Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Bana bir daha öyle mesaj yollama

Malum bayram. İnananlara kutlu olsun. Bu bayram da diğerlerinde olduğu gibi lütfedip mesaj yollayanlar oldu. Sağolsunlar. Ancak, bir kaç istisna hariç, “otomatiğe bağlanmış” mesajlarla doldu mesaj kutum. Sizi bilmem ama her yıl, her bayram kimilerinin (herkesin değil yani) “edebiyat yapma” heveslerinden, yazdıkları samimiyet de içermediği için, hayli sıkılmış durumdayım. Üstelik bu yeni de değil. Sosyal medya hesaplarımdan da zaman zaman durumdan rahatsız olduğumu hissettirmeme ragmen değişen bir şey olmadı.Şu okuyacağınız yazı da yıllar önce yazılmıştı. Dün gelen bir mesaj üzerine yeniden paylaşayım istedim. Tembelliğime yormayın, yazı tembeli değilimdir, ama her şeyin yıllar önceki gibi oluşunu ifade eden bir yazı bu. Bugün yazdım desem inanırdınız, o kadar aynı ki dün bugünle.

Derdim bu. Önemli değilse de gerçekten huzursuz olduğum küçük bir dert yani. Buyrun:

Telefonla yolladığın mesajını aldım. “Mutluluk bankasının sevgi şubesinde, 2022 nolu hesabınıza 365 gün daha yatırılmıştır. Mutlu bir şekildeharcamanız dileğiyle. Mutlu yıllar” demişsin. Eyvallah birader.

Her yılbaşı ya da bayramda şaşırdığım gibi bu sefer de beni, “her defasında neresinden uyduruyor bu lafları?” sorusuyla uğraştırdın. Senin gibi, yılda bir iki kez bile olsun, dostlarına mutluluk mesajları yollayanları takdir etmediğimi umarım düşünmüyorsundur. Takdir etmek ne kelime, çabana saygı bile duyuyorum. Sen ya da her kimden aldıysan onlar, bu cümleleri kurabilmek için az gayret göstermemişsinizdir eminim.

Hassasiyetime saygı duy

Ama ben bu kutlama konularında şanslılardan saymam kendimi. Telefonun mesaj bölümüne yazılıp, listedeki herkese yollandığı için bana da gelen kurban bayramları mesajları karşısında ne hale geldiğimi bilmeni isterim. Özellikle yapmadığını biliyorum ama, “Kurban bayramın kutlu olsun” dediğin ben, vejetaryenim. Kutlu olmasını dilediğin o bayramda da, çok doğal olarak tabii, kurbanlardan yanayım. Bana, benim alışkanlıklarıma, değer verdiklerime aldırmadığın için herkese yazılmış bir mesajı, genel kabul göreceğine inandığından, bana da yolluyor, hassasiyetlerime saygı duymuyorsun.

Eskiden olduğu gibi bana mektup ya da kart atmış olsaydın bunu aklına getirebilirdin büyük bir olasılıkla. Telefon mesajlaşmalarında da, bunu fark etsen bile, uğraşıp ayrı mesaj yazmaya vaktin olmadığını biliyorum. Vaktin olsaydı -telefonda da olsa razıyım – bana da diğer arkadaşlarına da, beni de onları da kendimizi özel hissettirecek samimi cümleler kurabilirdin. Farkında değilsin ama koca bir hayatı fotokopileştiriyorsun. Hepimiz aynı cümlelerle idare edilen kişiler oluyoruz nezdinde. Alınıyorum.

Ama yine de vaktin olmamakla beraber, şu içinde “banka”, “hesap”, “harcama” kelimelerinin bulunduğu cümleyi kurabilmeye bir hayli zaman harcamışsın. Özgün olması için çok da uğraştığın belli. İnsanoğlukızı gerçekten çok yaratıcı. Bu yaratıcılığını nerede kullandıkları ayrı mesele ama gerçekten hayret verici bir yetenek bu, kimilerinde.

