Mustafa K. Erdemol
Bu Kuzey ile Güney'in rekabetidir: Tabii ki Fas’ı destekleyeceğim
Çok sert bir politik ortamda geçti gençliği bizim kuşağın. Siyasal görüş ayrılıklarının en keskin biçimini yaşamıştık geçmişte. O günleri yaşayanlar bilir bunu. Bu sert çatışmanın dışında kalanlar da vardı tabii. Onlar kendilerini tanımlarken “ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum, futbolcu” derlerdi. Şaka yollu da olsa kişi apolitikliğini böyle ifade ederdi. Futbolun da futbol taraftarı olmanın da siyasetle ilgisi olmadığına inanırlardı çünkü. Belki hala vardır böyle saf düşünce sahipleri.
Oysa endüstriyel futbol dibine kadar politiktir. Dünya futbolunu yönetenler, dünyamızı ikiye ayırarak, bu ayrım üzerine bir futbol sistemi oluşturdular. Bu nedenle en az ilgili olanımız bile endüstriyel futbol patronlarının yarattıkları bu ayrımcılığı hissederler. Mevcut futbol sistemi büyük bir mali imparatorluk oluşturdu. Bu, beraberinde siyasetle sıkı işbirliğine de yol açtı haliyle.
Bitti ama FIFA sürdürüyor
Eskiden Batı-Doğu ayrımı vardı, bilirsiniz. Batı, zenginliği, Doğu ise yoksulluğu ifade ederdi. Sermayenin uluslararasılaşmasının sonucu, Doğu'da da zenginleş(tiril)en ülkeler oldu zamanla. Bunun yerine, daha kapsayıcı olan Kuzey-Güney ayrımı geldi. Geniş ölçekte tüm zenginlik (gelişmişlik) Kuzey'de, fakirlik (geri kalmışlık) ise Güney'deydi. Ülkelerarası sosyoekonomik/politik farklılıkları vurgulamak için kullanıldı da uzun süre bu ayrım. Şimdilerde modası geçti tabii. Çünkü örneğin Çin, Hindistan, Brezilya, Endonezya, Türkiye gibi güney ülkeleri -aralarındaki gelişmişlik düzeyleri farklı da olsa- artık fakir ülkelerden oluşmuyor.
Kuzey-Güney ayrımı siyasi literatürde emperyal/sömürgeci bir içerik taşırdı. Bugün bu ayrımı FIFA futbolda sürdürmekte. Dünya Kupaları bile bu ayrımın izlerini taşır. Güney’in temsilcisi olarak Brezilya’nın, Uruguay’ın Dünya Şampiyonlukları hep Güney’in, Almanya, Fransa, İngiltere’nin Dünya Şampiyonlukları hep Kuzey’in zaferidir. Bu ayrımı yapan Güney ülkeleri değildi. Kuzey ülkelerinin de desteğiyle FIFA’nın yediği bir herzedir bu. Ayrımın doğal sonucu olarak tüm futbol yatırımları Kuzey ülkelerine yapıldı yıllarca. Güney ülkeleri batılı kulüplerin futbolcu avcılığı yaptığı ülkeler oldu sadece. Futbol gibi harika bir halk oyunu, Kuzey'de ekonomik getirisi olan bir sektöre, Güney'de ise kitleleri avutan bir araca dönüştü(rüldü).
Kârı büyük olunca
Zamanla, tribünlerin emekçi taleplerinin seslendirildiği yerler olması, futbolu geniş yığınların protestolarına zemin yapabildi. Güney ülkelerinde futbola gösterilen olağanüstü ilginin yarattığı ekonomi de FIFA gibi endüstriyel futbol canavarlarının dikkatini çekti. Asya Kupası, Afrika Kupası adı altında maçlar organize edilmeye başlandı. Dünya Kupası karşılaşmaları batı (kuzey) dışındaki ülkelerde de oynanır oldu.
Büyük bir mali getirisinin olması nedeniyle artık maç yapılacak her yer FIFA’nın ilgi alanına girdiğinden ülkelerarası fiziksel kuzey-güney ayrımı görünür olmaktan çıktı. Parasını veren herkes, Katar gibi örneğin, Dünya Kupası’na ev sahipliği yapabilir oldu.
FIFA sürdürmekte ısrarlı
Ama FIFA’nın futbol sisteminde hala içten içe Kuzey-Güney ayrımı sürer. Elbette bu resmi olarak ortada görünür bir tutum değil artık. FIFA’nın yönetim mekanizmalarında futbolun hep Kuzey'e ait görüldüğünü ortaya koyan kararlar alındı yıllarca. Bu nedenle son derece politik olan futbol karşılaşmalarında Güney’de tarif edilen tüm ülkelerin takımlarını desteklerim. İngiltere-Ermenistan karşılaşmasında desteğim Ermenistan’a olur örneğin.
Protestomu büyük bir sabırla sürdürüyorum elbette. Maçları izlemeyeceğim. Ama ortak kültürel özelliklere sahip olmasaydık da FIFA’nın Güney'de gördüğü Fas’ı destekleyeceğim tabii ki, izlemesem de. Arjantin de bir güney ülkesi FIFA’ya göre. Fas’la final oynarlarsa, eh, daha önce kupa almanın keyfini sürdüğü için Arjantin’e destek vermeyeceğim haliyle.
Madem böldüler dünyayı, herkes safını seçecek.
Hadi Fas, göreyim seni.
Sevindir Güney‘i.