halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz, CHP lideri Özgür Özel ile konuştu... Özel: "Buyursunlar, röntgeni inceleyelim"

CHP lideri Özgür Özel’in evinde merdivenden düşüp ayağından yaralanması, tartışmalara yol açtı.

Kimi FETÖ’cü hesaplar Özel’in silahla vurulduğunu, kimileri de alkol aldığı mekandan ayrılırken ayağının kırıldığını ileri sürdü.

Özel, iddialara yanıt vererek, “Kendisini muhalif ve Atatürkçü olarak sayan ve FETÖ'cülerin peşinden koşan arkadaşlara diyorum ki ‘Buyursunlar, Ankara’dayım, gelsinler, inceleyelim röntgeni” diye konuştu.

Özel, Hacı Bektaşı Veli’yi anma törenlerinde Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşmayı üzerine almadığını belirterek, “Siyasi bir mesaj verme kaygısı varsa yeri Hacıbektaş değil” dedi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas tarafından davet edildiğini belirten Özel, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde bu ülkeyi ziyaret edebileceğini söyledi.

İşte, Özel ile söyleşimiz:

- Kaza nasıl oldu?

Manisa’da evde ahşap merdivende iki - üç basamak kala topuk üstü düştüm. Yani, üç basamak vardı. Topuğum üçüncü basamağı sıyırdı. İkinci basamağa gelince kendimi kurtarayım diye topuk üstü zıpladım. Sol parmak üstüne zemine basınca tık etti. Baktım, şişti. Buz koyduk. Ortopedist arkadaşımı aradım. Dedi ki “İki saatte bir buz yap, yarın film çektir. Kırık gibi gözükmüyor. Ya çatlak ya doku zedelenmesi.”

Ertesi gün Ankara'ya geldim, hastanede filmimi çektiler. e-Devlet’te işli filmim. Sağlık sisteminde filmler var. Devlet de bakabilir, isteyen doktor da.

FETÖ’cüler bana Ergenekon ve Balyoz’dan beri gıcıklar. Bize her fırsatta saldırıyorlar. Birisi yazmış “Özel kurşunla yaralandı.” Sonra da abuk sabuk, aklı sıra muhalif tipler var ya, bize muhalif. Onlar bir şeyler yazmış. Lüzumsuz…

Onu bırak, şöyle yazıyorlar: Etimesgut Belediye Başkanı Erdal Beşikçioğlu ve Veli Ağbaba ile bara gitmişiz. Barda belediye başkanı bir masaya kart yollamış. Kart yanlış masaya gidince adamlar bize saldırmış. Ben kaçarken ayağım kırılmış!

15 Ağustos 2013’ten itibaren düzenli gittiğimiz kafe var. Oraya bile gitmedim. Çünkü genel başkanım artık. Laf olur, provokasyon olur.

Canımı FETÖ'cüler sıkmıyor da kendine CHP’li ve Atatürkçü diyenler peşine takılıyor, o canımı sıkıyor.

Kendisini muhalif ve Atatürkçü olarak sayan ve FETÖ'cülerin peşinden koşan arkadaşlara diyorum ki “Buyursunlar, Ankara’dayım, gelsinler, birlikte inceleyelim röntgeni. Ya da doktor bulsunlar, röntgeni incelesinler, kurşun mu varmış, kırık mı. FETÖ’cülerin peşini bıraksınlar, gelsinler, röntgene baksınlar. Ankara’dayım, kapım açık.

-Bacağınızla ilgili durum ne?

Çatlakla kırık arası. Kendi kendine iyileşecek. Doktor “Az yürüyüp ayağını yukarı kaldırır mısın?” dedi. Dedim ki “Hacıbektaş’a, fıstık mitingine, Karakucak güreşlerine gideceğim.” O zaman dedi ki “İnce alçı yapacağım.” On gün alçı olacak. Beşinci günündeyiz. Asfalt ayakkabısı gibi bir şey var. Onunla gezip duruyoruz.

Hacı Bektaş-ı Veli’yi anma töreninde Kılıçdaroğlu'nun konuşması size ve İmamoğlu’na mesaj olarak yorumlandı. Açıkçası üstüme alarak, anlam arayarak dinlemedim. Söylediği sözlerin kendi içinde anlam bütünlüğü var. Siyasi bir mesaj almak için de vermek için de yanlış bir yer orası. Öyle birşey yapacaksak sana röportaj veririz, öbürünün TV kanalına çıkarız. Ama siyasi bir mesaj verme kaygısı varsa onun yeri Hacıbektaş değil. Siyasi konuşmalar yaparsak Hacıbektaş der ki “Burada ne işiniz var? Ben herkesi çağırıyorum, siz ne yapıyorsunuz!”

