini Birleşmiş Milletler nezdinde kınarken, savaşın aktif tarafı olmaktan uzak duruyor. Doğrusunu da yapıyor. Türkiye, iki komşusuyla diyalog kapısını açık tutarak, müzakere masası kuran ülke ünvanını kazandı.
Bu arada Türk kamuoyu Karadeniz kıyısındaki işgal ve savaşı yakından takip ediyor.
MetroPoll Araştırma, Mart ayındaki çalışmasında vatandaşlara Rusya-Ukrayna savaşını soru olarak yöneltti.
Katılımcılara "Ukrayna'nın Rusya tarafından işgal girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?" diye soruldu. Yüzde 83.8'i onaylamadığını, yüzde 12.2'si haklı bulduğunu söyledi. CHP'liler yüzde 92 ile en çok karşı çıkan grubu oluşturuyor.
"Ukrayna-Rusya savaşında Türkiye ne yapmalı?" sorusuna karşılık yüzde 72.9'u tarafsız kalması, yüzde 19.1'i Ukrayna'yı ve yüzde 2.5'i Rusya'yı desteklemesi gerektiğini kaydetti.
Halkın kiminle dayanışması gerektiğini de soruldu. Yüzde 45.5'i Ukrayna ile, yüzde 14.8'i ise Rusya ile dayanışmasını savundu.
Yüzde 39.7'si de yanıt vermedi.