Annesinden kan alıp define arar gibi Narin’i aramışlar

Narin Güran’ın ölümüne ilişkin iddianame yazılıp ek klasörler açılınca soruşturmadaki rezillikler bir bir ortalığa döküldü.

İlkini dün Deutche Welle’den Felat Bozarslan yazdı.

Jandarma Suç ve Araştırma Timleri’nden (JASAT) iki personel Narin’in kaybolmasından altı gün sonra, 27 Ağustos’ta, Tokluca Mahallesi Muhtarı Emrah Peker’in “Diyarbakır’da bir hoca varmış, kayıp şahısları buluyormuş” şeklindeki ‘tavsiyesine’ uyuyor.

İki JASAT’çı ve Peker, yanlarında Narin’in annesi Yüksel, ağabeyi Muhammet ve amcası Salim’i alarak, Diyarbakır’daki üfürükçüye gidiyor. Üfürükçü okuyunca Muhammet Güran kendinden geçiyor ve sözde bir yerler tarif ediyor. Salim Güran’ın “Kesinlikle burada, eli boş dönmeyeceğiz” demesi üzerine iki JASAT’çı ve muhtar 28 Ağustos’ta, sayıklanan adrese gidiyor. Adres, Diyarbakır Su ve Kanalizasyon İdaresi başkanının evi çıkıyor. Arama yapılıyor ancak bir iz bulunamıyor.

Utanmadan tutanak tutulmuş!

İkinci bir skandal var.

Kanlı tarama

Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinden geldiklerini söyleyen Mehmet Ali ve Hasan Taşçı, 5 Eylül’de Güran Ailesi’nin kapısını çalıyor.

Anne Yüksel’e kendi imkanlarıyla Narin’i bulmak istediklerini belirtiyorlar.

“İcat ettiğimiz aletle çevrede tarama yaparak, kızınızla alakalı en ufak ize ve emareye ulaşabilmek için yardıma hazırız” diyorlar.

Bu arada, köye ambulans geliyor.

Yüksel Güran’dan, şeker ve tansiyon düşüklüğü nedeniyle kan alınıyor.

Gözlerinize inanamayacaksınız ancak, alınan kanın bir miktarı aletlerine koyup arazide tarama yapmaları için Sivereklilere veriliyor.

İşleme üç jandarma nezarete ediyor.

Siverekliler, Narin’in amcaları Ali Rıza ve Kurtuluş Güran’ı da yanlarına alarak, Viranşehir’e, Suriye sınırına kadar gidiyor.

Bu skandal da 5 Eylül’de tutanak altına alınıyor.

Narin’in ölümünün neden aydınlatılamadığı iki tutanaktan belli oluyor.

Kamera görüntülerini vaktinde toplamayan, cesedi gömdüğünü itiraf eden Nevzat Bahtiyar’ın eşinin ifadesini almayan jandarma, meğer üfürükçülerle ve definecilerle birlikte Narin’i arıyormuş!

narin-tutanak.jpg

Narin’in cesedini eve getirdiyse eşi neden görmedi?

Narin Güran Davası’nda dört sanık var.

Narin’in annesi, ağabeyi ve amcası ile komşu Nevzat Bahtiyar.

Bahtiyar, Narin’i dereye gömdüğünü kabul ederken, cesedi amca Salim’den teslim aldığını ileri sürüyor.

Halk TV’de, 17 Eylül’de bu soruşturmanın eksik yürütüldüğünü anlatırken, Bahtiyar’ın eşinin ifadesinin alınmadığına dikkat çekmiştim. Savcılık aynı gün Bahtiyar’ın evini basıp eşi Ğazal’ı gözaltına aldı. Bir gün sonra Ğazal Bahtiyar’ın bilgisine başvuruldu.

Saklı tutulan bu ifade tutanağı klasörlere girdi.

İfadesinde Bahtiyar’a “Nevzat öğleden sonra ne zaman ve ne ile ayrıldı?” diye soruluyor.

Bahtiyar, şöyle diyor:

“Nevzat telefonla Salim’le konuştuktan sonra çıktı. Ağaçları sulayacağını söyledi ancak ağaç suladığını görmedim. Nevzat’ın arabayla ayrıldığını gördüm. Ben de kendisiyle çıktım ve balkonda durdum. Arabasının aşağıya doğru gittiğini gördüm. Aracın yönü köyün çıkışındaki mezarlık istikametiydi. Köyün altından dolanıp Salim’in evine çıksa bunu görme ihtimalim yoktur.”

Hani, ağaç sulamıştı?

Ğazal Bahtiyar, eşinin iki ve üçüncü ifadelerini yalanlıyor.

