
Şahin Aybek
Eğitim sistemimizde okul müdür yardımcısı bile olamayan kişi genel müdür yapılabiliyor
Hiçbir yöneticilik deneyimi olmayan bir öğretmen bir gecede MEB Merkez Teşkilatına Daire
Başkanı ya da Genel Müdür yapılabiliyor. Ya da ilgili birimin gerektirdiği özellikleri taşımayan
biri oraya atanabiliyor. Örneğin iyi düzeyde yabancı dil bilmeyi gerektiren önemli bir birime
hiç yabancı dil bilmeyen birisi getirilebiliyor. Bir eğitim sisteminin kendisine yön veren
yöneticiler kadar olduğunu düşündüğümüzde böyle bir tablo uzun vadeli eğitim sistemimizin
çöküşü anlamına gelecektir…
Ülkemizde okul müdür yardımcısı ya da şube müdürü olmak için bile sınava girmeye gerek
varken daha üst kadrolar olan ilçe milli eğitim müdürlüğü, il milli eğitim müdür yardımcılığı, il
milli eğitim müdürlüğü, milli eğitim bakanlığı daire başkanlığı ve milli eğitim bakanlığı genel
müdürlük kadroları için böyle bir ön koşula gerek duyulmuyor. Yani bürokratik makamlar
olmalarından dolayı teknik ve uzmanlık da gerektiren daha üst yöneticiliklerin bu anlamda
liyakate dayalı bir kriteri yok. Bu atamalar tamamen sübjektif olarak yapılıyor. Durum böyle
olunca hiçbir yöneticilik deneyimi olmayan bir öğretmen bir gecede MEB Merkez Teşkilatına
Daire Başkanı ya da Genel Müdür yapılabiliyor. Ya da ilgili birimin gerektirdiği özellikleri
taşımayan biri oraya atanabiliyor. Örneğin iyi düzeyde yabancı dil bilmeyi gerektiren önemli
bir birime hiç yabancı dil bilmeyen birisi getirilebiliyor. Bir eğitim sisteminin kendisine yön
veren yöneticiler kadar olduğunu düşündüğümüzde böyle bir tablo uzun vadeli eğitim
sistemimizin çöküşü anlamına gelecektir.
Düşünsenize sınava girmediği ve kriterlerini yerine getiremediği için okul müdür yardımcısı
bile olamayan kişiyi genel müdür yapabiliyorsunuz. Yani istediğiniz kişiyi istediğiniz üst düzey
eğitim yöneticiliği görevine getirebiliyorsunuz. Bunun pek çok dezavantajı vardır. Öncelikle
kritere bağlı atamadığınız için bu kişiler sizin sözünüzden çıkmamak için başarılı işler
yapmayabilirler, tek amaçları yerlerini garantilemek için kendilerini atayan iradenin rasyonel
ya da irrasyonel emirlerini yerine getirmek olabilir. Durum böyle olunca insanlar bir yerlere
gelmek için siyasi otoriteye yakınlık, belediye başkanına yakınlık, belirli sendikalara yakınlık
veya belirli kişilerle yakınlık ilişkilerine girebilirler. Gerçek eğitim emekçileri de doğal olarak
bu tablo karşısında demoralize olacaklardır ve ne yaparsam yapayım nasıl olsa bir yerlere
gelemem diye tükenmişlik sendromu yaşayıp öğrenilmiş çaresizlik içine gireceklerdir.
Diğer taraftan öğretmenlik yapmamış bir okul müdür yardımcısı nasıl ki sınıfı tanımadan
müdür yardımcılığı yapamayacaksa, okul müdürlüğü yapmayan bir şube müdürü ilçe eğitim
teşkilatını, ilçe müdürlüğü yapmamış biri il eğitim teşkilatını, il müdürlüğü yapmamış biri de
daire başkanlıklarının, daire başkanlığı yapmamış biri de genel müdürlüklerin iç işleyişini
bilemez ilgili makamların makam arabalarını ve özlük haklarını bilmenin
haricinde. MEB’in her kademedeki eğitim yöneticilikleri ve buralarda görev yapan kişiler
mutlaka biri birinden değerli ve önemlidir. Ama siz buralara liyakate, hiyerarşiye, uzmanlığa
ve üst kriterlere uygun atamalar yapmazsanız eğitim gemisi çöker ve herkes altında kalır. Bu
tip nedenlerden dolayı da ülkemiz eğitimde istediği hedeflere ulaşamaz.
ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ ELBETTE Kİ MEB OLUŞTURACAK!
Eğitim yöneticileri, eğitim seviyeleri, hizmet esasındaki başarıları vb. kriterler ön plana
çıkarılarak atanmalıdır. Okul müdürlüğü yapmayan şube müdürü, şube müdürlüğü yapmayan
ilçe müdürü, ilçe müdürlüğü yapmayan il müdürü, il müdürlüğü yapmayan daire başkanı,
daire başkanlığı yapmayan genel müdür olamamalıdır. Ayrıca MEB üst düzey daire başkanlığı
ve genel müdürlük gibi teknik kadrolara gelen kişiler geldikleri birimlerin teknik ve uzmanlık
özelliklerine sahip olmalıdırlar. Çünkü MEB’in ülkemizin geleceğini oluşturma, geliştirme ve
yönlendirme adına çok önemli görevleri bulunmaktadır. MEB işte bu görevlerini ancak
nitelikli insan kaynağı ve yönetimi ile gerçekleştirebilir. Yani güçlü Türkiye’ye giden yollardan
biri MEB’in insan gücü planlaması, insan kaynağı seçme ve yerleştirmesidir, yani MEB’in insan
kaynakları politikalarıdır. MEB’in insan kaynakları politikaları bütün bir ülkenin geleceğine
yön verecek değerdedir.
MEB'DE NASIL BİR İNSAN KAYNAKLARI POLİTİKASI?
MEB bütün il ve ilçelerimizde örgütlü bir yapıdır. Ayrıca yurt dışında eğitim müşavirliği, eğitim
ataşeliği ve temsilcilik düzeyinde örgütlenmeler yapıyor. Bu örgütlenmeler MEB’in açıkladığı
istatistiklere göre örgün eğitimdeki 20 milyon dolayındaki öğrenci ile ilgilenmek zorunda ve
bu örgütün yine istatistiklere göre 1 milyonun üzerinde öğretmeni var. MEB işte bu kadar
büyük ve önemli bir organizasyon. Bu rakamlardan da anlıyoruz ki MEB bütün Türkiye’yi
doğrudan ve dolaylı olarak ilgilendiren kurumlardan birisidir. Bu nedenle MEB’in insan
kaynakları politikaları çağdaş yönetim ve hukuk anlayışına uygun olmak zorundadır. Bu
politikalar; insan gücü planlamasını, personel seçme ve yerleştirmeyi, eğitim ve geliştirmeyi,
kariyer planlamasını, performans değerlendirmesini, ödeme, koruma, disiplin ve ayırma
işlevlerini kapsamalıdır. Bakanlığımız insan kaynakları anlamında kısa, orta ve uzun süreli
planlamalar yaparak, en sağlıklı personel seçme ve yerleştirme süreçlerini kullanarak göreve
en uygun personelleri seçmelidir.
Yaşam boyu eğitim ilkesinden hareketle MEB çalışanları işe yerleşmeden emekliliğe kadar
olan süreçte eğitim ve geliştirme ihtiyaçları doğrultusunda sürekli eğitimlere tabi
tutulmalıdır. Tüm çalışanları kapsayan kariyer planlaması sürecine tüm çalışanların katıldığı
bir model uygulanmalıdır. Bu kariyer planlamasında performans değerlendirmeler ön plana
çıkarılmalıdır ve bu da adil ve teşvik edici bir şekilde maaşlara da yansıtılmalıdır. Ülkemizin
geleceğini oluşturma, geliştirme ve yönlendirme anlamında en önemli bakanlığımız olan
MEB eğitim bürokrasisini ve insan kaynakları politikasını çağdaş dünya standartlarına uygun
olarak hukuk ve liyakate dayalı bir şekilde yönlendirmelidir. Bu kadar öğrenciyi ve aileyi yani
tüm Türkiye’yi ilgilendiren İRFAN ORDUSU MEB, sahip olduğu personel ve öğretmen gücünü
sağlıklı bir eğitim bürokrasisi ve insan kaynakları politikasıyla taçlandırılırsa mucizeler yaratır.
Aksi takdirde defalarca yönetmelik değiştirmeye ve yüklü miktarlarda tazminatlar ödemeye
devam eder, cebimizden ödenen vergilerden. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…