Ayşenur Arslan
Cumhur İttifakı Fena Sıkıştı! “Köz” Dosyası Tutar mı?!
İkinci Dünya Savaşı hakkında ne bulsa okuyan, önüne ne çıksa seyredenlerdenim.
Yazı için oturduğumda, seyrettiklerimden “en unutulmaz sahne” zihnimin derinliklerinden çıkıp geldi.
Daha bir yıl önce tüm Avrupa’yı işgal etmiş olan Almanya öylesine gerilemiş ki, neredeyse Berlin’de sıkışıp kalmış. Üstelik doğudan Ruslar, güneyden
Amerikalılar ve gökyüzünden İngilizler adım adım da olsa ilerliyor. Berlin’in tamamen düşeceği belli. Taraflar sadece gün sayıyor.
Ve işte o ölüm kapanında, Hitler, ömrünü birkaç gün daha uzatabilmek için son kozunu oynuyor: 13-14 yaşındaki çocuklar da askere alınıyor. Ellerine silah verilip ölmeye gönderiliyor.
Belki sizler de denk gelmişsinizdir o görüntülere.. Hitler teker teker çocukların elini sıkıyor. En küçüklerinin yanaklarını okşuyor. Yüzünde bir şefkat ifadesi.. O kadar olur!
*. *. *
Sözüm meclisten dışarı elbette.
Ama kıssadan hisse almakta bir sakınca da olmaz sanırım: Koltuğunuzdan ne zaman kalkacağınızı bileceksiniz. Gencecik insanların hayatına göz dikince ömrünüze ömür katılmayacak.
Sertliğin, zulmün adını POLİTİKA koyunca dizlerinize derman gelmeyecek.
1 Mayıs tutuklamaları.. Sonra Kobani kararları.. Osman Kavala’nın “yeniden yargılanma” talebinin reddi.. Üstüne, yetmezmiş gibi binlerce insanın katili Reisi için yas ilanı..
Durun! Dahası da var!
*. *. *
Ankara’da, aylardır dikkat çektiğim ve artık gizlenemeyen bir savaş var: Cumhur İttifakı’nın iki kanadı çok hassas dosyalar ve isimler üzerinden kavgaya tutuşmuş durumda.
Nedenlerinden bazılarını anlayabiliyor veya seziyoruz. Ancak eminim derinlerde çok daha ağır konular var.
Birkaç gündür internet sitelerinde -emniyet içindeki savaşa tanık gazetecilerin anlatımlarıyla- ilginç bir başlık atılıyor: “KÖZ SORUŞTURMASI TAMAMLANDI.”
KÖZ ile ne kastediliyor, anlatacağım. Ama önce şu notla bir giriş yapmalıyım.
Hayatımıza Ayhan Bora Kaplan diye bir mafya artığını sokan.. Üst düzey Emniyet görevlilerinin gözaltına alındığı, tutuklandığı.. Kimi yazarların DARBE diye yorumladığı gelişmelerde son perde KÖZ ile açıldı.
Emniyet içinde meğer KÖZ’cüler varmış. Açığa alınan polis müdürleri bu gruba yakınmış. Emniyet Genel Müdürü Yerlikaya’nın “FETÖ’vari taktiklerini başlarına yıkacağız” dediği bu grup temizlenecekmiş!
*. *. *
Bu mesele, az önce söz ettiğim “derinlerdeki ağır konulardan” biri mi? Yoksa “darbe” imasına varan kapışmada öfkeyi ve dikkatleri üzerine çekmek için icat edilmiş bir “tuhaflıktan” mı ibaret?
İnanın “tuhaflıktan” başka bir tanım bulamadım.
Nedenini anlatayım.
Kendi reklamını yapamayan, hatta bundan utanan biri olarak neredeyse hiç söz etmedim. Ancak adını “DARBENİN LÜTFU” koyduğum bir kitabım var. 2017 yılında yazdığım kitapta, adından da tahmin edileceği üzere 15 Temmuz vakasını ele aldım.
Kitabın “kahramanlarından” biri, Gülen Cemaati’nin “hava imamı” Adil Öksüz’dü. Hani Kahramankazan’da, neredeyse suçüstü yakalanan.. Ama her nasıl olduysa savcılığa götürülürken dosyasındaki evrak uçuverdiği için serbest bırakılan.. Ardından kayıplara karışan Adil Öksüz. Bana göre 15 Temmuz bilmecesindeki kilit isim.
*. *. *
15 Temmuz’dan yaklaşık bir ay sonra, 18 Ağustos’ta onu belki de en yakından tanıyan kişi CNN Türk’teki bir programda konuştu.
