
Sedat Kaya
Galatasaray nereye koşuyor? Bu gidiş iyi gidiş değil
Bolu Kartalkaya'da 66 vatandaşımızı yangında kaybettik. Bu trajik, kahredici tablonun ardında yalnızca yangın mı vardı?
İhmalkarlık, denetimsizlik ve liyakatsızlık bu faciada ne kadar etkiliydi? Habere getirilen yayın yasağı, şu an bu soruları yanıtsız bırakıyor.
Dilerim zamanla gerçekler ortaya çıkar, bu acıdan ders alınır.
Ve hayat, tüm ağırlığıyla devam ediyor.
Galatasaray böyle bir akşamda kolunda siyah bantla Dinamo Kiev'i ağırladı.
Dinamo Kiev, bir zamanlar Avrupa futbolunda köklü ve saygın bir yer edinmişken, bugün Avrupa Ligi'nin en talihsiz takımı olarak anılıyor. Altı maçta yalnızca bir gol bulabilmiş, hanesine tek bir puan dahi yazdıramamış ve 32 takım arasında en alt sırada yer almış durumda. Ukrayna topraklarını saran savaşın gölgesi, bu tarihi kulübü de kuşattı; mavi-beyaz renklere boyanmış anılar, acı dolu bir kışın sert rüzgarlarına karıştı.
Galatasaray ise, Avrupa Ligi'nde yeni bir hikâyenin peşinde. Grup aşamasını çoktan başarıyla tamamlayarak son 16'ya kalmayı garantiledi; şimdi gözünü daha yükseklere, ilk 8’e dikti. Sarı-kırmızılılar için bu maç, yalnızca bir formaliteden ibaret gibi görünse de sahaya çıktıklarında taraftara karşı taşıdıkları sorumluluk her zamanki gibi büyük olmalıydı.
Ama büyük oynayamadılar.
Galatasaraylı futbolcular, önceki maçlara kıyasla çok temposuzdu. Ancak pozisyon üretmekte zorlansalar da, kaliteli ayakları ve bireysel performanslarıyla 22 dakikada 2 farklı skora ulaşmayı başardılar. Daha 6'ncı dakikada Davinson Sanchez'in kafası, 22'nci dakikada da Abdülkerim'in füzesi maçın erken kopacağının mesajı gibiydi.
Ancak, savaşın acı gerçekleriyle mücadele eden ve ayakta kalmaya çalışan Dinamo Kiev için bu maç, yalnızca bir oyun değil; belli ki bir direncin ifadesiydi
Uknayna ekibi henüz 22'nci dakikada 2-0 geriye düşmesine rağmen, pes etmedi ve 44'te Vanat'ın golüyle skoru 2-1'e getirerek 2.yarı için umutlarını diri tuttu.
İkinci yarı maç ilginç görüntülere sahne oldu.
Dakikalar 52'yi gösterirken maç Galatasaray adına adeta gitti, geldi. Sarı Kırmızılıların atağında Tymchyk ile mücadele eden Barış Alper ikinci sarı karttan kırmızı kart gördü. Ancak VAR'ın devreye girmesiyle bu kart iptal edildi ve hakem penaltı noktasını gösterdi. Osimhen tek vuruşla tabelaya 3-1'i yazdırdı.
Ama dedik ya, Dinamo Kiev için bu maç yalnızca skor değil umut ve inanç gibi daha büyük anlamlar taşıyordu. 68'de Yarmolenko ile 2.golü bularak yine maça ortak oldular.
Aynı Yarmolenko bu kez 81.dakikada skoru eşitledi:3-3
6 maçta sadece tek gol atan Ukrayna ekibinin Istanbul'da 3 gol birden kaydetmesi düşündürücüdür.
Maçın 3-3 berabere bitmesi Galatasaray adına üzücü.
Sarı Kırmızılar savunmada kritik açıklar veriyor. Orta sahada Sara'nın yokluğu belli oluyor. Skor üretmekte zorluk çekiyorlar. Bildiğimiz tempolu, baskılı futbolunun çok uzağındalar. Osimhen'i topla çok buluşturamıyorlar.
Göztepe, Başakşehir ve Hatayspor maçlarında aynı sorunların yaşanmasına rağmen hala çözüm bulunamaması kötüye gidişin mesajı olabilir.
Galatasaray'ın bu olumsuzlukları acil gidermesi, zaman kaybetmeden eski futboluna dönmesi gerekiyor.
Yoksa bu gidiş, iyi gidiş değil.