- Sizin de siyasi mesajınız oldu. Vefadan yola çıkarak, CHP’yi iktidar yapacağınızı söylediniz. Bu ihtiyacı neden hissettiniz?

Hacıbektaş vefanın başkenti. İnsanlar 700 yıldır Hacıbektaş’a vefalarını iletmeye gidiyor. Bir de vefa tartışmaları var. Kemal Bey'in kimliği üzerinden bir takım şeyleri köpürten kötü niyetli bir ekip sürekli vefa, vefasızlık, hançer, bilmem ne… O yüzden dedim ki “Vefanın başkentinden söylüyorum, hem Atatürk’e hem Kemal Bey’e vefa gösterilecekse partilerini iktidar yaparak göstereceğiz.”

Bir de sehpa krizi çıkarıldı. “Neden Özel ve İmamoğlu'nun sehpası var, Kılıçdaroğlu'nun yok?” deniyor.

Hacıbektaş Belediye Başkanı'na sormak lazım. Organizasyonunu o yaptı. Ben protokolde bana gösterdiği yere oturdum. Sehpa, ayağım kırık olduğu için bana engeldi. Keşke sehpayı dert edenler onu önümden çekseymiş. Dönüşte takıldım, az daha düşecektim.

- Filistin'e gidecek misiniz?

Biliyorsunuz, ayağım kırılmasaydı Mahmut Abbas'ı dinlemeye gelecektim, gidemedim. Grubumuz tam kadro oradaydı. Nezaket gereği Abbas'ı aradık. Dedik ki “Abbas’la görüşmek isteriz.” Onlar da dediler ki “Şimdi döndüler.”

Biz cumartesi talepte bulunduk. Pazar saat 18.30'da “Resmi bir görüşmeyi kendisi de yapmak istiyor” dediler. Toplam 25 dakika süren bir görüşme oldu.

Konuşmasından memnuniyet duyduğumu, onları desteklediğimizi, gerek Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı olarak gerek yurt dışında yaptığım temaslarda Filistin’e duyarlı olduğumu ifade ettim. Dedim ki, “Filistin'e gelmek istiyorum. Olumlu cevap verilmişti, tarih verilmemişti. Bizi uygun bir tarihte kabul ederseniz, gelmek isteriz.”

Kendisi söz aldı, şöyle dedi:

“Grubunuz beni eksiksiz ayakta karşılayıp ayakta uğurladı. Bu benim için çok önemli. CHP'yi Ecevit'ten beri biliriz. Yaser Arafat ile Ecevit'in kurduğu ilişki kıymetli. İlk dış temsilciliklerimizden birisi Arap coğrafyası dışında Türkiye’de Ecevit zamanında açıldı. Ecevit'ten sonra siz Filistin'e karşı inanılmaz bir ilgi gösterdiniz. Sosyalist Enternasyonal’de, Almanya’daki konuşmalarınızın hepsini takip ettim. 119 ülkenin sol liderlerine yazdığınız mektubu biliyorum. Önümde örneği var. Bu süreçte Filistin'in batıya açılan penceresi oldunuz. Bizim derdimizi anlattınız. CHP genel başkanının randevu isteyip de alamamasını kabul edemem. Siz istememelisiniz. İkinci vatanınız olan Filistin'e ne zaman gelecekseniz, gününü bildirmelisiniz. Bize burada sizi ağırlamak düşer. Tarihi siz belirleyin’ dedi.”

Teşekkür ettim. Dedim “Sağlık durumuma göre 10 gün içinde bu alçıdan kurtulacağım. İlk fırsatta gelmek istiyorum.”

-Tarihi belli mi?

Tüzük Kurultayı’ndan önce gitmek istiyorum.
9 Eylül'den önce.
Hatta ağustos sonu, eylül başında. 30 Ağustos'ta Dumlupınar var. Mesela 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde gidebilirim.

-Tüzük Kurultayı’nda hangi başlıklar olacak?

81 il başkanının verdiği görevliler, iki milletvekili ve üç Parti Meclis üyesi çalışıyor. Ben gelecek hafta önceki genel başkanları ziyaret ederek, görüşlerini alacağım. Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Murat Karayalçın'la biraraya gelip değerlendireceğiz. Kemal Bey'e ayrıca gideceğim. Önerilerini alacağım.

Parti içi demokrasiyi genişletecek, dijital demokratik katılımın önünü açacağız. Kamuoyunun memnun olduğu adayın doğrudan adaylaştırılması, aksi durumda anketler ve örgüt yoklamasının olması…

Genel seçimde genel başkana verilen belli sayıda milletvekilini belirleme yetkisini kadın ve gençlik kolları ile paylaşmayı düşünüyorum

Ön seçim konusunu Tüzük’te güvence altına almayı ve “İttifak varsa ön seçim yok” maddesini kaldırmayı düşünüyorum.