Sahte kakao çekirdekleri gibi

Mezoamerikan topluluklarının yaşadıkları yerlerde – Azteklerle aynı topraklarda yani – yapılan kazılarda ilginç bulgulara ulaşıldı. Malum o dönemlerde kakao çekirdeği çok çok önemli bir besin maddesiydi. Ama sadece çikolota yapımında kullanılan bir madde de değildi. Ticarette, her türlü alışverişte para olarak da kullanılmıştı. Bir değer satın alma aracıydı yani. Onu veriyorsun, almak istediğin her neyse onu alıyorsun. Bu işte kullanılıyordu. Biliminsanlarını şaşırtan ilginç bulgulardan biri şuydu; bölgede binlerce sahte kakao çekirdeği de bulunmuştu. Kakao çekirdeğinin sahtesi nasıl olur bilemem ama, -kedi bokundan yapıldığını belirteyim yine de – ne amaçla kullanıldığını biliyoruz. Bir tür sahte para imalatı demek ki bu. Dönemin kalpazanı, gerçekleri yerine bu sahte kakao çekirdeklerini sürmüş “tedavül”e. Kalpazanın yaratıcılığı zaman, mekan tanımıyor. Kalpazan kafası insan türünün en istikrarlı parçası çünkü. Hiç değişmiyor gerçekten.

Benzetmeyi umarım hoş görür, üzerine de alınmazsın. Ben, belki de çok gerekmezdi ama, sadece yaratıcı zekanın olmadık yerlerde ortaya çıkışına farklı bir zaman diliminden örnek vermek amacıyla hatırlatayım istedim bunu.

Emek-üretim sürecinde yer alacak sabrı olmayan, ama emeği sıfırlayan kurnazlığa bir hayli sahip olan antik dönem kalpazanının, kedi bokundan sahte kakao çekirdeği üretmeye harcadığı zamana, - ki ne zahmetlidir kimbilir- bakar mısın?

Kırılma dedim ama dayanamayıp yazacağım; hani sen de bu kadar zahmete girip kedi bokundan kakao çekirdeği misali, gerçek olmayan, en azından samimiyetten yoksun mesajlar üretip yolluyorsun. “Tedavül”e soktuğun laflar, yapmacık, sahte laflar yani. Yapma bunu. Bankacılık terimleriyle dolu mesajının sahte kakao çekirdeğinden bir farkı yok ki. İkisi de sahte. Bu kadar zaman harcamana ne gerek var ayrıca? Süslemeden, vıcıklaştırmadan yaz ne yazacaksan.

Mutlulukla banka yanyana gelmez ayrıca. En azından benim de (bir zamanlar) aralarında bulunduğum kişiler için. Yani son on yılı saymazsak, yaklaşık otuz yıl boyunca banka hesabı olmayan bana yolluyorsun bunu. Hadi senin gibi düşüneyim ben de, çok da cimrisin üstelik, “banka hesabıma” “sevgi” yatırmakta. 365 günle sınırlamışsın topu topu. Yapabilen tüm ömür boyu “yatırabilir” sevgiyi o hesaba. Senin yazdığın dilekler sakızlardan çıkan dilek kağıtlarında da var. Ayrıca neden harcayayım “yatırdığın sevgiyi”? Benim de, her ne kadar hiç uygulamayı beceremesem de “tutumluluk” denen kavram nedir haberim var. Kolay sunulmadığı için, sunulan kadarını koruma çabasında bir “sevgi” tasarrufçusuyum ben. Bu yüzden yani.

Bana bir daha telefonla mesaj yollama. Rehberinde her nasılsa yer almış biri olduğumu biliyorum. Yapma. Senin için özelsem, buna uygun davran. İki kelime ama içten olsun yazdığın. Dumanla işaretleşip, yazışalım seninle, razıyım. Gökyüzüne yazıyor olacağız bir anlamda, herkes görür birbirimiz için ne dilediğimizi. Ne güzel.

Yılbaşında bayramlarda hep mutluluk diliyorum senin için.

Sevgi dileklerini yazacağın bir gökyüzün olsun hep.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi