Asgari ücrette kırmızı çizgi 4 bin TL

Şu günlerde bütün bir memleket, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'ndan çıkacak kararı bekliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) oluşturduğu komisyon dün üçüncü toplantısını yaptı. Ne var ki gelecek yılın asgari ücretine ilişkin henüz bir uzlaşma sağlanamadı.

Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder, asgari ücret için TİSK'in 3100 TL, Türk-İş'in 3 bin 900 TL'yi ortalama rakam olarak gördüğünü açıkladı. Bu sözler işçiler ve işverenler cephesinde tepkiye yol açtı. Türk-İş, hem de TİSK rakam önermediklerini kaydetti.

Diğer taraftan, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) "Üzerimize kalıyor" diye aylık asgari geçim tutarını hesaplamaya yanaşmıyor.

Şu halde, asgari ücret nasıl hesaplanacak?

Hangi kurumun enflasyon verisi baz alınacak?

TÜİK verileri güven veriyor mu?

Milyonlarca işçiyi ilgilendiren asgari ücret miktarı için kırmızı çizgiler ne?

Kamuoyunun yanıtını merak ettiği bu kritik soruları Türk-İş Başkanı Ergün Atalay ve TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol'a yönelttim.

Türk-İş Başkanı Atalay: TÜİK'in enflasyonu, gerçeğimizi yansıtmıyor

Talebiniz nedir?

Alım gücü bayağı düştü. İhtiyaç maddelerindeki fiyat belli bir noktada. Bugün işçinin kırmızı çizgisi 4 bin TL'ye geliyor. İşçiye 4 bin TL'nin altında rakam teklif etmek uygun değildir, ayıptır. Teklif eden işveren de hükümet de işçinin suratına bakamaz.

İşçi açısından gerçek enflasyon ne durumda?

Yüzde 35 civarında. 45 senedir her ay açlık ve yoksulluk sınırı araştırması yapıyoruz. Geçen kasımda açlık sınırı 3190 TL'ydi. Yoksulluk ise 3900 TL. Bu bir kişi için.

O halde yoksulluk sınırını ölçü alıyorsunuz.

Aynen öyle. Yoksulluk sınırının üstü.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda 3900 rakamını istediğiniz ifade edildi.

Yok, öyle bir şey olmadı. Öyle bir rakam telaffuz edilmedi.

İşverenler asgari ücretin TÜİK'in enflasyon verisine göre belirlenmesini istiyor.

Kabul etmiyoruz. TÜİK'e göre belirlenmez.

Neden?

TÜİK'in yaptığı hesap başka, benim yaptığım başka. Onların rakamı benim rakamına uymuyor.

TÜİK'in enflasyon değeri sizinkinin altında mı kalıyor?

Altında kalıyor. 3900 TL'nin üzeri bizim sınırımız. Ne sınırı? Yaşam maliyeti. Bunun üstüne çıkın.

İşveren "TÜİK tespit etsin" diyor.

TÜİK'in belirlemesiyle olacak iş değil. Biz masada olmayız o zaman.

TÜİK de diyor ki "Benim üzerime kalıyor."

İstediğimiz rakamı getirsinler, kimsenin üzerine kalmasın.

Devletin istatistik kurumunun verilerini en büyük işçi sendikası "Gerçeğimi yansıtmıyor" diye kabul etmiyor. Doğru mu anlıyorum?

Aynen öyle, benim gerçeğimi yansıtmıyor.

Asgari ücretli işçi sayısı ne kadar?

Yedi milyon.

Toplam işçi sayısı?

18 milyon. Bakın, sendikanın olduğu yerde asgari ücret olmaz İsmail Bey. Sendika varsa sosyal hak, ikramiye, yemek, servis vardır. Asgari ücretliler arasında sendikalıların oranı yüzde 1-2'dir.. Bunlar komşumuz, akrabamız, arkadaşımız; kasapta, bakkalda, terzide çalışanlar. Sahipsiz insanlar.

Ne zaman anlaşma sağlanır?

İstediğimiz noktaya gelirsek pazartesi-salı günü imzalanır

TİSK Başkanı Akkul: En az yüzde 21 zam düşünüyoruz

Asgari ücret için aklınızdan geçen miktar, 3100 TL mi?

