Mustafa K. Erdemol
'Bağımsızlığının' 1. yıldönümünde "Taliban Afganistanı"
Afganistan’da ABD ile, başta Doha’daki olmak üzere çeşitli anlaşmalarla bir yıl önce Taliban’a teslim edilen Afganistan’da işler her geçen gün kötüye gidiyor. Bu ifademden Taliban’dan önceki güdümlü/kukla rejimlerin iyi olduğu sonucunu çıkaranlar olabilir. Örneğin Talibansever nasyonalsosyalist molla ile takipçileri atlarlar bunun üzerine. Öncekilerin emperyal bir Afganistan tasarımının aktörleri olduğunu defalarca yazmış biri olarak elbette onlara övgüler düzecek değilim. Ancak onlar ile Taliban rejimi arasında, - öncekilerin lehine elbette bir övgü sayılmaması gereken - kimi farklılıklar olduğu da reddedilemez.
Emperyal tasarımcıların, oluşturmaya çalıştıkları Afganistan’da kendi yararlarına bir istikrar kurmaya, Afganistan ile modern dünya arasında bağ kurma amacıyla ülkede “kontrollü bir modernleşme” sağlamaya çalıştıkları bir gerçek. Bu çerçevede, Taliban’ın 2001’de biten ilk yönetimi sırasında yok sayılan kadınlar için kimi hakların, Taliban sonrası yönetimlerce geri getirilmesi, onlara istihdamda, eğitimde yer verilmesi, genel olarak eğitimin yagınlaştırılması gibi girişimler anımsanmalıdır.
Kadınlar cehennemi
Durum böyle olunca bir yıllık “yeni” Taliban rejiminde bunların tek tek yok edilmesi, kadınlar, emekçiler için iyi kötü üzerinde durabildikleri “zemin”in ayaklarının altından kayıp gitmesi demek. Yok “Taliban ABD’ye karşı bağımsızlık savaşı verdi”, yok “sömürgecileri kovdu” gibi söylemlerin Afgan kadını, genci, emekçisi için pratik bir anlamı yok. Ülkeye Taliban eliyle gelen “bağımsızlığın” bu kesimlerin hayatını daha da kötüleştirdiği gün gibi ortada.
Afganistan, bir yıllık Taliban yönetiminden sonra nasıl değişti sorusuna ilk yanıtı ekonomiye bakarak verebiliriz. Ülke ekonomisi çökmüş durumda, işi çekip, çevirecek bilgili kadrolar da başka ülkelerde mülteci olarak yaşamlarını sürdürüyor. Taliban’dan önceki ABD destekli yozlaşmış yönetimlere rağmen nispeten bağımsız olabilmiş bir medya da vardı ülkede. Kimse bilmese bile dış haberciler, uluslararası ilişkiler okuyanlar bilir bunu. İnsan haklarında da yine nispeten, egemen dış güçlerin rahat yönetebilmeleri adın da olsa, ilerlemelerin olduğu bir gerçekti.Taliban’dan önceki yönetimlerde kadınların okula gitme oranı hayli yüksekti üstelik.
Gözden çıkarılmış ülke
Bir yıllık Taliban rejimiyle bunların hepsi heba oldu. Bunda Afganistan’ın artık stratejik öneminin kalmaması, enerji koridorlarına sahip olma kavgasının başka coğrafyalarda sürüyor olması gibi nedenlerle, “kontrollü modernleşme”den de vazgeçen dış güçlerin ülkeyi artık terk edilecek bir ülke görmelerinin de etkisi var. Yani Taliban’ın savaşarak kazandığı bir bağımsızlık yok Afganistan’da, çekilen güçlerin Taliban’a teslim ettiği bir ülke var.
Kabil'in ele geçirilmesinden sonra Taliban, kadınlar da dahil olmak üzere belirli hakları koruma sözü vermişti. Ancak aklını kadınlarla bozmuş serseri güruhun kısa bir süre sonra yaptıkları ilk iş kadınları kamusal yaşamdan silmek oldu. Genç kızlar ortaokullardanbile dışlanırken, kadınlar bazı devlet işlerinden atıldı, yanlarında erkek bir vasi olmadan yalnız seyahat etmeleri yasaklandı.
Kaybedilen kadın göstericiler
Uluslararası Af Örgütü'ne göre, zorla burka giymeyi barışçıl bir şekilde protesto ederek reddeden herkes tehdit edildi, tutuklandı, işkence gördü, daha da korkuncu çoğu kayboldu. Kadın düşmanı hasta güruh iktidara gelir gelmez Kadın İşleri Bakanlığı’nı lağvetti. Dünya Bankası’nın verilerine göre Afganistan'da çalışan kadınların oranı şu bir yıl içinde yüzde 15'e düştü. Daha da düşecek.
İngiliz ITV televizyonu Taliban baskısı nedeniyle ailelerin henüz çocuk olan kızlarını evlendirmek zorunda kaldığını duyurdu. Çocuk işçiliğinin arttığını da ekleyelim de eksik kalmasın.
Afganistan’a “bağımsızlık” verenler dahil uluslararası yardım kuruluşları yardımları durdurdu. Yirmi yıllık ABD destekli yönetimler zamanında yükseltilen ekonomi şimdi yüzde 30 daraldı. Humanitarian Needs Overview’e (HNO) göre (İnsani İhtiyaçlara Genel Bakış, diye çevirdim umarım doğrudur) hane gelirlerinin çoğu yoksulluk sınırının altına düştü, nüfusun yarısından fazlası aşırı gıda güvensizliği yaşıyor. Dünya Bankası'na göre de ülkenin GSYİH'sının yüzde 45'ini oluşturan dış yardımın geri çekilmesi, ekonomi ile kamu harcamaları üzerinde yıkıcı bir etki yarattı. BM'nin bu yılın başlarında - tahminen 4.4 milyar dolar olarak tahmin edilen - insani yardım çağrısına, uluslararası toplum, parayı doğrudan Taliban'a devretmek konusunda isteksiz davrandığı için yanıt veren olmadı. Çünkü Taliban’ın parayı başka amaçlar için kullanacaklarından korkuluyor.
Etnik Hazaraları katleden, muhalifleri öldüren Taliban ülkede herkesi tehdit ediyor.(Şuna bir göz atın; Life for Afghan women – one year on from the Taliban's takeover (cosmopolitan.com). Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütüne göre, Afgan medya kuruluşlarının yüzde 43'ü son üç ayda kapatıldı.
|
Şimdi, önceki yönetimler daha mı iyi diyorum sizce? Kafamı kesseniz söyletemezsiniz bunu bana. O rejimler sırasında da hem dış güçlere hem de yoz yönetimlere karşı çıkanlar vardı. Belki sol, halkçı hareketler değildi ama Taliban kadar vahşi de olmayan gruplardı bunlar. ABD ya da başka bir güçle de uzlaşmadılar hiç. Bunlar arasında ABD ile uzlaşan sadece Taliban oldu. Ona teslim edilen Afganistan’a gelen “bağımsızlık” budur. Taliban, kendisine verilen “yönetim” karşılığında ABD’ye istihbarat bilgisi vererek muhtemel rakiplerinin ortadan kadırılmasını da sağladı, Zevahiri uğursuzu böyle ortadan kaldırıldı.
Afganistan bağımsız falan değil. Önceden de değildi. Öncekiyle şimdikinin arasındaki fark kadınların, çocukların öncekiler zamanında biraz daha “kendileri” olduklarıdır.