Milletvekilleri ve genel başkanın görev süresiyle ilgili sınırlanma olacak mı?

Kendim zaten söyledim, “Partiyi iktidar yapmazsam kurultaya götürürüm, aday olmam” diye. Bir genel seçimde başarılı olamayan genel başkanın partiyi kurultaya götürmesini öneriyorum. Milletvekilleri için iki ya da üç dönemle ilgili kısıtlamayı benimsemiş durumdayız. İki mi olacak, üç mü, onu konuşacağız. Ama önseçimden çıkanlar için dönem sınırlamasına gerek yok.

Erdoğan ile Yerlikaya arasında Mustafa Çalışkan krizi mi çıktı?

16 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayınlanan Emniyet Müdürleri Atama Kararnamesi’ndeki en beklenmedik karar Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız’ın Bursa Valisi Mahmut Demirtaş ile yer değiştirmesi oldu.

Ayyıldız, en kısa süreli Emniyet Genel Müdürleri arasına girdi.

Atandıktan yalnızca 14 ay sonra görevden alındı.

Ayyıldız’ın yerine Yerlikaya’nın dönem arkadaşı Demirtaş, bu göreve getirildi.

İçişleri Bakanlığı kaynakları, “Bakan Bey hızlı hızlı yol almak istiyor. Ayyıldız çok yıprandı, fiziken yorgun düştü. Ancak dargınlık yok. Hepsi Bakan Bey’in dostları” diyor.

Ancak Ayyıldız’ın karardan ötürü üzgün olduğu belirtiliyor.

Veda mesajındaki “Hakkın ve hukukun üstünlüğünü gözetmenin gayreti içinde olduğumu ifade etmek isterim” cümlesi, kırgınlığa yoruluyor.

Emniyet Özel Hareket Dairesi Başkanı Süleyman Karadeniz’in Bahçeli’nin elini öptüğü gün fotoğrafa giren isimlerden biri, Ayyıldız’dı. Bahçeli’nin arkasında duran Ayyıldız, gülümserken görülüyordu. Bu fotoğrafın Yerlikaya’yı kızdırdığı iddia ediliyor.

MHP’yi ve Soylu’yu kızdıran atamalar

Öte yandan MHP’nin Samsun Emniyet Müdürü Ömer Urhal’ın Emniyet Genel Müdür Yardımcılığına getirilmesine, Kütahya Emniyet Müdürü Hakan Sıralı’nın merkeze çekilmesine tepkili olduğu ileri sürülüyor.

Eski Bakan Süleyman Soylu’ya yakın isimlerden eski Koruma Daire Başkanı Tolga Yılmaz, Pekin’e; Antalya Emniyet Müdürü Orhan Çevik, Budapeşte’ye; Eskişehir Emniyet Müdürü Yaman Ağırlar ise Kiev’e İçişleri Bakanlığı Müşaviri olarak atandı.

Ankara ve İstanbul emniyet müdürleri yerlerinde kaldı.

İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş’ın kasım ayında yaş haddinden emekli olacağı belirtiliyor.

Atamaları yorumlayan bir Emniyet yetkilisi, ‘Erzincan Grubu’ diye bilinen Reyhani Cemaati’nin giderek güçlendiğini savunuyor.

Mustafa Çalışkan krizi

Kritik iddiayı sona sakladım.

İddia o ki…

Emniyet Atama Kararnamesi’nde, “15 Temmuz’un kahramanı” diye anılan, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü, bugünün Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan Bakü’ye müşavir olarak gönderilmek istendi.

Erdoğan, Çalışkan’ın adını görünce şaşırdı.

“Mustafa’ya bir sorun bakalım, haberi var mı, gitmek istiyor mu?” dedi.

Beştepe’den telefon edildi.

Çalışkan, “Haberim yok” diye karşılık verdi.

Erdoğan, “O bizim 15 Temmuz’dan bu yana yol arkadaşımız” diyerek, Çalışkan’ı listeden çıkardı.

Hayatın cilvesine bakın…

Çalışkan, eski Bakan Soylu ile kanlı bıçaklıydı.

Soylu da Çalışkan’ı emekli etmek istemiş ve başaramamıştı.

Duyduğum o ki…

Çalışkan’ın Yerlikaya ile de yıldızı barışmıyor.

Ancak İçişleri Bakanlığı kaynakları, “Çalışkan’ın adı hiç gündeme gelmedi. Cumhurbaşkanıyla bu konu hakkında hiçbir görüşme olmadı” diyerek, iddiayı doğrulamadı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi