
Sedat Kaya
Fenerbahçe'nin elinde kalan tek şeyi açıkladı
Oyun bitti. Fenerbahçe şampiyonluk yarışında havlu attı.
Bitime son dört hafta kala Galatasaray’ın sekiz puan gerisine düştü. Artık atı atan Üsküdar’ı geçti; Sarı-Lacivertlilerin şampiyonluk hayalleri bir başka bahara kaldı.
Bu akşamki Beşiktaş yenilgisi ise malumun ilanıydı. Bu dramatik sonu görmemek için kör olmak gerekirdi. Mourinho göremedi.
Belki de gördü ama çaresi yoktu.
Çünkü Fenerbahçe son haftalarda sahaya her çıktığında yalnızca rakibini değil, kendi kimliğini de yeniden keşfetmek zorunda kalıyor. Mourinho, her maç tahtaya bambaşka bir on bir yazıyor. Bir hafta önce formayı sırtında taşıyan oyuncu, ertesi hafta kulübede soluklanıyor. Bu akşam mesela: Tadic, Dzeko, İrfan Can yok.
Oysa futbol bir ölçüde ezberdir; tekrarın kimyasıdır. Takım dediğin, birlikte terleyen, birlikte ritim bulan bir organizmadır.
Mourinho laboratuvarda deney yapar gibi takımın kimyasını bozdu.
Bu yüzden bu akşam Fenerbahçe sahaya çıktığında, tribünlerde belirsizliğin ve endişenin gölgesi vardı. Ve o belirsizlik, sahaya da yansıdı. Fenerbahçe, özellikle ilk 45 dakikada futbol adına sahaya hiçbir şey koyamadı. Bol hata, bol faul, bol top kaybı… Pozisyon yok, baskı yok, tempo yok, heyecan yok, hırs hiç yok.
Tek isabetli şut var, o da Talisca’nın kafasından.
Ne hücum, ne orta saha, ne savunma. Bir takımda, üstelik derbide, göze batan tek futbolcu olmaz mı?
Fenerbahçe acemi mangası gibiydi.
Beşiktaş etkili bir oyun sergilemese de, Fenerbahçe'ye oranla daha derli toplu, daha ne yaptığını bilen taraftı. Ender de olsa, ani ataklarda Fenerbahçe savunmasını zor duruma sokmayı başardı. 35. dakikada Fernandes penaltıyı kaçırdı, ama 44’te Mert Müldür’ün hatasını affetmedi ve maçın skorunu belirleyen tek golü attı: 0-1.
Mourinho 2.yarıya Szymanski'nin yerine Tadic'i alarak başladı.
Nafile.
Sonra En-Neysri'yi çıkarıp, Dzeko'yu soktu.
Yine nafile.
Çünkü bir kez raydan çıkan trenin, aynı hızla tekrar yola koyulması kolay olmuyor.
Dün Galatasaray 20 dakikada rakibinin fişini çekti, Fenerbahçe bugün 90 dakikada kendi fişini çekti.
Son dakikalardaki şuursuz ataklarda da Mert Günok gole izin vermedi.
Tek bir derbi kazanamayan, üst sıralardaki takımlara puanlar veren bir ekibin şampiyonluğu hayaldir.
Çünkü şampiyonluk, yalnızca yıldızlarla değil, istikrarla, karakterle ve kriz anlarında gösterilen akılla kazanılır. Fenerbahçe ise bu sezon ne istikrarı sağlayabildi, ne de kendi kimliğini netleştirebildi. Bu akşam alınan mağlubiyet sadece bir skor değil, bir sezona yayılan savrulmuşluğun özetiydi. Şampiyonluk yarışında artık sadece matematik kaldı; ama futbolda rakamlar, ruhsuz oyunları aklamaz.
Beşiktaş'ı kutlamak gerek.
Aklıyla oynadı, hakkıyla kazandı.