Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Batı düşünceli 'ılımlı' diktatör
Pervez Müşerref öldü

Eski Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref dün BAE’nin Dubai kentinde öldü. Verilen bilgiye göre eski başkan bedeninde anormal bir proteinin birikerek normal işlevi engellemesine yol açan 'Amiloidoz' hastalığı nedeniyle tedavi görüyordu.

Son yılların en ilginç, en dikkat çeken liderlerinden biriydi Müşerref. Bizde ilgi çekmesinin nedeni çocukluğunun İstanbul‘da geçmesi, bu nedenle kusursuz Türkçe konuşmasıydı. Pakistan Ordusu'nun dört yıldızlı generallerinden biri olan Müşerref, 1999 yılında federal hükümetin ordu tarafından devrilmesinin ardından ülkenin 10. Cumhurbaşkanı olmuştu.

Taliban’a destek verdi

Pakistan gibi bir ülkede doğmasaydı, aslında son derece modern, kesinlikle laik bir asker olarak yer alırdı tarihte. Ancak ülkesinin karmaşık dış politikasına ayak uydurmak zorunda kalan, bu nedenle aslında uğursuz bir rol de üstlenmiş olan biri olarak hatırlanacak. Afganistan iç savaşında aktif bir rol oynamış, Pakistan'ın Taliban'a destek vermesini teşvik etmiştir.

Yönetime el koyduğu dönem yurtiçi tasarrufların azaldığı, ekonomik eşitsizliğin hızla arttığı bir dönemdi. Bu nedenle her asker gibi sorunların sert tutum alınarak çözüleceğini sandı. İnsan hakları ihlalleriyle suçlanmasının nedeni budur. Görevi sırasında çok sayıda suikast girişiminden kurtulmuştu.

Görevden alınmamak için 2008’de istifa eden Müşerref kendi isteğiyle Londra’ya sürgün gitmişti. Ancak 2013 yılında seçimlere katılmak için gerçekten ciddi bir destekçisinin bulunduğu ülkesine dönmüş, ancak eski Başbakan Benazir Butto’nun öldürülmesine karıştığı gerekçesiyle hakkında tutuklanma kararı veren Pakistan Yüksek Mahkemesi’nce seçime girmesi yasaklanmıştı.

Butto’nun hayaleti peşindeydi

Butto suikastinde rolü olduğu iddiası yakasını hiç bırakmadı. Aleyhindeki dava, eski Pakistan Başbakanı Navaz Şerif'in 2017 yılında görevden alınmasından sonra da devam etti; aynı yıl Müşerref Dubai'ye taşındığı için Butto suikastı davasında "gaip" ilan edildi. Müşerref 2019 yılında vatana ihanet suçundan gıyabında idama mahkûm olmuş, ancak idam cezası daha sonra Lahor Yüksek Mahkemesi tarafından iptal edilmişti.

Ülkesinde iyi bir asker olarak anılmasının nedenlerinden biri herhalde Hindistan’la yapılan Kargil Savaşı’nda önde gelen bir stratejist olarak önce çıkmasıdır. Mart-Mayıs 1999 tarihleri arasında Kargil bölgesine gizlice kuvvet sızdırılması emrini veren oydu. Hindistan'ın bu sızmayı fark etmesinin ardından büyük çaplı bir savaş patlak vermişti. Ancak Başbakan Navaz Şerif, artan uluslararası baskı nedeniyle Temmuz 1999'da sınır çatışmasında Hindistan karşıtı isyancılara verdiği desteği geri çekmiş, Şerif'in bu kararı Pakistan ordusunu kızdırmıştı. Bu arada Navaz Şerif, Müşerref'in siyasi bir tehdit oluşturmadığına inanıyordu, çünkü Müşerref Urduca konuşarak büyümüştü, oysa Pakistan ordusundaki subayların çoğu Pencaplıydı. Müşerref 1999'da kansız bir darbeyle Şerif'i devirdiğinde bu tür etnik sınırlamaları da aşmıştı. Temmuz 2001'de Hindistan Başbakanı Atal Bihari Vajpayee ile yapacağı zirveden hemen önce Müşerref artık Cumhurbaşkanı olduğunu açıklamıştı. 2002 yılında Müşerref'in cumhurbaşkanlığını onaylamak için ulusal bir referandum yapıldı, 2004 yılında Parlamento'nun her iki kanadı ile Pakistan'ın dört eyalet meclisinde "güvenoyu" kazandı.

Şerif ile Müşerref’in hem Kargil çatışmasından, hem de Pakistan'ın geri çekilmesinden kimin sorumlu olduğu konusunda anlaşmazlığa düşmeleri ülke siyasetini de alt üst etti tabii. Müşerref, aralarında Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Fasih Bokhari, Hava Kuvvetleri Komutanı Hava Mareşal, P. Mehdi ile Kıdemli Korgeneral Ali Kuli Han'ın da bulunduğu üst düzey subaylarla da ciddi tartışmalar yaşadı.

Amiral Bokhari nihayetinde General Müşerref'in tam teşekküllü bir ortak askeri mahkemede yargılanmasını talep ederken, diğer yandan General Kuli Han Cargil savaşını 'Doğu-Pakistan trajedisinden daha büyük bir felaket' olarak eleştirdi, planın "çok sayıda askerin feda edilmesiyle" sonuçlanan "konsept, taktik planlama,uygulama açısından kusurlu" olduğunu ekledi. Müşerref bu rakiplerini zamanla susturabildi.

Yüksek Mahkeme'nin darbesini onaylamasının ardından ilk icraatı Şerif'i Pakistan'dan sürgün etmek, 10 yıl boyunca ülkeye dönmesini yasaklamak oldu.

Laiklik adımları

Pakistan gibi ordu tarafından kurulan, dolayısıyla ordunun müdahalesinin neredeyse doğal kabul edildiği bir ülkede aslında Müşerref ılımlı bir diktatör olarak tanımlandı. Yönetimi Pakistanlıların çoğu tarafından kabul edilmişti. Köktendinci grupların faaliyetlerini yasaklamış, döneminde şaşırtıcı bir biçimde medyaya neredeyse hiç baskı yapmamış, açık seçimlerin yapılmasına izin vermişti.

ABD ile ters düştüğünde tüm dünya kamuoyuna Başkan George Bush tarafından açıkca tehdit edildiğini duyurmuştu. Gereğinde ipleri koparacağını göstermişti böylelikle. ABDsever Pakistan ordusunun desteğini çekmesi sonucu da iktidarı bırakmak zorunda kalmıştı Müşerref.

Demokrasi geleneği olmayan bir ülkede fazlasıyla modern, batıya açık bir liderdi. Biraz daha uzun kalabilseydi iktidarda, Pakistan’ın çehresini değiştireceği kesindi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi