Toprağa Düşen Bir Ezgi: Kahtalı Mıçe
SEDAT KAYA
1950'li yıllar.
Adıyaman Kahta’nın sıcak toprakları, bir çocuğun çıplak ayaklarına yumuşakça dokunuyordu. O çocuk, elinde sazı, gökyüzüne doğru türküler söylüyordu. Sesi, rüzgara karışıp Fırat’ın kıyılarına kadar uzanıyordu. Henüz kimse onun adını bilmiyordu. Ama bir gün, bu sesin bir halkın sesi olacağını kimse inkâr edemezdi.
Yıllar geçti. O küçük çocuk, Kahtalı Mıçe olarak anılmaya başladı. Anadolu’nun her köşesinde, düğünlerde, tarlalarda, kahvehanelerde onun sesi yankılanıyordu. İstanbul’un beton binaları arasında bile, köy hasreti çekenlerin yüreğini serinleten bir rüzgar gibi esiyordu. Müziğinde gurbetin hüznü, sevdanın ateşi, barışın sesleri ve halkın derin acıları vardı.
"Gurbet Kuşu" dedi bir gün, uzaklarda kalmış sevdaları anlatırken. İnsanlar dinledi, iç çekti, onun türkülerinde kendilerini buldular. Kimi kaybettiği anasının ardından ağladı, kimi memleket özlemini içli bir kaval sesiyle içine gömdü. Yıllar içinde sesi, 57 yıllık sanat hayatına 19 albüm sığdırdı.
Fakat zaman, türküler gibi akıp giderdi. Gün geldi, Kahtalı Mıçe sessizleşti. Antalya’da, hastane odasında ince bağırsak kanseriyle savaşıyordu. O güçlü ses, zamanla yorgun düştü. Sevenleri onun için dualar ederken, o ise her zamanki gibi ağırbaşlı ve vakurdu. Hayatın getirdiği her şeyi kabullenen bir ozan gibi.
Ve sonra… Şubat ayının bu serin sabahında, ezgilerden dokunmuş bir ruh, göğe yükseldi. Kahtalı Mıçe, türkülerini, anılarını ve o yanık sesini ardında bırakarak bu dünyadan ayrıldı.
Memleketi Kahta’da onu bekleyenler, onun türkülerini yüreğinde taşıyanlar, cenaze töreni için bir araya gelecek. Toprak, ona kucak açarken, sevenleri gözyaşlarını tutamayacak. Çünkü o, sadece bir sanatçı değil, bir halkın aynasıydı.
Kızı, gözleri dolu dolu konuştu.
“Doğduğu coğrafyanın ve birlikte büyüdüğü halkın ortak sesi olan babam, toplumsal hafızanın yaşayan ender isimlerindendi. Çok üzgünüz. Sevenlerinin başı sağ olsun.”
Şimdi, Kahtalı Mıçe’nin sesi, rüzgarda, Fırat’ın dalgalarında, çobanların mırıldandığı türkülerde yaşamaya devam edecek. O bir yıldız gibi kaydı ama ışığı hala bizimle.
Onu unutmayacağız. Çünkü o, halkın yüreğine dokunan bir ezgiydi.