Mustafa K. Erdemol
Charlie Hebdo: Bir devlet oyuncağı
Mizah tabii ki acımasızdır. Görülmesi, duyulması istenmeyen gerçekleri kimsenin itiraz edemeyeceği güzellikte ifade eder. Yıllar önce İngiliz barışseverlerin, İngiliz ordusunun işgalcililiğini “Başka ülkelere seyahati seviyorsanız orduya katılın” diyerek vurgulaması elbette bir zeka ürünüydü. Güldürmüştü ama gerçekten de ordunun emperyalistliğini de hatırlatmıştı yine.
Mizah, hiciv akıllı insanların işidir, ama Fransızların ünlü hiciv dergisi Charlie Hebdo için bu pek geçerli değil. Kimi sorunlara dikkat çekeyim derken baltayı taşa vurduğu çoktur. İnananların (sanıldığı gibi sadece Müslümanların değil, Hristiyanların da) peygamberleriyle ilgili kışkırtıcı yayınları olmuş, ölü göçmen çocuklarını da “mizah” konusu yapabilmiştir.
İslamofobinin artmasında etken
Fransa’da 2018’de "Examination of Islamophobia in the Case of Cartoons Shared in Charlie Hebdo Magazine Twitter Account" (Charlie Hebdo Dergisi Twitter Hesabında Paylaşılan Karikatürler Örneğinde İslamofobinin İncelenmesi) başlıklı akademik bir çalışmada, derginin 13 Ağustos 2009 ile 15 Ekim 2018 tarihleri arasında Twitter'dan paylaştığı 6123 paylaşımdan 38'inin Müslüman karşıtı olduğu tespit edilmişti. Rakam az gelebilir ama öyle değil, bu ciddi bir rakam, tam 38 kez İslamofobi suçu işlenmiş. Bunun Fransa’da yaşayan Müslümanlara yönelik hoşnutsuzluğun artmasında etkisi olduğunu söylüyor ırkçılık karşıtları.
Depremi kullanmak
Künyesinde yazılı "sorumsuz dergi" (irresponsable newspaper) ifadesine uygun olarak Charlie Hebdo son sayısında Türkiye’deki depremi konu edinen bir karikatür çizdi, büyük bir sorumsuzlukla. Yaşadığımız korkunç felakete ilişkin yayınlanan karikatürde aslında hedeflenen Fransa hükümeti. Aptal değiliz anlıyoruz. Gönderdiği ölümcül silahlarla ülkeleri yıktığı vurgulanmak istenmiş Fransa’nın. “Bizim silah yollamamıza gerek kalmadan Türkiye depremle yıkıldı” diye yazılmış karikatürde. Hem Fransa’nın Türkiye’ye ilişkin niyetlerini hem de silah tacirliğini vurguluyor. Burada yanlış olan gerçeği ifade ederken başka bir halkın acısını kullanmak. Oysa mizah başkalarının acılarından beslenmez.
Trajedilerin şakaya gelir tarafı yoktur, çünkü trajedidir. Ama gerçekten “şakaya” gelmediğini gösteren korkunç bir katliam yaşadı dergi. İslam peygamberinin karikatürlerini yayınladığı için Paris'teki ofisine 7 Ocak 2015 tarihinde düzenlenen saldırıda dokuz gazeteci, iki polis memuru ile bir bekçi öldürüldü. Ülkemizde de bu cinayetlerin kınandığını biliyoruz. Kınayanlar arasında ben de vardım. Bugün de kınıyorum.
Saldırı sonrası Fransa’da “Je suis Charlie“ (Ben de Charlie’yim) sloganıyla yapılan Charlie Hebdo ile dayanışma gösterilerine katılanların çoğunun elinde “İslamofobiye karşı“ sloganlar yazılı dövizler de vardı. Yani dergiye yapılan saldırıyı kınayanlar aynı zamanda saldırı nedeniyle İslam düşmanlığının artmasına da karşıydılar. Bunu ben değil İngiliz sosyalistleri söylüyor: "Je suis Charlie" bu kadar çok insan için bu kadar çok şey ifade ederken, birlik gösterilerinin siyasi açıdan son derece çeşitli olması şaşırtıcı olmamalıdır. Sağcı Fransız milliyetçileri, İslamofobikler,ırkçılar da oradaydı şüphesiz. Ancak, saldırganlar ile Fransa'daki Müslümanların büyük çoğunluğu arasında net bir ayrım yapmak, Müslüman nüfusla dayanışmalarını ifade etmek isteyen insanlar da oradaydı. Yürüyüşlerde "Je suis contre l'islamophobie" ("İslamofobiye karşıyım") benzeri sloganların yanı sıra 9 Ocak'ta Paris'te bir Yahudi marketinde dört kişinin öldürülmesinin ardından Fransa'nın Yahudi toplumuyla dayanışma ifadeleri de görüldü. (Bknz:Socialism, satire and Charlie Hebdo • International Socialism (isj.org.uk)
Eleştirdiği devletin oyuncağı
İslamofobi derginin gözünü o kadar döndürmüş ki, eleştirdiği Fransa hükümetlerinin ırkçılığına alet olabilmiş. Şu da aynı kaynaktan: "Charlie Hebdo'nun İslamofobisinin devlet tarafından resmen desteklenmesi yeterince kötü değilmiş gibi, Başbakan Hollande 11 Ocak yürüyüşünün İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu için bir platform olmasına izin verdi. Bu, 2014'te Gazze'ye düzenlediği saldırıda 2 bin 200'den fazla Filistinliyi katletmesine rağmen gerçekleşti. Netanyahu, Fransa'daki Yahudilerin ülkedeki Müslüman nüfus nedeniyle ölümcül bir tehlike altında olduğu yönündeki sağcı Siyonist efsaneyi yaydı, Fransız Yahudilerinin İsrail'e kitlesel göçünü savundu. Bu arada, 9 Ocak'taki Yahudi marketine saldırıda Yahudileri kurtarmak için hayatını tehlikeye atan 24 yaşındaki Malili Müslüman mağaza çalışanı Lassana Bathily'nin davasına çok az vurgu yapıldı."
Rahat olanları üzer
Türkiye ile ilgili karikatür sömürgelere sahip ülkelerin “aydınlarının” da sömürge zihniyetli olduklarını bir kez daha kanıtladı. Charlie Hebdo da İngiliz sosyalistlerinin çok haklı olarak vurguladığı gibi Fransa’nın devlet politikasının çizgisindedir artık.
İngiliz sosyalistlerinin cümleleriyle sonlandıralım: "Enternasyonal sol, 2006 yılında Charlie Hebdo'da İslamofobik karikatürlerin yayınlanmasını başından beri eleştirmiş, Danimarka gazetesi Jyllands-Posten 2005 yılında Muhammed peygamberin provokatif karikatürlerini yayınladığında da aynı şeyi yapmıştı. Bunun nedeni çok basitti. Sosyalistlere göre hicvin amacı, Amerikalı yazar Finley Peter Dunne'ın gazetecilik için daha geniş anlamda söylediği gibi, ‘acı çekenleri rahatlatmak ve rahat olanları üzmektir’. Hiciv, zenginlere ve güçlülere değil toplumda ezilenlere karşı kullanıldığında artık hiciv değil zorbalıktır."