İlk ifadeden başlayayım.

Nevzat Bahtiyar, 10 Eylül’deki ifadesinde, saat 15.08’de Salim Güran’ı su kesintisi için aradıktan sonra evinin önündeki ağaçları suladığını ileri sürüyor. Güran’ın “Seninle işim var” diye seslendiğini, aracıyla gelip “Beni takip et” dediğini ve iki araç halde mezarlığa gittiklerini iddia ediyor. Yolda durduklarını, Güran’ın cesedi kendisine verdiğini savunuyor. Cesedi alıp evine getirdiğini ve çuvala koyup dereye götürdüğünü iddia ediyor.

Sekiz gün sonra eşi Ğazal, ifade veriyor.

Nevzat Bahtiyar, eşinin ifadesini öğrenmiş olmalı ki, anlatımlarını değiştiriyor.

21 Eylül’de, ağaç sulamadan, Salim Güran’la ın iki araç halinde mezarlık yoluna gittiklerinden söz etmiyor. Güran’ın, kardeşi Arif’in evine çağırdığını ileri sürüyor. Eve girdiklerini, odada Narin’in hareketsiz yattığını iddia ediyor. Salim’in “Yüksel’le birlikte olduğumuzu gördüğü için öldürdüm. Bunu yok edeceksin. Yoksa oğlunun kafasına sıkarım” dediğini savunuyor. Cesedi aldığını, kucağında eve taşıyıp ahıra soktuğunu, battaniyeyi Salim’e verdiğini iddia ediyor. Cesedi çuvala koyup arabaya yüklediğini ve dereye götürdüğünü anlatıyor.

İyi de, bu ifadeleri eşi Ğazal doğrulamıyor.

Yanlış hatırlıyor, diyelim…

Ğazal Bahtiyar, balkonda olduğuna göre şahit olması gerekmez mi?

Balkonda olup eşinin ceset taşıdığını görmemesi mümkün mü?

Görüp de yalan söylüyorsa suç ortağıdır.

Yok eğer, görmemişse Nevzat yalan söylüyordur.

Jandarma neden koruyor?

Nevzat Bahtiyar, Narin’in cesedini kucağında evine getirdiğini söylemesine rağmen bu iddia eşine neden sorulmadı?

Jandarma, Nevzat Bahtiyar’ı niçin koruyor?

Ğazal Bahtiyar’ın ifadesine döneyim.

Eşinin Salim’le görüştükten sonra evden çıktığını söylüyor.

Saat 15.08.

Narin’in okul kamerasına takıldığı saat ise 15.11.

Nevzat, aşağıya doğru giderken; Narin yukarıya doğru çıkıyor.

Saat 15.44’ü gösterdiğinde Nevzat, içerisinde Narin’in cesedinin olduğu aracı ile dere kıyısında duruyor.

Her ne olduysa bu 33 dakika içinde oldu.

Okul müdürüne öğrencisini istismardan dava açıldı

13 yaşındaki E.Y. adlı kız çocuğu Adana’nın Kozan ilçesindeki bir ortaokulda okuyor.

Geçen 29 Mart’ta okul müdürü H.A.’nın odasına gitti.

İddiaya göre H.A., öğrencisinin dudaklarını ve göğüslerini öptü ve ona cinsel saldırıda bulundu. Saldırı bir ay içerisinde iki kez tekrarlandı.

Sonuncusu 24 Nisan’da gerçekleşti.

O gün E.Y., iddiaya göre arkadaşlarıyla H.A.’nın odasına girdi. H.A., diğer çocukları odadan çıkardıktan sonra kapıyı kilitleyerek, E.Y.’ye cinsel saldırıda bulundu. Ardından çocuğa para vererek, odasından gönderdi.

E.Y. ve ailesi şikayetçi oldu.

İfadesi alınan H.A., suçlamaları reddetti.

H.A. hakkında 12 yaşını tamamlamış çocuğun cinsel istismarı suçundan Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

İddianamede, çocuğun muayenesinde travmatik bir lezyona rastlanılmadığı ifade edildi. Ancak saldırının gerçekleşme tarihi ile şikayet arasında geçen zamanın uzun olduğu, adli tıp uygulamalarına göre travmatik lezyona rastlanılmasının mümkün olmadığı belirtildi.

E.Y.’nin kendisine yönelik eylemleri detaylı ve tutarlı şekilde anlattığı, haksız bir suçlamada bulunmasını gerektirecek husumet veya gerekçesinin olmadığı kaydedildi.

Açığa alınan H.A. tutuksuz yargılanacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi