Amerika Muhtarı’nı kaybettik

Nurhayat Abla’nın göçtüğünü ne de kolay söylediler...

Türk Amerikan toplumunun yakından tanıdığı, çok kişiye dokunmuş, dernekler sahnesine de aktif bir isimdi Nurhayat Kınay.

Cumhuriyet kadınıydı, doğru.
"Tayyip’e" düşmandı.

Fakat o, crème de la crème’lerin cumhuriyetinin kadını değildi.
Bonkör, asil, ama Amerika’ya gelen her kesimden insanın rehberi olmuş bir kadındı.

***

Nurhayat Abla, hayatın her kesiminden Amerika’ya gelmiş, yolu dara düşmüş herkesin Paterson’daki “home ofis”inde işlerini çözmek için uğraşan gerçek bir muhtardı.

Form doldurma, dilekçe yazma, sigorta başvurusu, vergi işlemleri… Herkesin derdi onun derdiydi.

Milliyet gazetesinde hukuk müşavirliği yaparken, çekilişle çıkan yeşil kartla ailesiyle Amerika’ya geldiğini anlatmıştı.
Buraya gelince kayınvalidesini de getirmişler...
Evliliği yürütememiş; kızı da babasını ve babaannesini seçmiş.

Yıllardır görmediği güzel kızını çok özlüyordu.
Ona duyduğu hasretle gözlerini bu hayata yumduğundan hiç şüphem yok.
Ama o, insanların Nurhayat Ablası oldu.

***

Atılgan bir kadındı.

Derneklerde, siyasilerle temaslarında her konuda herkesten önce düşünür, hemen harekete geçerdi.

Onunla tanışmam, hakkımda yürüttüğü yanlış fikirleri duymamla — yani gıybet kulağıma gelince — oldu.
Yaklaşık yedi sene önceydi.

New Jersey'den Washington'daki gazetecileri de takip ediyordu belliki.
Sadece tahmin üzerinden siyasi ve ideolojik bağlar atfeden bir yerlerden konuştuğunu duydum.
"Madem muhtarmış bir arayayım" dedim, kendisine ulaştım, kendimi tanıttım.

O kadar açık sözlü, özü sözü bir kadındı ki...
“Ben öyle düşündüm,” dedi doğrudan.
Dost olduk.
Bana abla oldu.

O zamanlar başım örtülüydü.
Bir gün kargo geldi. Bana şal tarzı, boynu kapatan bir aksesuar yollamış.

****

Kızımla beni evinde ağırladığı bir gece saatlerce konuştuk.
Şunu hep bildim: hiç ihtiyacım olmasa bile bir Nurhayat Abla’mız vardı.
Ve Nurhayat Abla kimsenin kötülüğünü istemezdi.

Amerika Radyo’yu ilk kurduğu sıralarda bir süre haber bültenini bazı günler ben okuyordum.
Bir yandan da TRT World’e serbest çalışıyordum.
O zamanlar radyoda “Avukatınız Konuşuyor” programını başlatmıştı.

“Ablacığım,” dedim, “sen millete 'şucu, bucu' diyorsun ama bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?”
Güldü. “E bu tekne nasıl dönecek, insanların bu programa bizim de sponsora ihtiyacımız var” dedi.
“Ben o zaman devam etmeyeyim, birilerini eğitelim; haberlere onlar devam etsin,” dedim.

Öyle de yaptık.

***

Florida’ya taşınmayı düşündü ama Paterson, New Jersey’yi bırakamadı.

Ablacığım, başımız sağ olsun.
Babacığım iki ayın ardından hastaneden yeni çıktığı için cenazene gelemiyorum, beni affet.
Ama bil ki senin onlarca kızın var!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serra Karaçam Arşivi

Af lobisi ve narko-devlet

04 Aralık 2025 Perşembe 05:05

"Vur" emri ve komuta

03 Aralık 2025 Çarşamba 02:05

Suud, NATO ve İsrail’e eş mi?

19 Kasım 2025 Çarşamba 06:40

Rusya'ya Enerji Baskısı ve Dizel

13 Kasım 2025 Perşembe 07:42

Şara ve Fidan Washington’da

11 Kasım 2025 Salı 07:52

Mamdani New York’ta Tarih Yazdı

05 Kasım 2025 Çarşamba 06:30

Mamdani, Rayburn, Gazze ve petrol

28 Ekim 2025 Salı 21:31

Nedir bu nadir elementler?

22 Ekim 2025 Çarşamba 14:00