
Şahin Aybek
Meslek liselerinde devlet teşviğinde yapılan yanlışların faturası yöneticilere mi kesilecek?
Meslek liselerinde devlet katkısı uygulaması; öğrencilerin staj yerlerini bulmasını kolaylaştırmak, sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünü yetiştirmek gibi amaçlarla
3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun Geçici 12 nci maddesinde;
2016-2017 eğitim ve öğretim yılı sonuna kadar [4/1/2022 tarihli ve 5063 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının Eki Karar gereği başlamış her yıl uzatılarak 2025-2026 eğitim ve öğretim yıllarında da uygulanmasına devam edilecektir ]hükmü gereğince aday çırak ve çıraklar ile *18 inci madde hükümleri uyarınca işletmelerde mesleki eğitim gören, staj veya tamamlayıcı eğitime öğrenci kabul eden işletmelere ödenebilecek en az ücretin; yirmiden az personel çalıştıran işletmeler için üçte ikisi, yirmi ve üzerinde personel çalıştıran işletmeler için üçte biri; mesleki eğitim merkezi programına devam eden öğrencilere ödenebilecek en az ücretin ise tamamı 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (B) bendinin (h) alt bendi için ayrılan tutardan Devlet katkısı olarak ödenir.*
Bu bağlamda stajını işletmelerde yapan ortaöğretim öğrencileri ve işvereni teşvik etmek amacıyla bir teşvik sistemi oluşturulmuştur. Ancak bu teşvik sistemi, ne yazık ki eksik planlama ,e-okul sisteminin dijital altyapısının yetersiz olması, denetim zaafları gibi sebeplerle geçmiş yıllarda sehven veya bilinçli birçok yanlış ve fazladan ödemelerin yapılmasına sebep olmuş ,bu yanlış ödemeler nedense yıllar sonra bürokratların dikkatini çekmiş ve bugünlerde okul yöneticileri için içinden çıkılmaz bir hal almış adeta bir ceza mekanizmasına dönüşmüştür.
Teşvik sisteminde stajyer öğrenci çalıştıran işletmelere, çalışan sayısına göre ödeme yapılmaktadır. E-okul sistemine bu sayılar maalesef işletmelerin beyanıyla okul yöneticileri tarafından girilmektedir. Fakat ellerinde bu beyanların doğruluğunu araştıracakları bir sistem bulunmamaktadır.
E-okul sistemi son zamanlarda güncellenmesine rağmen 2016/2017 yıllarında planlanmanın tam olarak yapılmamasına bağlı olarak işletmeler çalışan sayısını nasıl beyan ettilerse bu sayıya göre işlem yapıyor. Yani sistem, işletmelerin çalışan sayısını doğru görmeyince işletmelere fazladan ödeme yapıyor.
Küçük işletmeye daha çok büyük işletmeye daha az teşvik verilen sistemde maalesef bazı işletmeler kapasite artırsa çalışan sayısını ikiye, üçe katlasa da daha fazla teşvik almak için sayılarını güncellememiş ve devletten fazla para alarak kamu zararı oluşturmuştur.
Bir süre sonra bu işletmelere fazla ödenen para için okullara inceleme başlatılmıştır.
“Neden işletmeye fazladan ödeme yapılmış, çalışan sayısı neden güncel değil ?” diye soruluyor. Peki, bu sorular kime soruluyor?
Elbette sistemin eksikliklerine bakılmadan, doğrudan okul müdürü, koordinatör müdür yardımcısı, alan şefi ve koordinatör öğretmenler sorumlu tutuluyor.
Sözüm ona kamu zararı tespit edilsin ve önlensin isteniyor ama nisan ayı sonundan beri müfettişler tüm ülkede bu konuyu teftişle görevliler. Müfettişlerimizin yol, konaklama, yemek, harcırah… gibi masrafları da genel bütçeden ödeniyor Yani sistemdeki bir açık nedeniyle önce kamu zararı oluşuyor, sonra bu zararı araştırmak için bir kamu zararı daha doğuyor.
Müfettişlerin , okul yöneticilerinin iş yükünün artmasını saymıyorum bile.
Meslek Liselerinde zaten normunun altında idareci ile çalışan okul yöneticisi artık elini taşın altına koyacak yardımcı bulmakta güçlük çekiyor.
Sistemi tam olgunlaştırmadan uygulamaya geçiren bakanlık davulu okul yöneticisinin boynuna takıyor tokmak artık kimdeyse…
En üzücü olan ise şu ki: Bu süreçlerde okul içi işleyiş, eğitim-öğretim faaliyetleri doğrudan aksıyor. İdareciler tüm zamanlarını rapor yazmakla geçiriyor, hâlbuki okullarda bahar ayları sınavların planlandığı, yılsonu faaliyetlerinin sergilendiği, dönem sonu hazırlıklarının olduğu yoğun bir aydır. Fakat tüm idareciler şimdilerde 2016/2017 de yapılan yanlışlıkları bulmak için SGK ile işletmelerle uğraşıyorlar. Müfettiş ziyaretleri sırasında asıl hedef olan “eğitim” i arka plana atıyorlar.
Ve tüm bunların temelinde yatan düşünce aslında çok tanıdık: “Kervan yolda düzülür.” Plansızlıkla başlatılan, altyapı olmadan uygulamaya sokulan bu teşvik sistemi, zamanla sistematik hatalar üretmeye başladı. Fakat bu hataların yükünü ne sistemi kuranlar, ne düzenleyenler taşıyor. Fatura yine sahada, sistem oluşturulurken hiçbir dahli olmayan okul yönetiminin önüne konuyor.
Okul yöneticilerinin, öğretmenlerin, yani eğitim sisteminin omurgasını oluşturan emekçilerin sürekli işverenlerle yüzgöz olması, işletmelerin hatalı teşvik ödemelerini iade etmek istememesi hatta sınırları aşarak okul yöneticilerine tepeden bakan tutumla “Artık bana stajyer göndermeyin” tavrı hem öğrencileri hem öğretmenleri bezdirmiş durumdadır. Sorun bireylerde değil, sistemdedir. Devlet katkısı gibi önemli bir uygulama, işverenlerin insafına bırakılmadan en başında tüm arazları ile planlanlanarak uygulanmalıdır. Bu sistem sağlam temele oturtulmadıkça hem mesleki eğitime olan güven sarsılacak hem de sistematik hataların bezdirdiği okul yöneticileri devam etmeyecektir göreve. En önemlisi de sürekli yanlış ödemelerin al-ver yapıldığı işverenler öğrencileri staja kabul etmek istemeyecektir. Memleket meselesi dediğimiz Mesleki Eğitim memleket sorunu haline gelecektir. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…