“Hem savcılık hem de MİT onun hava (kuvvetleri) imamı olduğunu biliyordu” dedi.
Kim miydi iddianın sahibi?
Kemalettin Özdemir. Yani “Bay KÖZ”!
Ben bunu yazdığımda yıl 2017 idi.
Kemalettin Özdemir bunu 2016 yılında ekranda dillendirmişti.
Söylediğine göre iddiasını istihbarat birimlerine aktardığında yıl 2012 idi.
Bir dönem adı Gülen’in halefi diye geçen bir isimden söz ediyoruz. Onca yolu karanlıkta beraber yürümüşler. Belli ki iktidar kavgasında yolları ayrılmış. Kemalettin Özdemir “itirafçı” olmuş. Ve 15 Temmuz’dan yıllar önce darbe girişiminin kilit ismi hakkında önemli bilgiler vermiş.
O süreci hiç saklamadan ekranda şöyle anlatmıştı Bay KÖZ:
“Adil Öksüz ile aynı yerdeydik (Sakarya Üniversitesi). O yüzden onu tanımamam söz konusu değil. Çok iyi tanıyorum. Hava imamı olduğuyla alakalı olarak hem Terörle Mücadele’ye, hem Milli İstihbarat’a, hem savcılığa bu konuda beyan verdim.”
*. *. *
Rivayet oydu ki, 17-25 Aralık sonrasında KÖZ’den bir hayli yararlanmıştı iktidar. Öyle ya, Cemaat’in “EMNİYET İMAMI” olarak yıllar geçirmişti. Gülen’in sağ kolu sayılırdı. Verdiği bilgiler altın değerinde olmalıydı. Zaten söylenenlere bakılırsa bu süreçte kendisine MİT’te bir oda tahsis edilmişti. Neredeyse “canlı arşiv” gibi Cemaat hakkında en gizli, en mahrem bilgiler devşirilmişti.
Aradan yıllar geçti. Adı yıllarca istihbaratın malumu Adil Öksüz hala kayıp! Sırra kadem bastı.
Kemalettin Özdemir peki? 2018 sonunda gözaltına alınıp adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Sonrasında başlatılan soruşturma ise -ne tesadüf- Emniyet’in içinde kıyamet koparken birkaç gün önce bitti.
Nasıl mı?
İddianameye göre, Kemalettin Özdemir’in “silahlı terör örgütünde yönetici olduğu“ kesindi. Bu yüzden de 22 yıl 6 ay hapisle cezalandırılması talep ediliyordu.
Ama.. kocaman bir AMAAAAAA!
İddianame şunu söylüyordu:
“Şüphelinin 2015'te Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne giderek vermiş olduğu ifade içeriğinde yer alan bilgiler, etkin pişmanlıktan yararlanma şartları içerisinde yer alan, örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak verilen elverişli bilgi kapsamında mütalaa edilebilecek nitelikte olduğu değerlendirilmiştir. Bu bilginin elverişliliği, örgütün örgütlenme biçimi, failin örgüt yapılanmasındaki konumu ile örgütte geçirdiği süre ve katıldığı faaliyetler gibi kıstaslar göz önüne alınarak mahkemece takdir edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.”
*. *. *
Alıntının sonundaki “takdir” ifadesi, “Kemalettin Bey’i takdir etmek lazım” anlamına gelmiyordur!! Herhalde “mahkeme ilgili kişinin katkısını göz önüne alacaktır” anlamına geliyordur!!
Ama, yıllar süren bu tuhaf hikayenin sonunda kamuoyunun karşısına “Emniyet’te darbe planlayan KÖZ’cüler” diye çıkartılınca neyi nasıl takdir edecekler, bilemedim!!
Başlıkta da söylediğim üzere Cumhur İttifakı fena halde sıkıştı. Saray mensupları ve kimi AKP’lilerin artık açıktan konuştuğunu.. Sinan Ateş suikastinde alevlerin MHP çitlerine kadar yaklaştığını.. Ve daha nice kavga başlığını düşünün.. “Fena halde sıkıştılar” derken ölçünün ne olduğuna siz karar verin.
Kavganın üstü KÖZ gibi her tarafı dökülen bir dosya ile örtülebilir mi?
Cumhur İttifakı’nın ömrünü biraz daha.. Bir ay, bir yıl daha uzatabilmek.. Erdoğan’ın koltuğunu koruyabilmesini sağlamak adına acaba başka neler görüp yaşayacağız!