Öyle şey olur mu! İşveren fedakarlık yapacak. İşçiyi enflasyona kesinlikle ezdirmeyeceğiz. TÜİK'in açıkladığı resmi enflasyon olan yüzde 21 zammı kafadan vereceğiz. Üstüne "Ne yapılabilir" diye çalışıyoruz.

En az yüzde 21.

En az. 3500 TL'yi geçtik. Daha fazlası için çalışıyoruz. Teşviktir, vergi indirimidir.

Ancak TÜİK'e işçiler güvenmiyor.

Onun için "Yüzde 21'i verelim, çıkalım" demiyoruz. Oradan başlıyoruz. Bakın, geçen yıl işçi masada yoktu. İşverenle devlet imzaladı. Yedi puan üzerine çıktık resmi enflasyonun.

Binayı tarikata kiralayan emniyet müdürü: Beni ne cüretle arıyorsunuz!

Antalya'da, Erenköy Cemaati'ne bağlı kaçak yurtta 18 yaşındaki Mehmet Sami Toğrul'un vahşice öldürülmesinin yankısı sürüyor.

Yurdun bulunduğu Kepez'in AK Partili Belediye Başkanı Hakan Tütüncü'yü arayarak, bilgi edindim.

Tütüncü'nün bilgiye göre...

Bu apartman 1997'de imar izni aldı.

Zemin kat dükkan, üst katlar konut olarak geçiyor.

Yurt kaydı bulunmuyor.

Tümden kaçak.

Denetimin Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'nün yetkisinde olduğunu belirten Tütüncü, "Bize şikayet ulaşmadı" diyor. Tütüncü, bölgede başka bir kaçak yurt olup olmadığına ilişkin bilgisinin bulunmadığını anlatıyor.

Binanın dört sahibinden biri olan emekli emniyet müdürü Ali Adıgüzel, binayı yurda kiralamış. Bu kritik bilgiyi halktv.com.tr'nin yetenekli muhabiri Hazar Dost'tan öğrenmiştik. Sevgili Hazar'ın yakaladığı ipucunu izleyip Adıgüzel'e ulaştım.

Aramızda şu görüşme yaşandı:

Öğrendiğim kadarıyla binayı siz kiralamışsınız.

Benim numaramı nereden buldunuz? Bu bilgiye nereden ulaştınız?

Bina uzun zamandır yurt olarak işletiliyormuş. Yanlış mı biliyorum?

Yanlış biliyorsunuz.

Babanız tarafından mı kiralandı?

Görüşmek istemiyorum.

Bir şey sorabilir miyim?

Soramazsınız. Bu yetkiyi nereden buluyorsunuz? Ne cüretle arıyorsunuz?

Gazeteci olduğum için arıyorum.

Arayamazsınız kardeşim.

Buranın yurt olduğunu biliyor muydunuz?

Soramazsınız.

Neden? Siz emniyet müdürüsünüz, buna nasıl izin verirsiniz?

Adıgüzel, son soruma yanıt vermedi ve telefonunu kapattı. Kendisini iki kez aradığım halde açmadı.

Düşünün...

Emniyet müdürü, apartmanı kaçak yurt olarak kullanılmak üzere tarikata ait Antalya İlim ve Kültür Derneği'ne kiralıyor. Suçüstü yapması ve en azından ihbarda bulunması gereken kişi bir suça göz yumuyor.

Bu derneğin başkanlığını Gıyaseddin Keyhüsrev Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdür Yardımcısı Barış Kaplan yapıyor. Yönetim kurulu üyeliğini Akdeniz Üniversitesi'nden Mustafa Sami Mencet yürütüyor. Tarikat üyesi iki memur, üniversitelileri Kredi Yurtlar Kurumu'na yönlendirmeyerek, kaçak yurt işletiyor.

Kaçak yurdu kapatması gereken Antalya Valiliği, tarikatı aklamak için "Bir delinin işi" anlamına gelen açıklama yayınlayarak, hem gizliliği ihlal ediyor, hem de soruşturmayı etkiliyor.

Sonra "Nerde bu devlet?" diyoruz.

Meğer bizzat içinde...

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi