Halk en çok ekonomiyi konuşuyor. Geçim şartlarını, hayat pahalılığını ve işsizliği…
Birinci gündem bu. Kesin.
Ama ‘Aday kim olacak’ sorusu da yaygın olarak gündeme yerleşmiş durumda. Bu konuya yönelik merak ve ilgi uyanmış. E normal. Seçime 6/7 ay kalmış artık. Kampanya dönemindeyiz. Kasım/Aralık… Ve son düzlük.
Siyasetçinin görevi halkın nabzını iyi tutmaksa bu iki maddeyi beklentilere uygun olarak ele almalı. Zamanlama da önemli; kritik. Günü geliyor.
6’lı masanın buna uygun davranması şart.
Yapılması gereken tüm konuları bir an evvel netleştirmeleridir. Halka yol haritanızı açıklayın diyoruz. Seçmene karşı net olun. Siz NETLEŞMEZSENİZ HALK SİZE KARŞI KARARSIZ KALIR.
İktidar ne yapıyor diye baktığımızda ise gündemi kendi çıkarına uygun olarak şekillendirmek için hamleler yaptığını görüyoruz. Kolay değil; 20 yıllık bir iktidardan bahsediyoruz. Yorgun bir iktidar, hikayesi eskimiş, yıpranmış.
İktidarın ömrünü 25 yıla uzatmak için yeni heyecan yaratacak vaatler, iddialı söylemler bulması zor. Halkı ikna etmek hiç kolay değil.
Gazetecilere davet konuşuldu bir hafta. TOGG tartışılıyor. İktidar partisi profesyonel etkinlik düzenlemede tabi ki başarılı. Organizasyon yetenekleri ortada. Peki içerik? Tutarlılık?
Mesela Hamza Dağ deseydi ki; bundan böyle gazeteciler tüm toplantılarımızı izleyebilir. İşte o zaman YENİ VE İDDİALI BİR ŞEY OLURDU. Bir defalık akreditasyon istisnası tanımak değil. Veya dezenformasyon yasasından vazgeçilse…
Demem o ki; iktidar son dönemde hamle atağına kalktı. İçeriğe de odaklanırsa etkili ve tutarlı olabilir. Yoksa gösterişte kalır. Etkili olmaz.